Kapandığımız kutularımızdan çıkma hazırlıklarına başladık.

Neden kapanmıştık?

Virüsü hızlı bir şekilde birbirimize yaymayalım diye.

Sağlık sistemimizin hasta yükünü artırıp da, kurtarılabilecek hastalarımızı kaybetmeyelim diye.

Sağlıkta can pazarı yaşamayalım diye.

Açılınca hangi riskler var?

Asemptomatik, yaniklinik bulgu vermeyen Koronavirüs taşıyıcılarının, herhangi riskli birimize bu virüsü bulaştırıp semptomatik hale getirmesi, yani hasta etmesi belki de hastanelik etmesi riski var. Hatta yoğun bakıma ihtiyaç duyacak hastaların ortaya çıkma riski var. Ve dahası, bu hastaların kaybedilme riski de…


Aşağıdaki tablo, COVID-19 ile enfekte bireylerde, ölüm oranları yaşlara göre veriyor:

Her zaman söylendi, yazıldı, çizildi.

COVID-19’a yakalandıktan sonra, klinik tablonun olumsuz seyretme riski,özellikle 60 yaş üzeri büyüklerimizde ve diyabeti, yüksek tansiyonu, kan pıhtılaşmasına eğilimi, kalp yetmezliği, akciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği olan bireylerimizde yüksek.

Dolayısıyla, açılımla birlikte karşılaşabileceğimiz en büyük sorunumuz da, büyüklerimizi ve riskli hastalıkları olan yakınlarımızı enfekte etmek olacak.

Mecburi yaşam tarzımız da buna zemin hazırlıyor üstelik.

Bazı aileler var ki, büyükleri ile yaşıyor.

Bazı aileler var ki, işe giderken, çocuklarına büyükleri bakıyor.

Bazı aileler var ki, hem çalışıp hem de evindeki sağlık problemi olan yakını ile ilgileniyor.

İşte açılım yaparken, bu mecburi yaşam tarzımızın bilincinde olarak önlemlerimizi almamız gerekiyor.

Rehavete kapılmamaız, kaş yapalım derken, göz çıkarmamamız gerekiyor.

Yaklaşık iki ay boyunca, adeta bir kristal küre gibi koruduğumuz 60 yaş üzeri ve ek sağlık sorunları olan yakınlarımızı, yine ayı titizlikle korumaya devam etmemiz gerekiyor.

Çocuklarımızı, bu kişilere virüs taşıyan aracılar haline getirmemeye dikkat etmemiz gerekiyor.

En azından, toplumun en az %60’lık bir kesimi, kendi arasında bağışık hale gelene kadar bunu yapmamız gerekiyor.

Lütfen açılırken, virüsün her zaman aramızda olacağını da unutmayalım…

Unutmayalım ki, önümüzdeki haftalarda ve aylarda, ardı ardına üzücü kayıp haberlerini alma riskimizi artırmayalım.

Açılalım derken üzülmeyelim…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899