"Ego Neye Benzer?’’ başlıklı yazımda egoyu, her insanda var olan bir gerçeklik, varlığın kendisini özgün bir biçimde ifade edişi olarak tanımlamış ve onu bir hücre zarına benzetmiştim. Sağlıklı egonun, aynen sağlıklı bir hücre zarı gibi, şeffaf, esnek, seçici geçirgen olduğundan söz etmiştim.

Ne yazık ki çoğu insanda ego, bireyleşme sürecinde yaşanan sorunlar nedeniyle sağlıksız gelişiyor! Ve sağlıksız egolara sahip insanların büyük çoğunluğu, sağlıklı egonun kazandırdığı güzel deneyimleri yaşayamadan, bu dünyadan çekip gidiyor!

Büyük kayıp!

Peki, bir insanın egosunun sağlıksız olduğu anlamak mümkün mü? Elbette!

Sağlıksız egonun en önemli özelliği, maskelerden oluşmasıdır. İçerinin zayıflığını kapatmaya çalışan maskeler! Kimi zaman bir zalimin, kimi zaman bir zavallının yüzünü gösterirler… Egosu sağlıksız insanlar, zorluklarla başa çıkacak kaynaklara sahip olmadıklarını düşündüklerinden, gerçeklerden kaçma eğilimindedir. Kendi sıkıntılarının, başkalarınınkinden çok daha fazla olduğuna inanırlar. Kendilerine acırlar.

Hayata güvenleri yoktur. Yaşadıkları olumsuzlukların sorumluluklarını üstlenmezler. Duygularını iyi yönetemedikleri için, uyumsuz ve ilişkilerinde tutarsızdırlar.

Sınırlarını çizemezler. Sıklıkla başkalarının kendi sınırlarını çiğnemelerine, hayatlarını kontrol etmelerine izin verirler. ‘’Evet’’ demek istedikleri yerde ‘’hayır’’ ve ‘’hayır’’ demek istedikleri yerde ‘’evet’’ derler.

Sonra da anlaşılmadıklarından, istismar edildiklerinden yakınırlar. Hayal âleminde yaşarlar. Bir gün bir mucize olacağı, sorunlu her şeyin yoluna gireceği beklentisi içindedirler.

İyi hissetmelerinin ancak kendi dışlarındaki insanlar ve koşulların değişmesiyle mümkün olacağına inanırlar. Yaşadıkları acı ve sıkıntıları, başkalarının ortadan kaldırmasını beklerler. 

Tedavi programlarında bile, kendilerine düşen sorumlulukları üstlenmekten kaçınır, doktorun kendilerini kurtarmasını isterler. Gerilimlerini, korkularını bastırmak ve rahatlamak için başta sigara ve alkol olmak üzere, bağımlılık geliştirmeye yatkındırlar. Bağımlılıklar bazıları için, aşırı alışveriş, bilgisayar, temizlik hastalığı gibi daha az göze batan biçimlerde ortaya çıkar.

Bu davranışların başkalarında oluşturduğu olumsuz tepkiler, kişiye kendisini daha da kötü hissettirir. "Ben beceriksiz, hastalıklı, sevilemez birisiyim’’ inancı güçlenir. Güçlü olmakla soğuk, öfkeli ve saldırgan olmak arasındaki farkı göremezler. O nedenle de, sağlıksız ego, etrafına bir kale örer.

Her şeyin en doğrusunu bilen, ün, para, güç edinme hırslı, yargılayıcı, katı, acımasız, ayrımcı, sert, soğuk, ulaşılamaz, kibirli, her zaman haklı olduğunu düşünen insan maskeleri taşıyabilirler.

İşte çoğu insanın "ego’’ sandığı şey, tam da budur. "Ego" ile "Sağlıksız Ego’’ karıştırılır.

Bu insanlara dikkatle baktığınızda, içeride korkak bir çocuğun saklandığını, zehirli duyguların biriktiğini, heyecan ve coşku gibi yaşam belirtilerini taşımadıklarını görürsünüz. Burada önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim:

Dış görünüm yanıltıcı olabilir. Egosunu güçlü gösteren insanlar esnek değildir. Zorluklar karşısında kuru ve sert bir ağaç dalı gibi kolayca kırılırlar. Öte yandan, sınırları yokmuş gibi görünen zayıf egolu kişiler, gerçeklerle yüzleşme, hissettiklerini anlama ve doğruları öğrenme konusunda çok dirençlidirler.

Ya sağlıklı ego; o nasıldır?

Sağlıklı ego ise, aynen sağlıklı bir hücre zarı gibi canlı, şeffaf, esnek ve seçici geçirgendir. Sağlıklı egosu olan insanlar, hayata olumlu bakar, yapıcı yaklaşırlar. Gerçekçi iyimserdirler. İç dünyalarını ve kendilerini saklama ihtiyacı duymazlar, şeffaftırlar.

Cesurdurlar! Zorluklardan kaçmazlar. Zorlukları, daha çok şey öğrenmek ve güçlenmek için bir araç olarak kullanırlar. Sürekli öğrenme ve gelişme merakı içindedirler.

Kendilerine zarar verebilecek davranış ve ilişkilerin hayatlarında yer almasına izin vermezler. Uyumlu, hoş görülü ve esnektirler.  Haksızlığa sessiz kalmazlar. Mütevazıdırlar. Güler yüzlü ve esprilidirler. Paylaşımcı ve cömerttirler. Vefalı ve şefkatlidirler.

Şükran duymayı bilirler. Hatalarından utanmaz, onlardan ders çıkarırlar. Hatalı olduklarında özür dilerler. Hepsinden önemlisi, istek ve ihtiyaçlarının farkında, sağlıklı sınırları içinde hayat dolu, coşkulu ve canlıdırlar.

Dilerim, tüm bunları okuyunca, çok sağlıklı bir egoya sahip olduğunuz kanısına varmışsınızdır! Maalesef çok az insanın, içi rahat bir biçimde varabileceği bir kanı bu! Çünkü çoğu insan, sağlıksız ailelerden gelmekte. Aileler, sağlıksız egolu bireylerden oluştuğunda, çocukların sağlıklı egolar geliştirmesine uygun koşulları oluşturamıyor, ne yazık ki!

Ülkemizde olduğu gibi, baskıcı, cinsiyet ayrımcısı, bilimle bağları zayıf bir toplum ve eğitim sisteminin egemen olduğu topraklarda, ailede sağlıklı gelişemeyen egonun, ilerleyen yaşlarda onarılması da çok güçleşiyor!

''Peki, yapacak hiçbir şey yok mu?'' sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim. Elbette var!

Öncelikle aklımızdan çıkarmamamız gereken şey şu: Ego, yaşayan her insanda var ve yok edilemez! Sağlıksız ego, iyileştirilebilir! Sağlıksız ego, çeşitli ruhsal yakınmalarla kendini ortaya koymakla birlikte, ilaçlarla tedavi edilebilen bir hastalık değildir!

İyileşme için, kişinin sorumluluk üstlenmesi, akılcı ve sabırlı bir çabayı göze alması gereklidir! Panik atak, depresyon, kişilik sorunları ve bağımlılıkta, ''tedavi'' adı altında avuç avuç ilaç içmek yerine; kişi, kendisini, ailesini, yaşadığı toplumu ve onun değerler sistemini cesurca sorgulayarak başlamalıdır bu sürece.

Duygu ve düşüncelerini bilinçli hale getirmeyi öğrenmelidir. Ancak bu yolla egosunu sağlıksız kılan sorunların kaynağını bulur, gereken değişiklikleri yapıp, egosunu yeniden yapılandırabilir! Çok kolay değildir ama her zor elde edilen şey gibi, bu büyük çabanın ödülüne paha biçilemez!

Çünkü sağlıklı ego, gerçek ve maskesiz bir yaşam, içten gelen coşku, neşeli, bilinçli ve sağlıklı birey, aile ve toplum demektir!