Ömer Kadiroğlu/Kıbrıs Manşet

Başbakan Tufan Erhürman bakanlar kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada döviz kurlarının sabitlendiğini açıklamıştı. Bu bağlamda Sterlin 6,3, Euro 5,6 ve Dolar 4,75 olarak sabitlendi. Sabitleme yapıldıktan sonra birçok kesim konuya tepki gösterdi. Özellikle emlak sahipleri borçlanarak alınan emlakların bir gelir sağlaması adına kiraya verilmesi ve kiracıdan sabit kur üzerinden ödeme alırken kendilerinin bankalara güncel kur üzerinden ödeme yapmalarını kabul edemeyeceklerini ifade ettiler. Böylesi bir kararda kiracı korunurken mal sahipleri mağdur ediliyor. Hal böyleyken her geçen gün alınan kurların sabitlenmesi kararına tepkiler büyüyor.

Bu kararla birlikte mal sahipleri ile kiracılar arasında ciddi tartışmalar ortaya çıktı. Devletin almış olduğu kararla kira ödemek istenirken ev sahipleri ise kendi borçlarını bankalara güncel kur üzerinden ödeyecekleri dolayısı ile bu kararı kabul etmemeleri üzerine ciddi tartışmalar ve anlaşmazlıklar ortaya çıktı.

Devlet gelirlerinde ciddi düşüşler meydana gelecek

Sabitlemenin bir bütün halinde tüm kurum kuruluş banka ve benzeri alanlarda da yapılması gerekirken sadece bir alanda yapılmasının doğru olmadığı bu nedenle de bir kaosun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu durum karşısında devlet gelirlerinde de çok ciddi düşüşler meydana geleceği gibi bu durumun maaşlara yansıyabileceği buna bağlı olarak da 13. Maaş ödemelerinin yapılamayacağı gibi hususları da ortaya çıkıyor. Devlet bütçesinde meydana gelecek açıkların nasıl kapatılacağı soruları da cevapsız kalıyor.

Konu ile ilgili uzman kişilerden görüş aldık. Kıbrıs Manşet’e görüş bildiren uzmanlar şunları söyledi...

“Somut rakamlar verildi”

Araştırmacı, gazeteci ve yazar, emekli üst kademe yöneticisi Ahmet Tolgay Kıbrıs Manşet’e yaptığı açıklamalarla Hükümetin kur sabitleme kararını değerlendirdi. Döviz kurlarının kira bağlamında sabitleneceğine ilişkin açıklama henüz ilgili Bakanlar Kurulu toplantısı sürerken toplantıdan çıkan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay tarafından yapıldığını hatırlatan Tolgay, bu açıklamanın sonrasında da ciddi sorunlar yaşandığını hatırlattı. Özersay’ın hangi döviz cinsinin hangi kurda sabitleneceği konusunda da somut rakamlar verdiğini de söyledi. Bu açıklamalar sonrasında özellikle ev sahiplerinin bu konuda çeşitli tepkileri ve serzenişleri olduğunu ifade eden Tolgay, bakanlar kurulunun ekonomik krizle ilgili olarak belirlediği maddeler Resmi Gazete'de yayımlanırken kirada kur sabitlenmesi konusunun o maddeler arasında yer almadığının gözlemlendiğine dikkat çekti.  

“Hükümetin puanını kıran olumsuz bir gelişme”

Tolgay; “Kurban bayramı dolayısıyla Başbakan Tufan Erhürman televizyon kanallarından yaptığı halka sesleniş konuşmasında kirada kur sabitleme konusunun yeniden gözden geçirileceğini duyumsatan ifadelerde bulundu. Hal böyleyken ortaya çıkan kaosa dair hükümetten bir açıklama gelmemişti. Halkın bu şekilde belirsizlik içinde bırakılması ve birtakım olayların da yaşanmaya başlanması hükümetin puanını kıran yeni ve olumsuz bir gelişme olarak gündeme gelmektedir” dedi. Hükümetin kısa süre sonra yaptığı kira sözleşmelerinde kurun sabitlendiği açıklaması yeni bir kaosa daha neden olduğunu ifade Tolgay, bu sabitlenmenin her alanda yapılması gerektiğinin altını çizdi.

“Tek yol dışarıdan gelecek dövizin arttırılması”

İŞAD Başkanı Dengiz Kürşat sunulan ekonomik paket ekonomimize istenen katkıyı yapamayacağını ifade ederek olağanüstü toplanan Meclis’te darboğazdan çıkış̧ için hükûmetin sunduğu önlem paketini değerlendirdi. Kürşat yaptığı açıklamalarda içinde bulunduğumuz süreçte ekonomiyi iyileştirmenin tek yolunun dışardan gelen dövizi artırmanın önemine dikkat çekerek hükûmetin sunduğu 23 maddeyi incelediklerinde maalesef bunu çok az görebildiklerini belirtti.

“İçte ekonomik daralmaya yol açacak”

Kürşat “Dışlardan gelecek döviz cinsi para akışını arttırmak ve ekonomik daralmayı terse çevirmek adına sadece tek bir maddede yabancılara emlak satışının 1’den 3’e çıkarılmasını takdirle karşılamakla birlikte maalesef bunun da 6 aylık bir süre ile kayıtlandırılmış̧ ve tapu devir harcı artısıyla birlikte yapılmış̧ olduğunu görüyoruz” dedi. Sunulan paketin içte ekonomik daralmaya yol açacağını söyleyen Kürşat, yapılması gereken çalışmaların dıştan gelen sermayeyi ve döviz cinsi para girdisini artırma yönünde olması gerektiğini vurguladı. Sunulan paketin içte ekonomik daralmaya yol açacağını söyleyen Kürşat, yapılması gereken çalışmaların dıştan gelen sermayeyi ve döviz cinsi para girdisini artırma yönünde olması gerektiğini vurguladı.

“KKTC ekonomisine daha fazla katkı yapabilecek”

Kürşat, açıklamasında ekonomik pakette kesinlikle yer alması gerektiğini düşündükleri bazı önerilere de yer verdi. Ülkeye gelen varlıklı, yükseköğrenim gören üçüncü dünya ülkesi vatandaşlarının çok önemli olduğunu dile getiren Kürşat, bu öğrenci harcamalarının maksimum potansiyeline çıkarılabilmesi ve ekonomimize çok daha fazla katkı yapmalarını sağlamanın mümkün olduğunu dile getirdi. Bunun için ise gerekli yasal prosedürleri yerine getiren öğrencilerin mülk almaya teşvik edilmesi gerektiğini belirten Kürşat, “Gerekli kriterler sağlandıktan sonra, minimum 75,000 sterlinlik bir mülk satın alan 3. dünya ülkesi öğrencilerinin çekirdek ailelerine, minimum 180 gün KKTC de ikamet etmeleri şartı ile oturum verilebileceği bu durumda hem öğrencilerin hem de ailelerinin KKTC ekonomisine daha fazla katkı yapabilecek” dedi.

“Adada yatırıma teşvik sağlanmalı”

Kürşat, bunun ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayacağına ve bu dönemde içte daralmayı değil tam tersi büyümeyi getireceğine dikkat çekti. Dengiz Kürşat, bunun yanı sıra yurt dışında yasayan Kıbrıslı Türklere teşvik paketleri sunularak, adada yatırıma teşvik edilmeleri, Güney’den Rumların geçişlerinin kolaylaştırılması ve Sosyal Medya üzerinden yapılacak reklam ve PR çalışmaları ile KKTC’ye gelmelerinin teşvik edilmesini de önerdi.

“Daha fazla mağdur olacaklar”

Boray Emlak Direktörü Aykut Mazhar ise yaptığı açıklamalarda alınan kararın acele ve acemice olduğunu ifade etti. Mazhar serbest piyasa ekonomisi, adalet ve etik değerlerle alınan kararın örtüşmediğine işaret ederek iki taraf arasında yapılan sözleşme akdine devlet eli ile müdahalenin kabul edilemeyeceğini söyledi. Bu alınan kararla mal sahiplerinin yasal olmayan bir yaklaşımla baskılandığına değinen Mazhar, bu bağlamda birçok kiracının devletin arkasında olduğunu düşünerek mal sahiplerine kira ödemeyeceklerini veya mahkeme yolu ile sorunu çözmeye çalışma yoluna giderek daha faza mağdur olacaklarını ifade etti.

“huzur ortamının bozdular”

 Devletin mal sahiplerine yaptığı baskıyı bankalara da adalet ve etik gereği yapması gerektiğini ifade eden Mazhar, bunun yasal olmadığı gerekçesi ile yapamadıklarının altını çizdi. Halkı mazlumlar ve rantçı mal sahipleri olarak ikiye ayırarak huzur ortamının bozulduğuna işaret eden Mazhar, “Siyasiler mal sahiplerinin %90’nın KKTC vatandaşı olduğunu ve kiracıların %90’nın KKTC vatandaşı olmadığını düşünemedi herhalde. Konu yargıya gidilerek ara emirleriyle durdurulacaktır zira olağanüstü hal ilanı gibi bir kapı henüz aralanmamış, konu Meclis’te tartışılmamıştır” dedi. Bu kararın yabancıların mal alımlarını durduracağını söyleyen Mazhar, yatırımcıların güvenli zeminde yatırım yapmak İstediklerini kaos ortamında yatırım yapmayacaklarını söyledi.

“Hükümetimiz bu kararla sınıfta kalmıştır”

Bu durum karşısında Müteahhitlerin üretmeyeceğini yerli yatırımcıların da bu kaos ortamında kira işinden soğuyacaklarını belirten Mazhar ülkede artık yatırım yapılmayacağını kaydetti. “Ekonomik akıldan, hukuk devleti ilkelerinden ve tüm vatandaşlarına eşit yaklaşımdan yoksun bu karar hükümetin varlığını tehdit eder boyuta getirmiştir” diyen mazhar, “bu karar derhal gözden geçirilmelidir. Zayıf olan ülke yatırım iklimi bu karala bizi yatırım yapılamaz ülkeler kategorisine sokacaktır. Halkın popülist taleplerine göre bu karar alma yaklaşımı sürdürülebilir değildir. Hükümetimiz bu kararla sınıfta kalmıştır” şeklinde konuştu.