“Türkiye’nin garantisi kırmızı çizgimizdir”
Yrd. Doç. Dr. Güven Arıklı, “Türkiye’nin etkin fiili garantisi en net kırmızı çizgimizdir; güvenliğin yanı sıra KKTC ekonomisi içinde çok değerlidir” dedi
Girne Amerikan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Güven Arıklı, müzakere sürecini değerlendirerek, “Gönlüm kısa zamanda bir çözümü istiyor ama tarihte yaşananlar ve karşımızda AB’nin şımarık çocuğu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var. Bunları iyi değerlendirmek gerekir” dedi.
Radyo GÜVEN’de yayınlanan “Haftanın Analizi” programına konuk olarak katılarak gündemi değerlendiren Arıklı, “KKTC sevdalısı bir birey olarak, 2004 yılında kabul edebileceğimiz bir çözüm istedik. Ama bir kez daha gördük ki, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde mantalite değişmiyor. Bugün ise herkes desteklediğini söylüyor. Bizler de bir çözüm istiyoruz elbette ama toprak, mülkiyet, garantiler gibi önemli konuların çözümlenemediği şu ortamda realiteye gelince tüm desteklere rağmen sıkıntılar yaşanıyor” dedi.
Konuşmasında , “Rumlar AB’ye tüm Kıbrıs’ı temsil edecek şekilde alındıktan sonra istenildiği kadar AB baskı yapabileceğini sansın, Rumlar istediklerini aldılar” diyen Arıklı, Rumların devletçi bir zihniyetle hareket ettiğini Kıbrıs Türk tarafının ise hükümetçi zihniyette olduğumuzu söyledi.
Bu çerçevede Rumların sürekli nüfus arttırdığına dikkat çeken Arıklı, “Elbette ki, nüfus çoğunluğuna dayanarak iki kesimliliği sulandırmak isteyeceklerdir, buna dikkat edilmesi gerekir” dedi.
Garantiler başlığında Türkiye’nin etkin fiili garantisinin önemine dikkat çeken Güven Arıklı, “Türkiye’nin garantisi en net kırmızı çizgimizdir, güvenliğin yanı sıra KKTC ekonomisi içinde çok değerlidir” ifadesini kullandı.
Yrd. Doç. Dr. Güven ARIKLI
Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! KKTC’deki sol sendika ve örgütlerin ağzından düşürmediği “faşist” sözcüğünün dik alasının yaşandığı Güney Kıbrıs’ta yaşananlar ortadayken, Güney’e geçen Kıbrıslı Türkler’in ELAM yanlısı gruplarca saldırıya uğradığı polis kayıtlarına geçmişken, Rum çocukları Türk düşmanı olarak yetiştirilirken KKTC’deki bazı sözde sendikacılar ve işbirlikçisi sözde gazete yazarları, ahlaksızca saldırılarda bulunmakta, Kıbrıs Türk Halkı’na apaçık ihanet etmektedir.
Kıbrıs Türkleri’nin 50’lerden bu yana yapmaya çalıştığı, vatanını, namusunu ve yaşama hakkını korumaktan başka bir şey değildir.
Buna hukukta “meşru müdafaa” denir.
1963’te anayasa değişikliği talebiyle Akritas Planı’nı uygulamaya koyan Rumlar, 20 Aralık 1963 gecesi başlayan olaylarla 30 köye saldırı düzenlemiş, bu sayı kısa sürede 103 köyde katliama dönüşmüştür.
1950’lerden başlayarak sistemli bir şekilde Türk düşmanlığını eyleme koyan Rumlar, 16 Ağustos 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak kurulmasının ardından başlattığı dışlama ve soykırıma varan saldırılarını günümüzde de farklı boyutlarda sürdürmektedir.
KKTC topraklarında KKTC kimliği ile yaşamını süren bazı aklı evveller, hala Rumlar’la bir arada yaşama konusunda israr etmekte, Türk yönetimini akla hayale sığmayacak sözde suçlamalarla zor duruma düşürmeye çalışarak Rum yönetiminin uşaklığına soyunmaktadır.
Oysa genetiğinde Türk düşmanlığı bulunan Rumlar, hata üstüne hata yapmakta, insanlık dışı davranışlarına her gün bir yenisini eklemektedir.
Rum zihniyetini ortaya koyan son olayda, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları için KKTC’ye gelmek üzere yola çıkan Sırp çocuklar, sınırdışı edilmiştir.
Bu olay, Rumlar’ın fanatizmden öte “Türk düşmanlığı” ile yoğrulmuş olduğunu ortaya koymakta, Rumlar’ın gülümseme maskesi altında kin, nefret ve yoketme arzusu taşıyan duygular yattığı ortaya çıkmaktadır.
Toplam sayısı 12 olan 10-13 yaşlarındaki çocuklar, sınırdışı edilerek özel bir uçakla ülkelerine gönderilmiş, Kıbrıs’tan deport edilmiştir.
Gözyaşları arasında ülkeleri ülkesine dönen çocuklar ve yanlarındaki eğitmenler, yaşananlara bir anlam verememiş, Rum’un çirkin yüzünü onlar da yaşayarak öğrenmiştir.
Peki içimizdeki Rumcular?
Başta KTÖS yöneticileri ve yandaşları olmak üzere kendilerine “Rumcu” denildiğinde canı sıkılan ve yüzü kızaranlara bir kez daha seslenmekte yarar var..
Bu insanlık dışı olayı siz nasıl karşılıyorsunuz?
Gündemi değiştirmek için “TL’den vazgeçelim, Euro’ya geçelim” diyerek bu olayı geçiştiremezsiniz.
Türkiye’deki Anayasa değişikliği ile ilgili gerçek dışı söylemlerinizle de bu olayı geçiştiremezsiniz.
Ne söylerseniz söyleyin inandırıcı olamayacağını biliyorsunuz.
Onun için sus-pus olup, sesinizi çıkarmıyorsunuz.
Sayın Akıncı’nın yüzüne kapıyı çarpıp sigarasını tüttüren Anastasiadis’e de bir sözümüz var.
“Siz hangi çağda yaşıyor, hangi akla hizmet ediyorsunuz.”
Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
- HOCALI’YI UNUTMAYACAĞIZ 25.02.2018
- Dr. Küçük ve Denktaş 14.01.2018
- 21 Aralık, Maskelerin Düştüğü Gündür... 21.12.2017
- SİZ KARAR VERİN… 17.12.2017
- Bu Adam mı ? Arkadaş! 08.10.2017
- Barzani’ye Son İkaz 04.10.2017
- Avrupa Birliği yerine Türk Birliği 06.09.2017
- NE ZAMAN KENDİNİN FARKINA VARACAKSIN? 12.07.2017
- Dün, Dünya Basın Özgürlüğü Günüydü ! 04.05.2017
- Faşist arıyorsanız Rum’a bakın! 20.04.2017
Yorumlar