Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Seçim öncesi yapılan istihdamlar herkesin dilinde...

Devlete arkada kapıdan girenler mutlu, giremeyenler kızgın ve öfkeli!

Oysa onlar da devlete torpille kapak atsalar sus pus olacaklar, devlete sırtlarını dayamanın huzuru yaşayacaklardı...

Ama bir çoğu mutsuz çoğunluğun içinde kaldı, çünkü artık seçim yasakları da başladığına göre devlete değil paşa paşa özel sektördeki işlerine devam edip başka bir seçim öncesine umutlarını taşıyacaklar!

Kıbrıs Türk gençliğinin kaderidir bu...

Binlercesi yıllar süren bir mücadele içinde sınavlara katılıp devlet çalışanı olmayı hayal ederken genelde kazanan onlar değil seçim öncesi parti gücünü kullananlar olur!

Genelde kendilerini devlet çalışanı yapan partiye destek verip vermedikleri bile bilinmez...

Anlayacağınız, devlete parti gücüyle girmek demek değildir ki o partiye sandıkta oy verecektir!

Ters teptiğini de çok kez yaşadık...

...

Seçim öncesi yapılan istihdamlar Meclisin dünkü oturumunda ispatlanmış oldu...

En azından bunu öğrenmiş olduk!

Tufan hoca çıkıt kürsüye en kritik soruyu sordu;

Devlete yapılan istihdamlar iptal edildi mi diye...

O anda salonda iki bakan olduğu için istir istemez soruya yanıt vermek durumunda kaldılar!

Bakan Baybars, haberim yok dedi, bu işten sıyırdı kendini...

Bakan Amcaoğlu ise ‘iptal edilmedi’ diyerek son noktayı koymuş oldu!

Yani istihdamlar gerçekti...

Hükümetin iki bakanı bunu teyit etti!

İnkar edecek halleri de yoktu zaten...

En azından dürüst oldukları, dürüst olmak zorunda kaldıkları için kendilerini kutlarız!

Zaten eğer geçici istihdam yapılmışsa bu sadede onların değil tüm kabinenin sorunudur...

Asılacaksalar da hepsi birden asılmalıdır!

Ülke gerçeklerini artık bilmeyen mi kaldı sanki...

...

Erhürman aslında kürsü konuşmasında gazetecilere de gönderme yaptı...

Kısaydı ama çok anlamlıydı!

Sahi önceki gün akşam bazı medya grupları istihdamların iptal edildiği yönünde haberler yayınlamıştı...

Sonra gerisi gelmedi!

Erhürman buna kimler gazetelere yalan haber yaptırıyor diye soru yöneltti...

Burasını biraz deşmek gerek!

Gerçekten birileri gazetelerin ve gazetecilerin üzerinden boza mı pişiriyor diye geliyor insanın aklına...

Onlara göre bazı medya organları ve mensupları birer maşa mı acaba?

Olaya başka açıdan da bakmak mümkündür...

Bazı medya kuruluşları siyasilerin bilerek borazanlığını mı yapıyorlar dersiniz!

Bunun amaca siyasi kahraman mı yaratmak acaba?

...

Lütfen bu seçim sürecine çok dikkat edelim...

Siyasilerin çirkinliklerini biliriz de buna medyanın ve mensuplarının karışması ya da karıştırılması midemizi kasıyor bizim!

Hele de internet medyası iyice yaygın olmaya başladı ya...

Kimin doğru kimin yalan, hangisinin kimin yalancısı olduğunu ayırt etmek de çok zorlaştı!

Ortada ciddi bir şekilde başı boşluk yaşanıyor...

Perde gerisinde çirkin pazarlıklar yapılıyor!

Kimi iş insanları da bu pazarlıklarda ceplerindeki parayla boy gösteriyor...

Tufan hoca bilerek ya da bilmeyerek hükümete çattı, medyanın kandırılmasına tepki koydu ama...

Artık bu meslek de bunu icra edenler de eskisi kadar masum ve günahsız değil!

Parayı verenin düdüğü çaldığı bir memlekette aksini beklemek zaten saflık olur...

Siyasiler de ceza alacak mı?

Polis Genel Müdürlüğü dün bir açıklama yaparak maske takma konusuna açıklama getirdi...

Sokakta maskesiz gezenlere ceza kesilecekmiş!

Sahi böyle bir karar var mı ortada...

Varsa hemen uygulansın!

Salgının önümüzdeki aylarda artacağı tahmin edilirken bu uygulama yerinde olacaktır...

Ama bir detay daha var;

Dün meclis oturumunu canlı izleyenler görmüştür...

Maske takan vekil sayısı bir elin parmaklarını hiçbir zaman geçmiyor!

İçerde artık maske takma zorunlu ise içerde değil mi?

Milletin vekili olanlar takmazsa cezai işlem olmayacak mı?

Dokunulmazlıkları onları yine mi kurtarıyor acaba?

MESAJ KUTUSU

Sayın Kemal BAĞZIBAĞLI, ay sonu itibarıyla Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlık görevinden istifa edeceğiniz konuşulmaya başlandı. Hayırdır bir sıkıntı mı var yoksa özel nedenlerle mi böyle bir karar aldınız. Bakanlık çevrelerinde merak konusu olmuş yoğun mesajlarınız geliyor...

...

Sayın Gürsel UZUN, Özgürgün’ün sizin bir paylaşımınızdan sonra alınıp istifa kararı aldığı iddia edilmeye başlandı. Hoş çok da ağır bir yazı yazmamıştınız ama acaba bu istifasının ardında başka operasyonlar mı var dersiniz? Önümüzdeki günler siyaset çok şeylere gebe değil mi?

...

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, öğretmen sendikaları 1 Eylül tarihinde 100’den fazla geçici öğretmenin sınavsız sorgusuz istihdam edileceğini iddia etmeye başladılar. Konuya açıklık getirmek için detaylı bir açıklama yapmanız bekleniyor. Umarız söylentiler doğru değildir...

...

Sayın Ahmet ORUN, yukarıdan gelen birden çok telefon sayesinde sizin terfi işi anında kabul edildi. Siz de bir çok partili genç gibi seçimlerden nasibinizi aldınız yatın kalkın babanıza dua edin. Partili olmayan gençler düşünsün artık değil mi?

...

Sayın Kemal DÜRÜST, Milli Eğitim Bakanlığı dönemindeki geçici öğretmen alımlarının bir kez daha mercek altına alındığını çok yakında soruşturma başlatılacağını biliyor muydunuz? Sendikalar fena kafayı taktı haberiniz olsun istedik...

...

Sayın Candan AVUNDUK, Sanayi Odası olarak hükümete karşı sert açıklamaları yoğunlaştırdığınız dikkatlerden kaçmıyor. Oysa daha birkaç ay önce icraatlardan memnunluk belirtiyordunuz değil mi? Ağlamayana memenin olmadığı bir memlekette alıştık artık böyle serzenişlere...

...

Sayın Serdar DENKTAŞ, Özgürgün’ün istifasının ardında sizin de parmağınızın olduğu konuşulmaya başlandı. Bu arada son günlerde telefonlarınıza da bakmıyormuş hayırdır hesaplar değişti mi dersiniz acaba?

...

Sayın Ayşegül Baybars KADRİ, bakanlığınıza bağlı Şehir Planlama Dairesi’nin çatısının halen asbest olması biraz tuhaf değil mi? Yani burası için üç beş kuruşu dahi bulamıyorsanız camilerin önünde mendil açalım da en azından çalışanların sağlığı açısından bir şeyler yapmış olalım değil mi ama?

...

Sayın Ahmet SOYALAN, bundan böyle sokakta maske takmayanlara ceza uygulamasının yeniden başlayacak olması kamuoyunda memnuniyet yarattı. Ama gelin görün ki asıl tehlike sokakta değil içeride. Bakalım kapalı mekanlarda da bu uygulamayı getirmeyi başarabilecek misiniz?