14 yıl önce “Kıbrıs Cumhuriyeti içinde OTONOMİ” önerisi geleceğini yazmıştım


Rum tarafının, özellikle de tüm Kıbrıs adına AB’a tam üye olduktan sonra, siyasi eşitliğimizi ve egemenliği bizimle paylaşmayı asla kabul etmeyeceğini, hedeflerinin ÜNİTER DEVLET olduğunu ve gün gele bize “ÜNİTER KIBRIS CUMHURİYETİ İÇİNDE ÖZERK-OTONOM TÜRK BÖLGESİ” önereceklerini 14 yıl önce öngörmüştüm…
Bugün tekrar okuduğumda, 14 yıl önceki değerlendirmemde ne denli doğru saptamalar yaptığımı görüyorum..
Talat, Akıncı, CTP, TDP ve bilumum federasyoncuların ise doğru analizler yapmada ne denli başarısız olduklarını, yanlıştan yanlışa nasıl savrulduklarını, gerçek dışı bir rüya aleminde yaşadıklarını, tüm politikalarının iflas ettiğini, buna karşın hala ortalıkta hiç sıkılmadan “siyasetçi, lider” diye dolaştıklarını görerek hem gülüyorum, hem onlara acıyorum, hem de Halkımıza kaybettirdikleri zaman için kızıyorum…
15 Temmuz 2004 tarihli o yazımı bugün Anastasiadis’in bize önerdiğine ışık tutması ve doğru değerlendirmeler yapmamıza yardımcı olması açısından köşeme alıyorum…Yazım şöyleydi:

***

Rum devleti içinde özerk bölge: Kıbrıs Türk Devleti

“Annan Planında öngörülen Kıbrıs Türk Devleti’ni tek yanlı olarak gerçekleştirelim, Planı tek yanlı uygulayalım, KKTC’yi feshedelim” diyenler, savunduklarının Rum devleti içinde “özerk Türk yönetimi” olduğunu iyi bilmelidirler...
Rum tarafı tüm Kıbrıs adına AB’a üye olduktan ve tüm ada AB toprağı sayıldıktan sonra, niye kendi tanınmış devlet statüsünü düşürerek Türklerle iki eşit kurucu devlet temelinde yeni bir ortaklık kursun?
Kendi devletini AB içinde sağlamlaştırdıktan sonra, onu niye bizimle paylaşsın?
Bunu asla yapmayacaktır...
Dolayısı ile bizim tek yanlı olarak bağımsız-egemen KKTC’den vazgeçmemiz, zaman içinde AB üyesi Rum devleti içinde özerk bir yönetim durumuna düşmemiz sonucunu doğuracaktır... Rum yönetimi de, AB de gün gele bize bu yönde öneri getirecektir....Zaten bu yönde yapılan çalışmaları vardır....
Ve, bunun da adını “federasyon ve çözüm” koyup, AB’a katılma karşılığında bize yutturmaya kalkacaklardır...
Yani adı federasyon, ama özünde ÜNİTER bir devlet ve bu devletin içinde özerk bir “Kıbrıs Türk Devleti”....Yani adı “Kıbrıs Cumhuriyeti” olan, üniter Rum devletinin Kuzey eyaleti... ( Bugün önerdikleri tam da budur)
**
Rum yönetimi eski lideri Vasiliu, daha 1992 yılında bu görüşü ortaya koymuş ve "amaçladığımız federatif bir çözümdür. Bu, BM kararlarında da sözü edildiği gibi, içinde federe yönetimler olmakla beraber, devletin ÜNİTER olmasını öngören bir sistem olarak düşünülmektedir.." demiştir...
Federasyon adı altında bizi, üniter bir devletin çatısı altına almak istedikleri, bir başka deyişle bizi, mevcut AB üyesi yasadışı Rum yönetimine yamalamak istedikleri çok net olarak gözler önündedir....
"Federal ama üniter devlet" hukuki ve siyasi açıdan hiçbir anlam ifade etmemektedir...
Daha doğrusu, bugün ulaşılması hedeflenen iki eşit-egemen devlet temelinde bir federal ortaklık modeli açısından hiçbir anlam ifade etmemektedir..Çünkü federasyon ve üniter devlet, birbirleri ile tamamı zıt iki sistemdir...
Bugün bizim savunduğumuz, geçmişte, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Çekoslovakya'da gerçekleştirilen eşit statüde egemen devletlerin oluşturduğu bir ortaklıktır. Rum yönetiminin istediği ise, Rum devleti içinde ÖZERK-OTONOM Kuzey eyaletidir....
Adada tek bir halk, tek bir devlet olduğunu, bu devletin de AB’a üye olan Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu söylemelerinin nedeni budur....
Oysa, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti bile iki eşit halka dayanan bir fonksiyonel federatif devlet idi...
Kıbrıs'ta yüzyıldır birbiri ile çatışan dini, dili, kökeni, kültürü farklı olan ve farklı iki tarih yaratan, iki ayrı halk vardır. Ve en önemlisi yarattıkları bu farklı tarihler, birbirleri ile çatışmalarının tarihidir...
Bu iki farklı halk, kurdukları ortaklığın yıkılması sonucu 40 yıldır ayrı yaşamakta ve kendi bağımsız devletlerini oluşturmuş bulunmaktadırlar. Hal böyle iken, Kıbrıs'ta hâlâ daha üniter devlet tipi bir çözümden söz etmek; Kıbrıs Türk halkına azınlık hakları öngörmekten ve Rum çoğunluk içinde asimile olmayı önermekten başka bir şey değildir.
Başka bir deyişle Papadopulos, 1963 Aralık ayında Makarios'un başladığı noktada bulunmaktadır, geçmiş 40 yılı yaşanmamış saymaktadır ve bize Ruma yama olmak dışında yeni hiçbir şey önermemektedir.
Ne yazık ki içimizdeki bazı aklı evvellerin önerdiği “Annan Planındaki Kıbrıs Türk Devleti (eyaleti)ne dönüşelim” önerisi de bizi Rum’a yapmaktan, uzun vadede Rum’un “ÖZERK bölgesi” olmaktan başka hiçbirşeye yaramayacaktır....
Kıbrıs Türk halkı içinde, sözde Federal, ama özünde ise Üniter bir devlet formülünü kabul edecek tek bir kişi bile olmaması gerekirken, “Kıbrıs Türk Devleti” adı altında üniter bir devlete davetiye çıkarmak aklın alacağı birşey değildir...
Türk halkı, 40 yıldır, Rumların üniter devlet tezine karşı mücadele ederek egemenlik- eşitlik ve iki kurucu devlet temelinde yeni bir ortaklığı savundu.
Üniter bir devlet içindeki ÖZERK bölgede zayıf-etkisiz bir azınlık olmayı, 40 yıldır canı-kanı pahasına reddeden Türk halkı, kendi bağımsız devletini kurduktan 21 yıl sonra, niye bunu kabul etsin?
Niye “Kıbrıs Türk devleti (eyaleti)” aldatmacası ile bağımsızlık ve egemenliğinden vazgeçerek, yüzde yüz Rumlardan oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ÖZERK-OTONOM bölgesi olmayı kabul etsin?