İSTANBUL ÜNİVERSİTESİCERRAHPAŞA CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ BOZLUOLÇAY: "BAZI VİTAMİN EKSİKLİKLERİ, DEPRESYONLAR, BAZI SİSTEMİK HASTALIKLAR, DEMİR EKSİKLİĞİ, TİROİD HASTALIKLARI, BEYİN KANAMALARI, BEYİN DAMAR HASTALIKLARI, PARKİNSON VE BENZERİ HASTALIKLAR DA UNUTKANLIK YAPABİLİR. BUNLARIN AYIRICI TANILARINI YAPMAK VE DÜZELTİLEBİLEN NEDENLERİ AYIRT ETMEK GEREKİR"


"GENÇ YAŞTA GÖRÜLENLERDE KALITIM VE GENETİK NEDENLER; İLERİ YAŞLARDA YAŞ VE ÇEVRE FAKTÖRLERİ, EĞİTİM, BESLENME, İKİNCİL HASTALIKLAR, İŞİTME SORUNLARI, SOSYAL YAŞAM EKSİKLİĞİ VE YALNIZLIK, RİSK FAKTÖRLERİ OLARAK SAYILABİLİR. BU HASTALARDA SOSYALLEŞMEK ÇOK ÖNEMLİDİR" 


"BU YAVAŞ GELİŞEN VE İLERLEYİCİ BİR HASTALIK, EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ DE O. YAVAŞ GELİŞECEK VE İLERLEYECEK. BEN NE İLAÇ VERİRSEM VEREYİM BU İLERLEMEYİ DURDURAMAYACAĞIM. ANCAK İLAÇLARLA BU SÜREÇ YAVAŞLAYACAK. BUNU HASTALARA MUHAKKAK SÖYLÜYORUM"


İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melda Bozluolçay, "Her 'unutuyorum' diyen kişi alzaymır değildir. Bazı vitamin eksiklikleri, depresyonlar, bazı sistemik hastalıklar, demir eksikliği, tiroid hastalıkları, beyin kanamaları, beyin damar hastalıkları, parkinson ve benzeri hastalıklar da unutkanlık yapabilir. Bunların ayırıcı tanılarını yapmak ve düzeltilebilen nedenleri ayırt etmek gerekir." dedi.


Bozluolçay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, alzaymırın hem sosyal hem ekonomik hem de medikal ve hukuki yönleriyle önem verilmesi gereken bir hastalık olduğunu anlattı.


Alzaymırın Türkiye'de yaklaşık 600 bin, dünyada ise 47 milyon kişide görüldüğünü aktaran Bozluolçay, normalde bu hastalığın 65 yaş üstünde saptandığını ancak artık daha genç yaşlarda da görüldüğünü ifade etti. 


Bozluolçay, şöyle devam etti: 
"Genç yaşta görülenlerde kalıtım ve genetik nedenler; ileri yaşlarda yaş ve çevre faktörleri, eğitim, beslenme, ikincil hastalıklar, işitme sorunları, sosyal yaşam eksikliği ve yalnızlık risk faktörleri olarak sayılabilir. Bu hastalarda sosyalleşmek çok önemlidir. Suyun öneminin vurgulanması, zeytin yağından zengin, sebze ve meyve ağırlıklı Akdeniz diyeti tarzı beslenmesi, öğün atlamaması, çok zayıflayıp kas dokusunun kaybolmaması, egzersiz, yürüyüş yapması alzaymır hastasında ilaçlardan bile önemlidir." 


"HER UNUTUYORUM DİYEN DEMANS DEĞİLDİR"
Bozluolçay, "Dün okuduğum kitabın adını hatırlayamadım", "İneceğim durağı kaçırdım" diye endişelenerek doktora başvuran kişilerde her zaman alzaymır görülemeyeceğini anlatarak, "Bu kişilerde aile sorunu, maddi veya manevi bir kayıp, yer ya da iş değiştirme gibi sorunlar olabilir. Bu durumlar kişinin dikkatini dağıtabilir, kişi kafa karışıklığı yaşayabilir, uyku düzeni, davranışları değişebilir, bazı şeylerin kaydı güçleşebilir. Altında yatan nedene yönelik tedaviyle hasta bir süre sonra toparlar. O nedenle her unutuyorum diyen illa ki demans değildir." değerlendirmesinde bulundu. 


Melda Bozluolçay, alzaymırda beyinde amiloid diye adlandırılan anormal bir protein biriktiğini dile getirerek, bunun beyinde birikmesini önleyecek veya onu temizleyecek molekülü bulmak için birçok çalışma yürütüldüğünü vurguladı.


"İLAÇLARLA BU SÜREÇ YAVAŞLAYACAK"
Hastalara günümüzdeki ilaçların henüz alzaymırı tedavi etme özelliğine sahip olmadığını anlattığını dile getiren Prof.Dr. Bozluolçay, "Bu yavaş gelişen ve ilerleyici bir hastalık, en önemli özelliği de o. Yavaş gelişecek ve ilerleyecek. Ben ne ilaç verirsem vereyim bu ilerlemeyi durduramayacağım. Ancak ilaçlarla bu süreç yavaşlayacak. Bunu hastalara muhakkak söylüyorum." dedi.


Doktorların hastaya hemen alzaymır tanısı koymamaları ama geç de kalmamaları gerektiğini kaydeden Bozluolçay, "Her 'unutuyorum' diyen kişi alzaymır değildir. Bazı vitamin eksiklikleri, depresyonlar, bazı sistemik hastalıklar, demir eksikliği, tiroid hastalıkları, beyin kanamaları, beyin damar hastalıkları, parkinson ve benzeri hastalıklar da unutkanlık yapabilir. Bunların ayırıcı tanılarını yapmak ve düzeltilebilen nedenleri ayırt etmek gerekir." ifadelerini kullandı.


Bozluolçay, alzaymır hastalarının yakınında bulunanların, onların bakımını yapanların özverili, dikkatli, sabırlı olmaları, yaptıkları işin zor olduğunu bilmeleri ve kendi ruh ve vücut sağlıklarını korumaya önem vermeleri gerektiğini sözlerine ekledi.