Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

Tarihi tam olarak hatırlamıyorum ama en az 15 yıl olmuştur…

Türkiye’den bir gazete aradı dönemin Cumhurbaşkanı Merhum Rauf Denktaş’ı İstanbul’daki tesislerine davet etmek istediklerini bildirdi.

Ben de rahmetliye ulaşarak taleplerini ilettim…

Hiç ikiletmeden gideyim dedi hatta benim de yanında olmamı istedi!

Aracılık yaptığımız için kabul ettik, iyi de yapmışız…

Çok ciddi bir organize vardı gazete tesislerinde!

Sadece tesislerde değil gazetenin sokağında bulunan tüm ev ve dükkanlar da bunun içindeydi…

100 metrelik yolun kenarındaki mekanlarda yüzlerde KKTC bayrağı ve Denktaş’ın posterleri!

Önce ben gittim gazeteye, gazete idarecileri ile beklemeye koyulduk…

Biz bekliyorduk ama bölgedeki vatandaşların heyecanlı beklemesi, evlerin pencerelerine, sokak kaldırımlarına dökülüşü bile etkileyiciydi!

Denktaş’ın makam aracı yolun ucunda görülünce o coşku ve sevinç, hatta ağlayanlar olması nasıl olur da insanı etkilemez ki…

Gazetenin sahip ve yöneticileri bile ‘böylesini ilk kez görüyoruz’ diye itiraf ettiler!

Yanına yaklaşan her bir kişiyle el sıkışan Denktaş gazete binasından içeri girdiğinde aynen şu sözleri sarf etti;

“Anadolu insanının vefası başka hiçbir yerde yoktur…”

Zarif, 7 yaşında ilkokul ikinci sınıf öğrencisi…

Önceki akşam evde babası yarın sabah Denktaş’ın anıt mezarında çevre düzenlemesi ve ağaç ekimi yapılacağını duyunca peşinen şöyle demiş;

“Yarın ben okula gitmeyeceğim…”

Sebebini sorunca da ‘ağaç dikeceğini’ ifade etmiş!

Hani şu devletin bir türlü sahiplenmediği, nedense çekindiği, ya da vefasızlıktan dolayı ilgilenmediği, yılan hikayesine dönen anıt mezarda…

Öyle de yapmış!

Bizim gittiğimizde de oradaydı çamurlu elleriyle…

Serdar Denktaş ile birlikte heyecanla çukur kazıyor, çiçek ekiyor ve ardından da sulamaya başlıyordu!

Etkilenmedik desek yalan olur…

Böbürlenerek devlet dediğimiz ülke yönetiminden tek bir kişi bile yokken, Zarif dün sabah okulu ekmiş ve görülmeye değer bir heyecanla vefasını gösteriyordu!

Dün aslında çok daha yoğun bir kalabalık bekliyorduk, bunu göremedik, hüzünlendik ama aile bireylerinin yüzlerinde ifade çok daha hüzünlendiriciydi…

Toprağa vurdukları çer çapada acaba ne düşünüyorlardır diye kendi aklımızdan geçirdik ama bunu kelimelere dökemedik!

Bütün dünyanın tanıdığı, sevse de sevmese de gıpta ettiği, bu adada bir devletin mimarı olan koca bir lidere yapılanlar kim olsa insanı incitir, üzerdi…

Mehmet Harmancı’nın bölgeye onlarca işti ve araç gönderip çevre düzenlemesine katkı yapması, Ahmet Benli’nin bölgeye bir şube müdürü gönderip her türlü katkıya hazır olduklarını iletmesi yüreklere su serpen davranışlardı…

Sonuçta orada 7 yaşındaki minik Zarif küçücük elleriyle fidan dikerken, devletten tek bir kişini bile olmaması, yürekleri yaktı kavurdu…

Çevre bilinci daha ölmemiş…

Bölgeden bir balıkçının çekip gönderdiği fotoğrafı önceki gün sayfamıza taşımış ve doğanın tahrip edildiğini vurgulamaya çalışmıştık…

Ne yalan söyleyelim bu kadar ses getireceğini de hiç tahmin etmemiştik!

Öncelikle bölge sakinleri araştırıp bizi aradılar…

Sonra Çevre Koruma Dairesi Müdürlüğü bölgeye ekip göndererek araştırma başlattılar!

Sonra da kıyıya yapılan balıkçı barınağının müteahhidi İbrahim Kumcuoğlu bize ulaşarak olayın gelişimini anlattı.

Çevre ve Koruma Dairesi de araştırma sonucunda doğa tahribinin olmadığını her şeyin yasal süreçte işlediğini ifade eden yazısını gönderdi!

Birilerinin hala iş yaptığını, ayrıca çevre bilincinin hala ölmemiş olduğunu görmek bizi derecesiz memnun etti…

İlgi gösteren tüm kesimlere teşekkür ederiz!

6 saatlik özgürlük…

Önceki akşam sosyal medya devleri aynı anda çökünce insanlarda bir panik bir panik…

Özellikle de gençler ne yapacaklarını şaşırdılar!

Çünkü onlar için sosyal medya her şeydi…

Olmazsa olmaz!

Hemen herkesin elinde yapışık gibi duran telefonlar en azından 6 saat olsun masanın üstüne kondu, ancak rahat da bur uyku halleri vardı…

Tabi ki rüyalarına girmeseydi!

Biz şahsen bu durundan gayet memnunduk…

İlk kez birkaç saat de olsa telefonumuza bildirim gelmedi!

İçimizde garip bir sevinç vardı…

Aslında sosyal medya ve özellikle de gençlerin akıl almaz bağımlığı çok ciddi, hatta bilimsel araştırma konusudur ama bizim gözlemimiz şudur ki sosyal medya ile büyüyen gelişen gençler değil sosyal aksine a sosyal bir yaşam sürüyorlar…

Gecenin anlam ve önemi ise twitterden gelen bir mesajda saklıydı!

Hani şu Rize-GS maçının son dakikasında Diagne’nin topu alıp bir buldozer gibi rakip saha kadar gidip verdiği gol pası…

Bizi derecesiz mutlu eden ama rakipleri öfkelendiren!

İşte aşağıdaki fotoğraf da cuk diye bunu ifade ediyordu…

Okur mektubu…

“Sayın Özadam, Erman Beyle ilgili yayınlamış olduğunuz mesaj biz çalışanları derinden üzmüş ve yaralamıştır.

Bu mesajı size yayınlatanlar ki kimin olduğu herkes tarafından bilinmektedir ;tamamen karalama amaçlı yollamışlardır.. Siz ki Erman Beyi yakından tanıyan biri olarak ; keşke telefoniyen Erman Beyden bilgi alsaydınız.. Yinede ben size durumu aktarayım muavinlik için dairede iç savaş falan yasanmamıştır kavga falansa hiç olmamıştır.

Sorun Demokrat partının 3 -5 ay için müdür atamasıyla başlamıştır ve bu şahıs müşavirlik hakkı kazanmıştır.(basında bir çok kez bu olay gündeme gelmistir.)

Gelelim muavinlik işine;

Müdür atanan şahıs demokrat partiden aday olması beklenmektedir ve seçim yasaklarından dolayı 60 gün dairede görev yapamayacaktır ve/veya sağlık problemi izin vb. durumunda yine görevini ifa edemeyecektir!

Bundan dolayıdır ki muavin atama elzem olmuştur. Göreve iki kişi aday gösterilmiştir üyesi olduğu sendikanın göstermiş olduğu aday sadece sendika üyelerinden 2 oy almış olup atanan aday 6 oy almıştır.

Erman Yaylalı bey yıllarca bu devlete hizmet etmiş çalışma bakanlığının her kademesinde başarıyla görev yapmıştır. İhtiyat Sandığı Dairesinde de sürekli mücadele vermiş ama malumunuzdur bazı kesimlerin menfaatine dokunduğu için tepki görmüştür. Size iletilen mesajda bu tepkinin devamıdır.

Sayın Özadam sizden ricam o mesajı yayınladığınız gibi bu açıklamayı da cevap hakkımız olarak yayınlamanızdır.

Saygı ve Sevgilerimizle.”

(M.S.)

MESAJ KUTUSU

Sayın Fikri ATAOĞLU, DP’de koran kırana bir genel sekreterlik yarışının geçeceği artık kesinleşti. Her ne kadar demokratik bir yol olsa da partinin ikiye bölünme riskinin de olduğu konuşulmaya başlandı, umarız başka bir formül bulup yaşanabilecek olumsuz olayları engellersiniz…

Sayın Emir AKYILLAR, Çevre ve Koruma Dairesi Müdürü olarak Yeşilırmak kıyılarıyla ilgili yayınlarımızı dikkate alarak hassasiyet gösterip bölgeye ekip gönderdiğini memnuniyetle öğrendik. En çok da burada doğa tahribatı olmadığına derecesiz memnun olduk, ilginizden dolayı teşekkür ederiz…

Sayın Akın AKTUNÇ, UBP içinde yeni formüller devreye girdiği için sizin LTB başkan adaylığınız her an tehlikeye girebilir. Bu sıralar radarları sonuna kadar açıp takibe başlamanız gerekiyor, uyarmadı demeyin olur mu?

Sayın Taner ULUTAŞ, son haftada azılı bir çetenin peşine düştüğünüz ve takibe başladığınızı duyduk. İyi hoş da bunlar o kadar tehlikeli ki yapamayacakları kötülük yok. Koruma ile çalışmak bu sıralar sanki de daha iyi olacak gibi geliyor bize…

Sayın Serdar DENKTAŞ, aile bireyleri ve yakın dostlar ile birlikte anıt mezarın çevre düzenlemesi çalışmalarına katılımın az olması artık bu ülkede vefanın da bitip tükendiğine en güzel örnek oldu. Baba sayesinde makamlarına makam katanlar acaba saklandıkları için utanıyorlar mıdır dersiniz?

Sayın Hüseyin CAHİTOĞLU, kurultayda genel başkanlık için güçlü adaylarda yarışacak olan Ersan bey önümüzdeki üç haftada sizden çok şey bekliyor. Özellikle örgütlerde temas ve onları etkilemek gibi büyük bir sorumluluk taşıyorsunuz, bakalım müsteşarlık makamının bedelini hakkıyla ödeyebilecek misiniz?

Sayın Onur OLGUNER, heyecanla adaylık beklediğiniz yerel seçimler büyük ihtimal genel erken seçimin gölgesinde kalacağından biraz hız kesip dinlenmekte yarar görüyoruz. Bu arada şimdiye karşınızda ciddi bir rakip yok ancak halen arayışlar da devam ediyor…

Sayın Kemal Deniz DANA, kurultay ve genel seçim öncesi vatandaş en fazla da banka borçlarının bir şekilde ertelenmesi için taleplerde bulunuyormuş. Bunu başarabilir misiniz bilemeyiz ama partiniz elini çabuk tutmazsa mazbatalar yine havalarda uçuşacak, bakalım derdinizi anlatabilecek misiniz?

Sayın Osman UZUN, bölgenizden gelen mesajlara göre ilçe başkanlığında yarım adım da olsa önde görülüyormuşsunuz. Yine de rehavete kapılmamak gerek zira kaptan da boy durmuyor ve partideki bütün güçleri yanına toplamaya çalışıyor…

Sayın Özel KADIOĞLU, son zamanlarda lakabınızın Göçmenköy valisine çıktığı konuşulmaya başlandı. Kurultayda da işaret edeceğiniz aday çok önemli bakalım tarafsız mı kalacaksınız yoksa Gemile yakıp köprüleri atacak mısınız?

Sayın Gürkan KARA, bir hanımefendi sizin çalışanlardan birisi hakkında dün ofise gelerek çok ciddi iddialarda bulundu. Birkaç güne kadar size ismini cismini ve kafa kağıdı dahil tüm bilgileri ulaştıracağız, haberiniz olsun istedik…