ABD’NİN MASKESİ DÜŞTÜ…

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı görev süresinin 3.yılının dolması münasebeti ile 30 Nisan’da yaptığı televizyon konuşmasında Guterres Belgesi’nin stratejik bir belge olarak müzakerelerde kabul edilmesini önermiştir.Akıncı böylelikle göreve başladıktan sonra sırf anlaşma olsun diye Ruma verdiği tavizlere bir yenisini daha eklemiştir.Bu taviz daha önce de bu köşemde siz değerli okurlarımla paylaştığım üzere Kıbrıs Türkünün felaketi demektir.Binbir meşakkatle kurduğumuz ve Kasım ayında 35.kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız devletimiz KKTC’nin yıkılması demektir. Guterres çerçevesi Türkiye’nin garantörlüğünün,tek yanlı müdahale hakkının ve Kıbrıs’taki askeri varlığının sonlandırılması ve Kıbrıs Türklerinin güvenlikten yoksun, Rum saldırılarına karşı korumasız bırakılması demektir. Cumhurbaşkanı makamında oturan ve Kıbrıs Türkünün ve KKTC’nin bekası,gelişmesi,varlığını koruması sorumluluğu taşıyan Akıncı’nın,hükümete,Yüce Meclis’e ve Anavatan Türkiye’ye sormadan,danışmadan aldığı bu karar,daha önce KKTC Meclisi’nde alınmış garantörlüğün hiçbir şart ve koşulda müzakere masasında pazarlık konusu edilemeyeceği, suladırılamayacağı kararına da aykırıdır. Akıncı anayasal ve yasal suç işlemiş ve kendi kafasına göre hareket etmiştir.Bu konuyu tekrar ytekrar gündeme getirerek Akıncı’nın girdiği yanlış yoldan dönmesi gerektiğini vurgulamaktayım.Guterres Belgesi’nin ortaya konması bilerek veya bilmeyerek ABD’nin bölgemizde tezgahladığı plana yardımcı olmak,önünü açmak demek olduğu açıktır.

MAVROYANNİS GUTERRES BELGESİNİN ÖNGÖRDÜKLERİNİ TEKRARLADI

Rum görüşmeci Andreas Mavroyannis,güney Kıbrıs’ta yayınlanan Alithia gazetesine verdiği özel demeçte, Akıncı’nın kabul ettiği garantörlüğün iptalini öngören Guterres belgesi konusunda bugüne kadar yazdıklarımı ve CB Akıncı’ya   yönelttiğim eleştirileri doğrulayan şok edici açıklamalar yaptı. Mavroyannis; şu hususları  vurguladı: “Guterres belgesi yakında başlaması beklenen müzakereler öncesinde Kıbrıs sorunundaki tezlerimizi analiz ediyor… Genel Sekreter Guterres, garantilerin ve müdahale hakkının kaldırılması ve askerin çekilmesini güçlü uygulama ve gözetim mekanizmaları olmasıyla bağdaştırmıştır…. Çerçevenin kabul edilmesi, tek yanlı müdahale hakkı ile Garanti Anlaşması’nın kaldırılması, askerlerin çekilmesi ve yeni bir güvenlik sistemi yaratılmasının yoluna konulması demek olacak, Evet, tam olarak bu olacak.”

Mavroyannis özel röpörtajında Güzelyurt’un da Rumlara iade edileceğinin teminat altına alındığını duyurmuştur.

ABD DOĞU AKDENİZ’E GÖZÜNÜ DİKTİ

Bilindiği üzere ABD uzunca bir süredir Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz yatakları ile ilgilenmektedir.Güney Kıbrıs’ın tek yanlı kararlarla başlattığı sondaj ve hidrokarbon çıkarma çalışmalarına destek vermektedir.Rum tarafının sözde münhasır ekonomik bölge ilan etmesinin egemenlik hakkı olduğu iddiasına ABD destek vermektedir. Amerikan petrol devi EXXON MOBİLE, ENI, TOTAL,SHELL gibi firmalarla Kıbrıs etrafındaki denizlerde petrol çıkarmak üzere lisans ve imtiyazlar almıştır.Bölgedeki kimisine göre 7 kimi kaynağa göre ise 10 trilyon dolar değerindeki kaynaklar özellikle ABD’nin iştihanı kabartmaktadır.

ABD son dönemde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ilişkilerini geliştirmiş ve bölgemizde Türkiye’ye karşı bir ittifak kurulmasını organize etmiştir.ABD Güney Kıbrıs’ı ‘güvenilir stratejik ortak’ olarak gördüğünü açıklamıştır. ABD güdümündeki Mısır,İsrail,Ürdün,Lübnan ve Suudi Arabistan ile Güney Kıbrıs’ın yakınlaşması,enerji,ticaret ve askeri anlaşmalar imzalaması ABD’nin tezgahı çerçevesinde,ABD çıkarlarına hizmet etmek üzere planlanmıştır.ABD kurduğu ittifaklarla Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarmayı ve bu bölgede kaybettiği gücünü,hegemonyasını yeniden geliştirmeyi tasarlamaktadır. Güney Kıbrıs’ı son dönemde ziyaret eden ABD’li üst düzey yetkili sayısı oldukça kabarıktır.Kapalı kapılar ardında,Pentagon’dan gelen ABD’li yetkililerle Rum tarafına uygulanmakta olan silah ambargosunun kaldırılması ve Güney Kıbrıs’ın Türkiye’ye karşı güçlendirilmesine yönelik çalışmalar artık gizli değildir. ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi Kathleen Ann Doherty iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde önemli bir görev üstlenmiştir.Doherty,Türkiye’ye karşı kurulnan şer ittifakı için sözkonusu ülkeleri teşvik etmekte ve yüreklendirmektedir.Güney Kıbrıs’ı yakın zamanda ziyaret eden üst düzey yöneticiler arasında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wess Mitchell vardır.Mitchell, Washington yönetiminin Rumlar'ın Akdeniz'de petrol ve doğalgaz aramasına destek verdiğini ve işbirliği içerisinde olunacağını açıklamıştır. ABD Savunma Bakanlığı'nın Avrupa ve NATO'dan Sorumlu Bakan Yardımcısı Thomas Goffus, defalarca Kıbrıs’ı ziyaret ederek Rum askeri yetkililerle toplantılar yapmıştır. ABD Hazine Bakanı Yardımcısı Marshall Billingslea’nın da Güney Kıbrıs’ta bir dizi temasta bulunması dikkatlerden kaçmamıştır.

Güney Kıbrıs,Yunanistan,Mısır ve İsrail bölgede birbiri ardına Türkiye’yi yoketmeyi öngören savaş senaryoları ile tatbikatlar yapmaktadır.Kıbrıs Türkünün ve Türkiye’nin haklarını ve hukukunu yoksayarak ,bölgemizdeki kaynakları tek başına ,keyfi kararlarla,kurduğu ittifaklara güvenerek, kullanmaya çalışan Güney Kıbrıs ateşle oynamaktadır. Türkiye bu konuda kararlı turumunu göstermiştir ve gerekli uyarıları yapmıştır.

KIBRIS’A 18 BİN AMERİKAN ASKERİ.

Güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere göre ABD Kıbrıs’a ilk etapta 18 bin ABD askeri yerleştirmeyi planlamaktadır.Bu rakam daga sonra 40 bine çıkarılacaktır. Rum Yönetimi’nin bunun icin yasa tasarısı hazırladığı ve CIA’nın birçok bölgede üs yerleri belirlediği ve inşaatların yakında başlayacağı bildirildi. KKTC'nin egemen varlığı, Türk askerinin adada bulunması ve Garanti ve İttifak anlaşması Amerikan askerlerinin adada üslenmesine engel olmakta ve bu nedenle de Guterres Belgesi ile Türkiye’nin bölgeden çıkarılmasına çalışılmaktadır.

NATO'DAN DALGA GEÇER GİBİ ABD-TÜRKİYE AÇIKLAMASI

Adı açıklanmayan bir NATO yetkilisinin AA muhabirine yaptığı açıklama adeta dalga geçer gibidir.Yetkili, Türkiye ve ABD arasındaki gerginliğe ilişkin, "NATO müttefikleri arasında zaman zaman görüş ayrılıkları oluşsa da müttefikler her zaman dayanışma ve birbirini koruma konusunda anlaşma sağladığını göstermiştir." vurgusu yapmıştır.ABD’nin davranışlarını hala daha mütteffiklikle bağdaştıran bu yetkilinin bence aklından zoru vardır,yada Amerikalı’dır.

TRUMP’LA MÜTTEFFİKLİK İLİŞKİSİ BİTMİŞTİR

ABD’nin son günlerde Türkiye’yi hedef alan ekonomik yaptırımlarının arkasında Amerika’nın bölgemizde kaybettiği gücünü yeniden kazanma çabası vardır.Olay papazın geri verilmesi meselesi değildir.Türkiye’nin Kudüs’te, Gazze’de olan bitene sessiz kalmaması,İran,Rusya ile Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olması,Suriye’de tek başına güvenliğimizin korunması adına operasyonlar başlatması,ABD destekli PYD/YPG ile kararlı mücadele, FETÖ casuslarının tutuklanarak yargı önüne çıkarılması gibi kararlı adımlar ABD’yi hiddetlendirmiş ve takkesinin düşerek gerçek yüzünün görünmesine neden olmuştur. ABD’nin son günlerde aldığı düşmanca yaptırım kararlarından sonra güvenilir bir mütteffik olduğunu söylemek artık mümkün değildir.!