Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecine ağırlık veren Türkiye, öncelikli hedef olarak, ileri düzeyde uyum sağladığı enerji faslını açmak istiyor. Uzmanlar, birliğin olumlu tutumuna rağmen, faslın açılma ihtimalinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin "Doğu Akdeniz" blokajında düğümlendiğini belirtiyor.

Türkiye, bu yıl AB üyelik sürecine ivme kazandırmayı hedefliyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu, ocak ayında Brüksel ve AB'nin diğer önde gelen başkentlerine yaptığı ziyaretlerde ve son olarak Davos'ta, Türkiye'nin öncelikli hedeflerinden birinin 15. enerji faslını açarak, müzakerelere hız vermek olduğunu belirtmişti.

Türkiye’nin AB Bakanlığı Sektörel Politikalar Başkanı Aylin Çağlayan Özcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enerji faslı müzakereye açılmış gibi yoğun çalışmalar yürüttüklerini ifade ederek, "Enerji faslı, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından engellenmektedir. Bu aşamada öncelikle bu sorunun giderilmesi gerekir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi sorununun aşılması ve komisyon tarafından herhangi bir açılış kriteri getirilmemesi durumunda fasıl açılabilir" dedi.

Avrupa Komisyonu Basın Sözcüsü Jüri Laas da son günlerde Türkiye ve AB arasında diplomasi trafiğinin arttığını ancak enerji faslının Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından bloke edildiğini belirterek, "Faslın açılması için AB içinde oybirliği olması gerekli" ifadesini kullandı.

Lefkoşa'da bulunan Avrupa Rim Politika ve Yatırım Konseyi Başkanı Gary Lakes, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin başından beri Türkiye'ye AB fasılları konusunda yardımının Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesinde hak iddialarından vazgeçmesine bağlı olduğunu ifade ettiğini söyledi.

"ENERJİ BİRLİĞİ"

Global Resources Partnership ve Boğaziçi Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü de dünya enerji denkleminin değiştiğini, AB'nin kendisinin de kendi kurallarını eleştirdiği bir dönemde, Türkiye'nin kendini AB kurallarına tabi kılmasının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Enerji faslının açılmasının, Türkiye'den ziyade AB için önemli olduğunu anlatan Öğütçü, şöyle konuştu:

"Rumların engellemesi aslında AB'yi ayağından vuruyor. Rusya ve İran'ın yaptırım altında olduğu, 'Türk Akımı' projesinin Yunanistan sınırından AB pazarına sunulmasının konuşulduğu, Kıbrıs ve İsrail gazı konusunda ciddi siyasi ve hukuki ihtilafların hüküm sürdüğü bir dönemde Türkiye'nin "AB deli gömleği" giymesi tercihe şayan olmayabilir."

Öğütçü, tam üyelik perspektifi, AB'nin yüksek değerli pazarlarına gaz satışında 'bölgesel hub' olma arzusu, her yıl gereken 12 milyar dolarlık enerji yatırımlarına uzun vadeli ve ucuz maliyetli fon bulunması gibi gereksinimlerin Türkiye'yi AB'ye yaklaştırdığını ifade ederek, "Bu itibarla, klasik katılım hedefine odaklanmış enerji fasıl müzakerelerinden ziyade, Türkiye ile 'enerji birliği' kurma niyetinde olan AB arasında enerji ortaklığı ve işbirliği konusunda kapsamlı stratejik anlaşma müzakere edilmesi daha akıllıca olur" diye konuştu.

FASIL, 2006'DAN BERİ AÇILMAYI BEKLİYOR

AB enerji politikası, AB'nin rekabet edebilirliğine katkı sağlamak, enerji arz güvenliğini temin etmek, sürdürülebilir kalkınma temelinde çevrenin korunmasına yardımcı olmayı hedefliyor. Bu kapsamda enerji faslı, elektrik ve doğalgaz piyasalarında serbestleşme, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları, nükleer güvenlik ve radyasyondan korunma ile arz güvenliğine ilişkin düzenlemeleri içeriyor.

Avrupa Komisyonu, 15. enerji faslıyla ilgili tarama toplantılarını Mayıs-Haziran 2006'da bitirerek hazırlanan raporu konseye sundu. Ancak tarama raporu, o tarihten bu yana konseyde görüşülen raporlar arasında yer alıyor ve müzakereye açılması Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından bloke ediliyor.

AB'nin 2014 İlerleme Raporu'nda "Genel olarak, Türkiye'nin enerji alanında uyum durumu ileri bir düzeydedir" ifadesi kullanılmıştı. Türkiye, 3 yıllık aradan sonra Kasım 2013'te 22. Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu faslını müzakereye açmıştı.