Yıllardır Sanayi Odası’nı yakından takip ederim. Hemen hemen her adımlarından haberdar olan birisiyim. Geçtiğimiz gün Mustafa Kaymak’ın yaptığı açıklamadan sonra kamuoyunda oluşan algı oldukça üzücüydü. Bir gafın getirdikleri bu derecede yıpratıcı olmamalıydı. Öncelikle hata yanlış anlaşılan konunun savunulması oldu. En büyük gaf da burada oldu...

Mustafa Kaymak görevinde henüz çok yeni. Henüz başkanlığa tam alışamamış olsa gerek ki açıklamalarında veya ziyaretlerinde yaptığı konuşmalarda kendini ifade etmekte sıkıntı yaşıyor. Ama bunun mazeret olmayacağı da kesindir. Olayın yaşanmasının ardından tek bir konu öne çıktı. Yapılan açıklamada insanları köle olarak çalıştırılmak istenmesi ve asgari ücretina altında maaş almalarını talep etmesi. Doğaldır ki her kesimden tepki aldı. Normaldir de...

Eleştiriler ağır gelince olayın boyutunun bu şekilde olmadığını açıkladı yönetim kurulundan bir dostum. Yani olayda ‘’KESNLİKLE YALIŞ ANLAŞILMA’’ oldu dedi ve ekledi... ‘’KONU MÜTİŞ DERECEDE SAPTIRILDI’’...Tabi tüm süreçte tek kişi bile bu olayı savunmadı, savunamaz da... ama yanlış anlaşılmanın da bedeli Kaymak’ı linç eder gibi hakaretlere varan sosyal medya yazıları olmamalıydı. Eleştiriler ağırdı. Onun şu ana kadar ne düşündüğünü bilmiyorum ama tahmin etmek hiç de zor değil. Öncelikle bin pişman oldu... Böylesine bir açıkamada kendini ifade edemediği için... Bundan eminim.

Neyse gelelim neyin neden yanlış anlaşıldığına...

Bugün baktığımız zaman (işveren açısından) kalifiye eleman yetiştirmek ve bu elemanı uzman olduğu sektörde kullanmak oldukça zor. Özellikle sanayi ve inşaat sektöründe en büyük sıkıntı bu. Yani kalifiye eleman yok. Yurt dışından ülkemize getirilen birçok 3. ülke vatandaşları var. Bu insanlar ülkelerinde geçim derdi çeken insanlar. Bazıları vasıflı bazıları ise vasıfsız olarak ülkemize getiriliyor. Tabi vasıflı olanla vasıfsız olana ayni ücret ödenmesi beklenemez. Özellikle bahse konu olan durum tam da budur. Yani kendi ülkelerinde kazanamadıkları parayı burada kazanıp, biriktirip kendi ülkelerine dönüyorlar. Vasıflı işçi 2 lira alırken vasıfsız olan 1.50 lira alıyor (Rakam semboliktir). Tabi ülkemizde bu insanların çalışması için aracı olan firmalar var. Vasıflı işçilerin ülkemize getirilerek çalıştırılmasını sağlayan bu insanlar anlaşılan maaş üzerinden her iki tarafla (işveren-işçi) anlaşma yapıp belirli ücret karşılığında bu insanlara çalışma izni çıkartıyor. Ve daha sonra ülkemize gelmelerine yardımcı oluyorlar. Gel gelelim maddi boyutuna. Özellikle sanayi ve inşaat sektöründeki iş verenler kendileri için ülkemize gelecek olan insanlarla önceden maaş anlaştığını herkes bilmektedir. Yani örneğin 400 dolara anlaşılan bir ücrete daha sonra kalacak yer imkanı ve yeme içme imkanı sağlayan bir işveren için 700 dolara kadar çıkıyor.

400 dolar ücret alan bir kişi Kıbrıs koşullarında bu para ile elbette ki yaşayamaz ama kalacak yer ve yemek imkanı sağlandığı takdirde en azından büyük bir sorunu çözülmüş olarak çalışmasına devam ediyor. 400 dolar anlaşarak ülkemize gelen işçilerin bazıları alacağı paranın yetersiz olduğundan anlaşılan ücretin üzerinde maaş talep ediyor. Vasıfsız olmalarına rağmen beklentilerini vasıflı işçi maaşı ile bir tutuyor. Tabi ki asgari ücretin altında alması insanlık dışıdır fakat kalacak yer ve yemek harcamalarını da hesaba katarsak bu ücret 700 dolar üzerine çıkabiliyor.

Bugün yine Sanayi Odası yönetim kurulu üyelerinden bir dostum sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımı ile olayın ‘’MÜTİŞ DERECEDE SAPTIRILDI’’ ifadesi ile tepkisini ortaya koydu. Şu paylaşımın ardından bir kez daha başkanın tamamen kendini ifade edemediğini daha net anlıyoruz.

İşte o paylaşım;

‘’3 üncü Dünya ülkelerinden ülkemize gelen yabancı işçiler asgari ücret konusunda yapılan eleştirilerinde KTSO tarafından yapılan önerinin mütiş derecede saptırıldıgı ve bu yanlış teorik tasarı üzerine yazılar yazıp kendileri ve okuyucusuna boşuna zaman kaybettirilmektedir. Konuyu şu şekli ile degerlendirilip, yorumlanması gerekeriken konuyu ilk yanlış anlayan yanlış

yorum yapmıştır. KTSO başkanı Sn Bakan Ersan Saner’e Madem ki bu işçiler ülkelerinde 50 dolara çalışıyor bizim bu işçilere yemek ve yatak ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra 400-450 dolar ücret vermemizi kabul edin 600-700 dolar vermeye bizi mecbur etmeyin, vasıfsız işçilere verilen bu 200 dolarlık fazla ödemeyi yapmayalım, işçiliklerimizde bir düşüş söz konusu olsun’’ şeklindedir.

Burada anlatılmak istenilen tarafımızda sağlanan imkanların meblağını hesaba katın anlamındadır. Yani kalacak yer imkanı, yemek imkanı... ‘’Bir kişinin aylık yeme içme, kalma gideri ne ise biz zaten ödeyeceğiz. İşi bilmeyen vasıfsız elemanlar için bu para yerine işi bilen vasıflı işçilere ödeyelim’’ şelindeydi. Esas olay budur. Belli ki Mustafa Kaymak basına pek alışkın değil. Gaf yapmışsa biz de asmayalım, yargılayalım...