Emrullah Tüzün ve Ekin Keser İstanbul’da düzenledikleri bir düğün töreni ile Türkiye’nin ilk evli eşcinsel çifti oldu. Resmi olmasa da alternatif bir düğün töreni düzenleyen çift kendilerine ve aile üyelerine tehditler geldiğini belirterek “Aktivizmi her zaman destekledik ve bir nebze içinde yer almak istedik. Yaptığımız şeyle gurur duyuyoruz. Başımıza bir şey gelirlerse bizi renkli bir şölenle uğurlasınlar” ifadelerini kullandı. 
Farklı cinsel yönelimlerden olan bireylere “Gerçekten korkmasınlar. Biz varız hep olacağız. Bizi yok edebilirler. Ama bu hareketi yok edemezler” mesajını verdi.
İşte Yurt gazetesinden Ceren Büyüktetik’in aktarımıyla Emrullah Tüzün ve Ekin Keser’in tanışma, evlenmeye karar verme ve düğün süreci…

 'Ben böyleyim neden kendimi sıkayım?'

Emrullah 2 yaşından beri İstanbul'da yaşıyor. Aslen Kürt kökenli, 13 çocuklu ailesinin 8 oğlundan biri. Okulla pek arası olmadığını söylüyor. Küçük yaşlarda garsonluk yapmaya başlamış. Sonra ailesi giyim sektörüne girince o da dahil olmuş. 7 yıl sonra iflas ettiklerinde kendisini sorumlu hissetmiş, zor zamanlar geçirmiş. Eşcinsel kimliğini aile ve çevre korkusundan kontrol altında tutsa da cinsel yöneliminin her zaman farkındaymış. Ancak 25 yaşından sonra kendi deyimiyle gizli saklı merdivenini aşmaya başlamış. “Ben böyleysem, bunu da gerçekten yaşamak istiyorsam neden kendimi bu kadar sıkayım, kapalı tutayım.” diye düşünmüş. Tam bu zamanlarda da karşısına hayatının aşkı Ekin çıkmış.

'Hiç ben yanlışım demedim'

Ekin ise aslen Hatay'lı ve Arap kökenli. Güzel sanatlarda üçüncü sınıf öğrencisi. Kendisinden gayet emin bir şekilde “Ben kendimi bildim bileli erkeklere ilgi duyuyordum” diyor. Erkek muhabbetlerini hiç sevmezmiş. 12 yaşında da ailesine açılmış. Bunun üzerine ailesi hormon testleri filan yaptırmış ama görmüşler ki hormonla ilgisi yok. Babası kabullenmemiş durumu. Anne yüreği ise yalnız bırakamamış oğlunu. Okulu seven, başarılı bir öğrenciymiş. Cinsel yönelimi ona eğitim hayatında zor zamanlar yaşatmış elbette. Öğretmenlerinden ve sınıf arkadaşlarından hakarete varan ifadeleri ve imaları sıklıkla işitmiş. Ama hiçbir zaman “Ben yanlış mıyım” dememiş. Liseye dair bir anısını anlatıyor gülerek, “Bir gün kız arkadaşlarımla merdivende oturuyorduk. Psikolojik danışmanlık hocam yanımıza geldi ve parmağını sallayarak 'Seni kızlarla çok görüyorum' dedi. Düşünebiliyor musunuz, kendisi psikolojik danışmanlık hocasıydı.”
Tanışma hikâyeleri de tamamen tesadüfe dayalı. O tesadüfi günü şöyle anlatıyor Ekin:
“Taksim’de hiç istemeye istemeye bir açılış partisine gitmiştim. Sadece 5-6 erkek vardı ve arkadaşımla dans ederken Emrullah’ı gördüm. Ne kadar tatlı çocuk dedim. Arkadaşım sonra kapmış Emrullah'ı 'Haydi tanışın' diye yanıma getirdi.”

'Karşılaştıktan sonra hiç ayrılmadık'

Peki ya sonra tekrar nasıl bir araya geldiniz diye soruyorum, “Bir daha hiç ayrılmadık ki” diyor Emrullah ve anlatıyor:

“Ertesi sabah Ekin’de kahvaltı yaptık. Uyandığımda karşımda kocaman bir Hatay sofrası buldum. Sonra da 3 yıl boyunca hiç ayrılmadık zaten. Hep aynı evde oturduk. Bunu hiç konuşmadık, hiç kararlaştırmadık. İçimden birşey doğru yaptığımı söylüyordu ve ben de hiç sorgulamadan devam ediyordum. Çok hızlı bir şekilde yaşadık herşeyi ve daha sonra rayına bıraktık. Güven aramızdaki en önemli şey.”

'Evliliği üçüncü ayda konuşmaya başladık'

Henüz ilişkilerinin üçüncü ayında bir arkadaşları sohbet arasında “Sahi siz niye evlenmiyorsunuz?” diye sorunca evlilik fikri de bir anda düşüvermiş akıllarına.
“İlişkimize bir zaman biçmiyorduk 5 sene ya da 50 sene gibi. Zaten beraberdik ve hep beraber olacağız. Bu yüzden 'Evlenelim' dedik. Zaten her şeyimiz beraber. İlla bir kağıt olması gerekmiyor. Bir arkadaşımız muhabbet arasında konuyu açmıştı. Laf arasında 'Şöyle yapsak güzel olur mu' filan diye konuşurken Ekin'le beraber ciddi ciddi konuşmaya başladık. Biz bunu yapalım ve eşcinsel ilişkiler de sadece sevgililik olarak kalmasın düşüncesindeydik” diyor Emrullah.
Ekin ve Emrullah çifti bu kararlarında en büyük gücü de Silo felsefesinden almış. Arjantinli düşünür Mario Luis Rodriguez Cobos'un temeli “evrensel hümanizm”e dayanan düşünce akımı Silo onların hayatlarında önemli bir etkiye sahip. Silo'nun hümanist hareketi sayesinde dünyanın pek çok ülkesinden dostlar edinmişler. O dostları da onlara bu düğünü yapabilmeleri için ellerinden gelen her türlü desteği vermiş. İlk başta düğünü bir villanın bahçesinde yapmak istemişler. Ancak masrafın büyük olacağına karar verip bir yıl beklemişler. Silo felsefesinde gökyüzüyle temas kurmanın önemli olmasından dolayı daha sonra teknede karar kılmışlar. Evlilik hep akıllarının kenarındaymış, hatta yüzükleri de beraber seçmişler ama romantik bir evlilik teklifi de ilişkilerinde eksik kalmamış. O özel günü önce Emrullah, sonra Ekin anlatıyor:
Emrullah:
- Yüzükleri birlikte beğenmiştik ama organizasyonu benim yapacağım fikrinde anlaşmıştık. Zaten birlikte yaşıyoruz ama bunu bir coşkuya çevirmek istedim. Bazen sürprizler güzeldir ilişkiye de tat katar. Sürprizi yapacağım gün Ekin çalışıyordu ben izinliydim. Birkaç arkadaşımı eve yönlendirdim. Cepte para kısıtlı. Kendi içimde baya stresliyim. Oturdum hemen şiirsel bir metin yazdım. Müziği ayarladım. Müzik çalarken şiiri okumaya başladım. Şiiri kaydettik bilgisayara. Sonra dışarı çıkıp son paramla bir yalancı orkide buketi yaptırttım. Üstüne not yazarak kapının girişindeki tavana astım. Kapıdan salona kadar koridor boyunca mumlar dizdim. Salondaki masanın tam ortasına da bilgisayarı koydum. İçerisi baya hoştu. İki arkadaşımı da Ekin’i işten çıkınca oyalaması için ayarlamıştım. Arkadaşlarımız da yanımızdaydı. Hatta çoğunluğu heteroseksüeldi. Herkes evde bir yerlere saklandı. Sonra Ekin şaşırarak içeri girdi laptopu gördü. Play tuşuna bastı. Şiir sonlandığı anda arkasında belirip yüzüğü uzattım. O bana sarılınca bütün arkadaşlar çıkmaya başladı.
Ekin:
- Tamamen sürprizdi. Çok heyecanlıydım. Böyle bir şey beklemiyordum. Çok tatlı bir gündü. Emekle vaad edilen, inşa edilen her şey çok güzel.
Ekin Emrullah'ın ona yazdığı şiiri de Kürtçe'ye çevirip göğsüne dövme yaptırtmış daha sonra.

‘Onları evlendiren biz değiliz’

Çiftin düğünü de emek dolu. Davetiyeleri kendi elleriyle hazırlamışlar. Davetiyedeki karikatürü bir arkadaşları çizmiş. Gömleklerini çok yakın bir arkadaşları dikmiş. Damatlıklarını da çocukluk arkadaşları seçmiş. Düğün günü de maceraları eksik olmamış. Trafik kilitlenince kendi düğünlerine geç kalıyorlar. Kadıköy'den Eminönü'ne vapurla geçmeye karar verip üzerlerinde damatlıklarla yola çıkıyorlar. Yanlarında Ekin'in nedimeleri ve Emrullah'ın sağdıcı onlara destek oluyor. Yol uzayınca haliyle karınları acıkıyor yetişip bir çikolata getiriyorlar. Eminönü iskelesinde çikolata yiyen iki damat görenler de reklam filmi çekildiğini sanıyor. Sonunda düğünün yapılacağı tekneye ulaşıyorlar. 120 kişi davetli. 90'ı orada. İçlerinde Emrullah ve Ekin'in ailesinden gelenler birkaç kişi de var. Alkışlar eşliğinde tekneye adım atıyorlar. Kokteylin ardından törene geçiliyor. Silo felsefesine göre ilk önce Ekin ve Emrullah “iyi hissediş seromonisi” gerçekleştiriyor. Ardından da düğün seromonisi. Seromoni sırasında şu cümle dikkat çekiyor: “Onları evlendiren biz değilizdir, kendileri topluluğumuz önünde evlenirler.” Eşlere tek tek “Senin için bu evlilik nedir?” diye soruluyor. Emrullah ve Ekin kendileri için evliliğin anlamını açıklayan metinlerini ayrı ayrı okuduktan sonra tören sonlanıyor. Sonrası alışkın olduğumuz düğünlerden pek de farklı değil. Ekin ve Emrullah Edith Piaf'ın “Padam” şarkısıyla düğün danslarını yapmışlar. Heyecandan elleri ayakları birbirine dolanmış. “Hiç güzel yapamadık” diye yakınıyorlar hala. Daha sonra para ve takı merasimi yapılmış. Halay çekmeyi de ihmal etmemişler.
Düğün oldukça eğlenceli geçmiş, ancak onlar için her şey toz pembe değil elbette. Birçok tehdit aldıklarını belirtiyorlar. Aile fertlerinden de, sosyal medyadan da ölüm tehditleri geliyormuş. Ancak bu cesaretlerini kırmamış. “Aktivizmi her zaman destekledik ve bir nebze içinde yer almak istedik. Yaptığımız şeyle gurur duyuyoruz. Başımıza bir şey gelirlerse bizi renkli bir şölenle uğurlasınlar” diyorlar.

'Biz varız, hep olacağız'

Günün birinde çocuk sahibi olmayı da isteyen Ekin ve Emrullah çifti sohbetimizin sonunda tüm cinsel yönelimi farklı bireylere şu mesajı veriyor:
“Gerçekten korkmasınlar. Biz varız hep olacağız. Bizi yok edebilirler. Ama bu hareketi yok edemezler. Çevre ve toplum sizi her halükarda sizi rencide etmeye ve aşağılamaya hazırdır. Sadece siz buna aldırış etmediğiniz zaman sorun yok demektir. Herkes kendine ve çevresindeki renklere saygı duysun. O zaman istenilen bir yerde yaşar herkes. Bütün herkese de bizi destekleyen arkamızda olan herkese sevgilerimizi yolluyoruz.”