AKINCI KIBRIS TÜRKÜNÜ BİRLEŞTİRECEĞİNE, BÖLÜYOR; KKTC’NİN VE HALKIN GÜVENLİĞİNİ VE GELECEĞİNİ TEHLİKEYE ATIYOR.

Gizlemeye,saklamaya gerek yoktur.Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs sorunu konusunda ikiye bölünmüştür; Rumla birlikte çözüm isteyenler ve istemeyenler diye bariz bir kutuplaşma vardır.Çözüm isteyenler kendi içinde de ana hatlarıyla ikiye bölünmüştür;her şartta çözüm isteyenler ile Türk halkının haklarının korunacağı bir çözümden yana olanlar diye.Bu bölünmüşlüğün Kıbrıs Türküne faydası yoktur ancak maalesef bunu sona erdirmenin,toplumu yeniden topyekun birleştirmenin mümkünatı yoktur.Hele hele halkın birliğinden dirliğinden sorumlu CB Akıncı’nın halkı ortak bir zeminde buluşturacak gayreti çabası olmadığı gerçeği bir yana,toplumu bölen eylemleri artık sabırları taşırmıştır.

CB Akıncı Guterres Belgesi’ni stratejik bir paket anlaşma olarak kabul ettiğini söylediği 30 Nisan’dan itibaren,Volkan olarak,bu yanlış kararı, her yönüyle ve belgeleri ile paylaşmakta, tenkit etmekte ve uyarılarımızı yapmaktayız.

Akıncı Cumhuriyet Meclisi’mizin, garanti sisteminin ve  Türkiye’nin garantörlük hakkının müzakerelerde pazarlık konusu edilmesini,şu veya bir şekilde sulandırılmasını dahi engelleyen kararını çiğnemiştir. Bu iğrenç kararı alırken yetkisini aşmıştır. Meclis’in hükümlerine karşı gelmiştir.Anayasal ve yasal suç işlemiştir.Dahası Türkiye’nin karar vereceği bir konuda kendisini yetkili gibi göstererek tarihimizde görülmemiş şekilde suç işlemiştir.Yukarıda da belirttiğim üzere sabırlar taşmıştır ve Akıncı meşruiyetini kaybetmiştir.

Yine siz değerli okurlarımızla paylaştığımız üzere,kendisini demokrasiye bağlı bir siyasi olarak tanıtan Akıncı,kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş’ın yaptığı gibi,Meclis’ten müzakereleri yürütmek için herhangi bir yetki alma gereksinimi de duymamıştır. Müzakerelerde yetki ve sınırları belirlenmeden kendi kafasına göre bir hareket tarzını KKTC halkının kabullenmesi mümkün değildir. Demokrasi’ye bağlı Kıbrıs Türkü Akıncı’nın bu oldu bittilerini ibretle izlemektedir.Yüce Meclis’e, hükümete, garantiler konusunda yetkili Türkiye’ye danışmadan aldığı karar ve yaptığı öneri kendisi dışında kimseyi bağlamamaktadır.

Muhakkak ki Kıbrıs Türkü hiçbir zaman masadan kaçan taraf olmamalı ve bunun doğurabileceği ağır sonuçlardan kaçınmalıdır.Ancak 50 yıldır devam eden müzakerelerde Crans Montana çöküşüne kadarki hedef,yöntem ve parametrelerin de işe yaramadığı ortadadır.Akıncı bizzat kendi denenmiş ve başarısız olmuş yöntemleri tekrar tekrar denemenin gereksizliğine defalarca dikkat çekmiştir. Meselenin Rum tarafının yıllardır değişmeyen olumsuz tutumundan olduğunu belirtmiştir.Son dönemde sıkça vurguladığı üzere ucu açık ve takvimsiz müzakerelerin faydası olmayacak ve bizi sonuca ulaştırmayacaktır. Akıncı’nın en büyük hatası olmayacak duaya amin demesidir.Rumla olmuyor, olmayacak.Neden mi?Nedenini Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu bu hafta başında Lefkoşa’da Akıncı ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında dünyaya duyurmuştur: "Biz, 11 Şubat 2014 açıklaması çerçevesinde Sayın Gueterres'in önerisini kabul ederek müzakereleri sürdürdük.Ne varki, Crans-Montana'da bu müzakereler sonuçsuz kalmıştır.Bunun sebebi bellidir, çok nettir. Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türkü'nü bir azınlık olarak görmeye devam ediyor, eşit bir ortak olarak görmek istemiyor ve hiçbir şeyi Kıbrıs Türkü ile paylaşmak istemiyor. Çözümsüzlüğün sebebi budur."

Çavuşoğlu değerlendirmesine şöyle devam etmiştir:

"Biz, Türkiye olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk halkı olarak başından beri hep müzakere ve adil çözümden yana olduk. 2004 Annan Planı'nda da Crans Montana'da da bu tavrımızı herkes gördü. Sonuç itibarıyla çözümsüzlüğün dışında Kıbrıs Türk halkına adil davranıldı mı? Hayır davranılmadı. Bugün maalesef kısıtlamalar, ambargolar ve izolasyon devam ediyor. Rum tarafının Ada'nın tek sahibi gibi davranmaktan vazgeçmesi gerekiyor."

Anavatan Türkiye yetkilileri son dönemde yaptıkları açıklamalarda Kıbrıs Türkünün birlik ve beraberliğine özellikle vurgu yapmaktadırlar.Cumhurbaşkanı Erdoğan’da 10 Temmuz’daki KKTC ziyaretinde hem Rum tarafı ile ortak bir geleceğin olmadığına vurgu yapmış,hem de Kıbrıs Milli davamız etrafında birlik olunması gerektiğini belirtmiştir.

Akıncı’nın vizyonu ve misyonu Kıbrıs Türkünün çoğunluğu,Türkiye’nin siyaseti ve Milli Davamızın gerekleri ile örtüşmemektedir.Göreve geldiği zaman da örtüşmeyen duruşu son üç senede ada gerçeklerinden ve Kıbrıs Türkünün,Türkiye’nin çıkar ve menfaatlerinden oldukça uzaklaşmıştır.Akıncı Milli davanın yabancısıdır ve bir dakika o kutsal makamı işgal etmemelidir.