Ya beyaz bayrak,
Ya yerle bir…
Osmanlı’nın Osmanlı olduğu dönemlerde güçlü ve yenilmez orduları düşman kalesinin kapısına dayandığı zaman önce ulaklar gönderilerek teslim olmaları istenirdi.
Kaleyi savunan komutan gücüne bakar, direnemeyeceğini anlar ve beyaz bayrakla kapısına dayanan Osmanlı paşasına teslim olurdu.
Haa eğer ne durumda olduğunu anlayamaz ve direnebileceğini hesaplarsa, beyaz bayrak çekmek yerine savaşmayı seçer ve sonuçlarına katlanırdı.
Güçlü Osmanlı yeniçerileri şehre saldırırdı, beyaz bayrak çıkmazsa.
Teslim olmayan komutan da taş taş üstünde, baş baş üstünde kalmaz noktaya gelerek sorumluluğunda bulunan insanlara ve şehre kıymış olurdu.
O dönem geçti bu işler artık diplomasi ile çözülüyor veya yerle bir etme işleri diplomasi ile gerçekleşiyor.
Çetinkaya ve Mağusa Türk Gücü tarihsel süreçte büyük görevler üstlenmiş, Kıbrıs Türkünün direniş mücadelesinde yuva olmuş, sonraki süreçte ise sportif başarıları ile spor tarihimize damga vurmuş iki camia.
Öylesine etkili camialar ki siyaset tarihinde cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri ve birçok siyasi kişiliği kendi bünyesinden kazandırarak gücünü ortaya koymuştur.
Ancak ilginçtir bu iki camia da bu dönemde kendilerine yakışmayan pozisyonda bulunuyorlar.
Belki biraz ağır olacak ama can çekişiyorlar.
Çetinkaya elindeki tüm futbolcuları sattı, kiraladı, eldeki futbolcularının da geçmiş parasını ödemediği için isyan noktasına getirdi.
Başkan Cemal Bulutoğluları elbette kendi genel kuruluna, kendi üyelerine hesap vermek durumunadır ama satılan futbolcular var, bunların gelirleri var, ödenen paralar, ödenmeyen aylıklar var, bunların şeffaf olması gerekmektedir.
Bütün takımlar harıl harıl çalışırken sezonu açamayan Çetinkaya görüntüsü “Efsane” ismine yakışmıyor.
Mağusa Türk Gücü’nde durum daha da vahim.
Futbolcular isyanda, takımın yıldızları tek tek satılıyor, başkanın haberi yok.
Onlar da sezonu açamadı, açabilecek gibi görünmüyor.
Başkan Altunay Fahri direniyor, futbolcuların 4 aylıklarını ödememek için kulübün kapatılması tehdidini yapıyor.
Bu MTG için hazmedilecek bir tablo değildir.
Hem Bulutoğluları, hem Fahri sevdiğim, saydığım, değer verdiğim iki başkan.
Ama gelinen bu süreçte ikisinin de istifadan başka seçenekleri yoktur.
Kapılarına Osmanlı ordusu dayanan kalelerin komutanları gibi duruyorlar.
Ya beyaz bayrak çekerek teslim olacaklar.
Ya direnmeyi seçip kalelerinde taş taş üstüne, baş baş üstünde kalmayacak.