Önce sağlık kurulu kurdu...

Ardından ekonomi ekibi devreye girdi!

Çok büyük ihtimalle de turizm konusunda da bir ekip kuracaktır...

Madem ki kılları sıvadı, kurmak zorundadır!

Bu hükümete aslında bir anlamda meydan okumadır bize göre...

Ya da buna gölge muhalefet de diyebilirsiniz!

Bir pencereden baktığınızda normal gelebilir ama...

Başka bir pencereden bakılınca sanki de ters geliyor!

Yaşanan bu kriz ortamında Cumhurbaşkanlığının ayrı hükümetin çok ayrı çalışmaları sakıncalıdır...

Zaten böyle olunca da vatandaş diyecektir ki;

“Bunlar siyasetten başka bir şey yapmıyorlar...”

Haksız da değiller yani!

...

Madem ki Akıncı böyle bir ortamda kendisinden hep söz ettirmek istiyor...

Cumhurbaşkanı olarak kendisine başka önemli görevler de düşüyor!

Çünkü ülkede asıl sorun paranın suyu çekilince başlayacaktır...

Yaşanan krizin sonrasında hemen bütün sektörler olumsuz etkilenecektir!

Binlerce kişi işinden olacak, bir çok işletme iflas edecek, ardından da sosyal sorunlar yaşanmaya başlayacaktır...

İşte Akıncı gerçekten de kendini seçen halkı için elle tutulur bir şeyler yapmak istiyorsa telefonu çevirip refiki Erdoğan’ı aramalı buradaki ekonomik durumun vahametini kendisine anlatmalıdır!

Çünkü anladığımız kadarıyla bu hükümet kaynak yaratmak konusunda çok başarılı olamamıştır...

Ankara her ne kadar bu zor günlerde Kıbrıs Türküne destek vermeye devam etse de kendi yaşadığı sorunlar bizimkinden çok daha üst seviyededir!

Yine de Akıncı’nın şansını bir denemesi hiçbir şey kaybettirmez...

...

Yukarıda yazdıklarımız bir şakadan ibaret değildir...

Çünkü yaşanan ortamın şaka kaldırır yönü yoktur!

Ama biz vatandaşlar olarak hükümetin kendini bir yana Cumhurbaşkanının başka yana çekmesini içimize sindiremiyoruz...

Sindiremiyoruz çünkü Kıbrıs Türkü geçmişte en zor günlerini yine birlik ve beraberlik içinde atlattı!

Komşu komşusuyla ekmeğini paylaştı...

En tepeden en alta kadar herkes aynı maaşı alarak buna bile şükretmesini bildi!

Sanki de unuttuk gitti o günleri...

Böyle bir dönemde Cumhurbaşkanı ve Başbakan, hatta muhalefette olan parti liderleri değil birbirinden uzaklaşmak, dirsek temasını daha fazla artırmak gibi bir sorumluluğa sahiptirler!

Bunun aksi ülke sorunlarının çözümü için Kıbrıs Türkünü tehlikeye atmaktan öteye gidemez...

Bir hekim 90 kutu ilacı reçeteye yazabilir mi?

Bir vatandaş şikayeti daha...

Ülkede gezmedik eczane bırakmamış!

Ama sürekli kullanması gereken bir romatizma ilacını bulamamış...

İşin kötüsü ilaç karaborsa satılmaya başlanmış!

Hem de üç-dört katına...

Daha da kötüsü bir hekim bu işin öncülüğünü yapıyormuş, bir vatandaşa gidip alsın diye reçeteye 90 kutu bu hapı yazmış!

Birincisi kim bu fırsatçı hekim?

İkincisi biraz fazla kazanınca boyu mu büyüyecek?

Son olarak da 90 kutu ilacı eczanenin vermesi yasal mıdır?

Haksız rekabetin daniskası!

Kısmi de olsa sokağa çıkma yasağı sokakları boşaltsa da bu işten en fazla karlı çıkanlar market sahipleri oldu...

Allahları var en azından bizim gözlemimiz hijyen kurallarına bir çoğu uyup müşterilerin sağlığı yönünde gerekli önlemleri alıyor!

Hükümet geçen hafta marketlerde yemek satılmasını yasaklayıp kendince bir önlem almıştı ama büyük marketlerin bir çoğunda yok yok...

Esnaf kepenk indirip evine çekilirken marketlerde mobilyadan, giyim eşyasına, ayakkabıdan, bahçe malzemelerine kadar her şey mevcut!

Bu da haksız rekabeti beraberinde getiriyor...

Kimi kara kara düşünürken, kimi haksız rekabetin öncülerinden oluyor!