AKINCI, HÜKÜMET, MUHALEFET VE MECLİS SİBEL SİBER’İN ÇAĞRISINA KULAK VERMELİ

KKTC Meclis eski Başkanı Sibel Siber, Lute’nin de başarısız olmasından sonra gündeme getirdiğimiz görüşlere destek veren bir açıklama yaptı.
Siber’in bu açıklaması hem içerik bakımından hem de zamanlaması açısından çok isabetli olmuştur
İçerik bakımından isabetlidir çünkü Lute’nin de başarısız olmasından sonra “şimdi ne yapılması gerekir?” sorusuna yanıt vermektedir..
Zamanlama açısından başarılıdır, çünkü BM Genel Sekreteri’nin 15 Nisan’da sunacağı rapordan önce hem BM’ye, hem ilgili devletlere, hem de en atak zamanda olmaları gereken Akıncı, hükümet, partiler ve Meclis’e ne yapmaları gerektiğini söylemektedir

SİBER’İN VURGULADIKLARI

Meclis eski Başkanı Sibel Siber bu çok önemli açıklamasında şu hususları vurgulamıştır:
“Karşı tarafın olumsuz tutumundan dolayı çözüme ulaşılamadığı bir durumda, halkımıza ‘Madem çözüm olmuyor, izolasyon altında yaşamaya devam edeceksiniz’ demek, bir insan hakkı ihlalidir. Meclis’in bu konuda yeni bir ortak deklarasyon yayınlaması önemlidir. Halkın iradesinin temsilcilerinin BM’ye, uluslararası topluma vereceği bu mesaj, özellikle Rum liderin bu son tavrından sonra daha da büyük önem taşımaktadır ….Federasyona razı olmayan, yönetimi bizimle eşit paylaşmak istemeyen Rum tarafı ile yönetim erkinde paylaşımsız çözüm formüllerine açık olmalıyız. ‘Federasyondan başka bir şey görüşmem’ söyleminin neye yol açtığını, sanırım Rum liderin son teklifiyle de anlamış olduk.”
******
Siber’in bu çağrısına yüzde yüz katılıyorum.
Lute’nin görüşmeleri yeniden başlatma çabalarının Rum hakimiyetçiliğine ve hegemonyacılığına toslayarak başarısız olmasından sonra yazdığım yazılarda ve VOLKAN’ın manşetlerinde biz de ısrarla bu çağrıyı yaptık..Dedik ki, BM Genel Sekreterinin 15 Nisan’da sunacağı rapordan önce Akıncı, hükümet ve Meclis hep bir ağızdan Guterres’e çağrıda bulunarak “federasyon arayışlarının çöktüğünü ilan etmesini, ambargoların kaldırılmasını ve Kıbrıs’ta da Kosova modelinin uygulanmasını talep etsin…Bu yönde Meclis’ten bir karar çıkarılsın ve bu kararı elimize alarak büyük bir kampanya başlatalım. BM’ye, AB’ye ve Güvenlik Konseyi üyesi ülkelere heyetler gönderelim, kararı ellerine verelim, taleplerimizi yüzlerine söyleyelim… ‘Tek seçenek federasyondur, federasyondan başka bir şey görüşmem’ siyaseti yanlıştır. Seçeneksiz değiliz, iki devletli çözümü talep edelim”
Ne ki şu ana kadar başta Akıncı olmak üzere, hükümet, Meclis ve siyasi partilerden hiçbir hareket gelmedi, hiçbir çaba gösterilmedi…Meclis’ten iki devletli çözüm talebini dile getiren bir karar da çıkartılmadı

ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK

Siber açıklamasında federasyoncuların “öğrenilmiş çaresizlik” içinde bulunduğuna işaret ederek şöyle demiştir:
“ Anastasiadis, BM temsilcisi Lute aracılığıyla ilettiği mesajında federasyonun temel parametresi olan siyasi eşitliği kabul etmediğini bir kez daha gözler önüne serdi. Anastasiades başkanlık seçimi sırasında da, yönetim erkinin Kıbrıs Rum toplumunda olacağı bir çözüm için çalışacağının sözünü vererek halkından oy istemişti. O dönemde bazı siyasetçilerimiz, Anastasiadis’in bu söyleminin seçime yönelik olduğunu ve anlayışla karşılanması gerektiğini ifade etmişti. 27 Kasım 2016’da yaptığım açıklamada, ‘Anastasiadis’in Kıbrıslı Türklerle eşit ortaklığı dile getirdiği takdirde seçimi kazanamayacağına inanmasının, Rum tarafındaki iradenin federal ortaklık lehine olmadığının göstergesidir’ demiştim. 2004’te BM çözüm planının Rum halkı tarafından ret edilmesinden tam 15 yıl sonra, Rum lider masadaki çözüm formülünün ana parametresini yine ret etmiştir. Bu aşamada bizim dış dünyaya verdiğimiz dağınık görüntüden bir an önce kurtulmamız gerekmektedir. Bunca yıldır sürdürülen görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının sorumlusu olmadığımız halde mağduru durumundayız. Rum tarafının olumsuz tavrından dolayı haksız bir şekilde cezalandırılan, izolasyon altında tutulan Kıbrıs Türkleridir. Bunları sadece kendi kendimize anlatarak ya da saat başı basına demeçler vererek bir yere varamayacağımız açıktır. Öğrenilmiş çaresizlik önümüzdeki en büyük engeldir. Kendini her konuda haksız gören, ya da haklı olsa da hakkını alamayacağına inandırılmış kişi veya toplumlar, kaderlerine razı olurlar, sadece beklerler. Böyle bir durumda da hep kaybeden olurlar.”
****
Siber’in “ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK” vurgusu çok haklıdır…
Çünkü Rum tarafının, bırakın egemen eşitliği; Akıncı’nın talep ettiği içi boşaltılmış siyasi eşitliği bile reddetmesinden sonra federasyoncuların ne denli çaresiz ve seçeneksiz olduğu, ortaya ciddi bir tepki koymayışlarından, BM’den hiçbir talepte bulunmamalarından, bir kez daha belli olmuştur..
Daha da kötüsü, federasyon karşıtı muhalefet de aynı çaresizliği göstermektedir.
Nitekim iktidarı da muhalefeti de büyük bir atalet, tembellik, uyuşukluk içinde oturuyor, adeta derin bir uyku modunda uyuyorlar, Annan Planı ve Crans Montana süreçlerinden sonra elimize geçen bu 3. fırsatı da cumhurbaşkanıyla, iktidarıyla, muhalefetiyle göz göre göre heba ediyorlar…
İnsan gerçekten kahroluyor…
İktidarı ve muhalefetiyle, size sesleniyorum, nedir bu atalet, nedir bu uyuşukluk? 
Ben UBP ve YDP’nin yerinde olsaydım, Akıncı ve iktidar hareket etmediğine göre, hemen Meclise gerekli karar tasarısını sunardım…Sivil toplum örgütlerini, ekonomik kuruluşları ve üniversite temsilcileri ile ortak bir heyet oluşturup BM, AB, ABD yetkilileri ile görüşmek için randevu talep ederdim…Randevu alamazsam, onların adadaki elçileri ile görüşürdüm, hazırlayacağımız ortak deklarasyonu ellerine verir, taleplerimizi sıralardım:…

AMBARGOLARIN KALDIRILMASI VURGUSU

Siber, Akıncı’nın yapması gereken ama yapmadığı çağrıyı da BM’ye yaparak şöyle demiştir:
“BM, yayınladığı 4 Aralık 1986 tarihli 41/128 sayılı deklarasyondaki “Herkesin, her toplumun ekonomik, sosyal, kültürel alanda gelişmesi bir insan hakkıdır ve buna saygı duyulması gerekir” ifadesi uyarınca gereğini yapmalıdır..Nisan 2014’te İngiltere’de Lordlar Kamarası’nda yaptığım konuşmada BM’nin bu deklarasyonuna vurgu yaptım. Kıbrıs Türk halkı üzerindeki izolasyon ve ambargoların kaldırılması gerektiğini söyledim. Şimdi gelinen bu aşamada, Rum liderliğinin bu olumsuz tavrı karşısında BM’ye düşen görevler vardır. BM’den beklenen yeni bir Kıbrıs raporu sunması ve statükonun devamını sağlaması değildir. Somut gerçekler ışığında Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonlar artık sona erdirilmelidir…Uluslararası kamuoyuna verdiğimiz dağınık ve pasif görüntü bir tarafa bırakılmalıdır. Meclis, Cumhurbaşkanı ve Hükümet ortak bir dille, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne federasyon görüşmelerinin çıkmaza girmesinin nedeni, siyasi eşitlik konusunda Rum liderin tavrı ortadayken, sorumlu olmadığımız bu durumun daha fazla mağduru olmak istemediğimiz anlatılmalıdır. BM’den ilk adım olarak Kıbrıs Türk halkı üzerindeki izolasyonların kalkması talep edilmelidir. Unutmamalıyız; haklı olmak, hakkınız verilecek anlamı taşımaz.”
***
UBP ve YDP’ye sesleniyorum: Akıncı ve hükümet uyuyabilir, ama siz olsun oturmayın, 15 Nisan’a 4 gün var, hemen harekete geçin, bunları yapın.