Rum Lider Anastasiadis, “Maraş açılırsa Avrupa Birliği Kıbrıslı Türklerden parayı kessin talebinde bulunacaklarına” dair bir açıklama yapmış. Açıklamadan sonra Facebook'ta dolaşan bir metin gördüm.
Elbette ki Avrupa Birliği'nden gelecek olan paranın kesilmesi kıyamet günü senaryosu gibi sunulmuş. Paranın kesilmesinin nasıl büyük zararlar vereceğini anlatmak için de Avrupa Birliği parasının nerelere verildiğinden söz edilmiş.
Büyük bir ilgiyle okudum. İlk defa duyduğum alanlar da vardı para verildiğinden söz edilen. Mesela, AB fonundan ilk ve orta eğitim okullarına altyapı destekleri olduğunu biliyor muydunuz? Bu yazının iddiasına göre AB parasının durması demek bu altyapı desteğinin sonunun geleceği anlamına geliyor. Soru:

  • Okulların altyapısı için ayrılan miktar nedir? Bugüne kadar hangi devlet okullarına kaç para altyapı yardımı yapılmıştır? Bu yardımlar paranın verildiği noktalara harcanmış mıdır? Bu alt yapı harcamaları ispatlanabilir mi?

Devam edelim. Yazının iddiasına göre yüzlerce öğrenci Avrupa'da eğitim için burs programlarına başvuruyormuş ve burs programları duracakmış. Soru:

  • Her yıl burs programlarına Kuzey’den kaç öğrenci başvurmaktadır? Bu başvuruların kaçı burs almaktadır? Alınan bursların miktarı nedir? Hangi bölgelerden kaç genç bu burstan yararlanmaktadır? Bölge öğrenci yüzdesi eşit dağılmakta mıdır yoksa daha çok Lefkoşa ve Mağusa’ya mı burslar verilmektedir?

Yazının devam eden iddiasına göre Avrupa Birliği parası ile kuzeyde özellikle Mağusa'da yapılan son derece önemli restorasyon projeleri para almaktadır ve bu para da duracaktır. Soru:

  • Mağusa'da restorasyon için harcanan paranın miktarı nedir? Hangi tarihi eserlere, bölgelere ve yapılara kaç para harcanmıştır? Neden ülkenin başka yerlerindeki önemli tarihi yerlere restorasyon yapılmamaktadır? Restorasyon yapılan yerlerin kullanıma açılacak olanları var mıdır, mesela eski mahalleler veya sur içi bölgeler? Buralarda fiyatların yükselmesi ve kişilerin buraları kendi mülkiyetine veya kullanımına geçirmesi gibi durumlar söz konusu mudur? Hangi kişiler bundan fayda sağlayacaktır? Neden tarihi yerlerimiz perişan diye en çok da AB fonlarından yararlananlar şikayet etmektedir?

Sosyal medyada gördüğüm bu yazdığının devam eden iddiasına göre AB uyum sürecinde Kıbrıs'ta Türk toplumu için bilgi paylaşımı alanında sağlanan çeşitli destekler varmış. Soru:

  • Bilgi paylaşımında sağlanan destek nedir? Ne içermektedir? Bundan hangi toplum kesimleri yararlanmaktadır? Bunun için kaç para harcanmıştır? Toplum genelinin yüzde kaçını içine alan bir fayda sağlamıştır?

Kayıp şahısları arama faaliyetleri için gelen önemli miktardaki para da ortadan kalkacakmış AB fonları olmadığında. Soru:

  • Rum liderliğinin kayıp şahısların bulunması ile ilgili politikası ile AB’nin bu yönde verdiği fon, Kuzey’de beğenmedikleri politikaları cezalandırmak için kullandıkları bir araç mıdır?

İnsan haklarından girişimciliğe kadar çeşitli sivil toplum faaliyetlerine katkı yapılıyormuş yazıya göre. Zaten bu kısmı hepimiz de biliyoruz. Bilmediğimiz ve öğrenmek istediğimiz kısımları vardır. Soru:

  • AB'nin tek tek insan hakları ve girişimcilik konusunda para verdiği örgütler kimlerdir? Değişik yıllarda aynı örgütlere kaç para verilmiştir? Bu verilen paraların sonucunda somut olarak kaç kişiye ulaşılacak faaliyetler düzenlenmiştir? Bu parayı düzenli olarak alan kişiler kimdir ve örgütler hangileridir? Farklı farklı örgütler bu fondan yaralanmaktan mıdır yoksa belli bir sayıdaki örgüt ve kişi mi yararlanmaktadır? Adayarısı’nın her yanına dağılmış örgütler bu parayı almakta mıdır yoksa yoğunluk Mağusa'da ve Lefkoşa da mıdır? Öyleyse, neden? Fon ilanları her bölgeye ve her derneğe ulaşacak şekilde mi yapılmaktadır?

Demokrasi şeffaflık demektir. Avrupa Birliği'nin görünürdeki ilkeleri ile de uyumlu olan şeffaflıktır. Verilen paraların toplamda Kuzey’de kaç sivil toplum önderine ve kaç bursiyere, kaç okula ve ne için, hangi kriterlerle verildiğini bilmek toplumun hakkıdır.

Avrupa Birliği üreterek kendi ayakları üzerinde durabilmesi için adanın Kuzeyine bugüne dek ne yardım yapmıştır? Bunun için fon var mıdır?

Avrupa Birliği paraları toplum geneline fayda sağlayacak şekilde mi dağıtılıyor yoksa belli politikaların şekil alması için söylem geliştirmekle görevlendirilmiş insanların mı cebine gidiyor?

Bütün bu sorulara cevap verilmediği müddetçe, Avrupa Birliği fonlarının Kuzey Kıbrıs'tan çekilmesi toplum geneli için gerçekten bir kayıp mıdır?

Adayarısı! Yıllarca Türkiye para verirken bir cepten alıp ötekinden çıkardığı, para verdiği için kendi istediği yönde Kıbrıslı’nın iradesini görmezden geldiğini söyleyerek eleştirenler, bugün Avrupa Birliği'nin verdiği paraları yüzü suyu hürmetine ve karşılıksız ve demokrasi için verdiğine bizi inandırmaya çalışmaktadır. Hiçbir büyük güç, hiçbir fonu karşılıksız vermez. İstediğimiz şey boyunduruğun el değişmesi midir, bağımsızlaşma mıdır? Ortada hangi güçten para alınacağı ve hangi kaynakların kimlerce sömürgeciliğine dair kavga eden iki taraf vardır. Belki Adayarısı artık bu iki tarafı da bırakıp toplum geneline yarayacak üretkenliğe dönmenin arayışına girmelidir. Sakın ola bir zümrenin Avrupa Birliği parasını kaybetmesinden paniğe kapılmayın! Onlar paralarını ceplerine koyabilmeye devam etsinler diye tercihte bulunmayın. Bu önemli bir dönüm noktasıdır. Adayarısı halkının tümünün üretim ile kendi ayakları üzerinde durabilecek formülleri karşısındaki bütün aktörlerden talep etmesi zamanıdır.