“DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINA KKTC İLE İLGİLİ TANITIM KONULARINA BAKACAK ÖZEL TEMSİLCİ ATANMALI"

"KATAR'A ASKER GÖNDERİYOR, KIBRIS'TAN ASKER ÇEKİYORUZ. MİLLİ ÇIKARLARI KONJONKTÜREL GELİŞMELERLE OKUMAMAK LAZIM, DAHA UZUN VADELİ BAKMAK LAZIM. KKTC'NİN AKDENİZ'DE VARLIĞI ELZEMDİR"

"AP TÜRKİYE RAPORTÖRÜ, MARJİNAL GRUPLARA, TÜRKİYE ALEYHTARLARINA VE KONJONKTÜRE UYUP AKP'NİN ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALARINI DA ZATEN MEŞRU BİR GEREKÇE OLARAK GÖRÜP 'VUR DEYİNCE ÖLDÜRME' ARAYIŞINDA OLAN BİRİSİ. ORADA O OLURKEN, TÜRKİYE'DE İSE AB BAKANLIĞI VE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI DA ADETA MEYDAN OKUYUP 'MÜZAKERELERİ DURDURALIM' YARIŞINDALAR. BEN BU LİSANIN VE DÜELLO TARZI AÇIKLAMALARIN TÜRKİYE'YE ZARAR VERDİĞİNİ DÜŞÜNENLERDENİM"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) ilişkin politikalarda belirsizliğin hakim olduğunu öne sürerek, "KKTC'deki politikanın belirsiz bırakılmasından" kaynaklandığını belirterek, "KKTC ile ilgili Dışişleri Bakanlığında sırf tanıtım konularına bakacak bir özel temsilcinin atanması gerekiyor." dedi.

Yılmaz, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, 15 Temmuz'da FETÖ'nün hain darbe girişimine ilk tepkiyi veren kişinin kendisi olduğunu ifade etti. Kamuoyunda FETÖ ile mücadelenin sürekli tartışıldığını aktaran Öztürk, başta bürokratlar olmak üzere birçok kişinin ihraç edildiğini, bu kişileri atayanların ise görevlerinin başında olduğunu söyledi.

FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle atılanları, işe alırken güvenlik soruşturmalarını yapan MİT ve Emniyet görevlilerinin hala görevlerini sürdürdüğünü öne süren Yılmaz, darbe girişimine ilişkin "MİT Müsteşarı'nın neden TBMM FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonuna bilgi vermediğinin" en çok sorulan sorular arasında yer aldığını dile getirdi. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Cumhurbaşkanı darbe girişimiyle alakalı haberi bir başka kişiden öğrendiğini belirtmesine rağmen MİT Müsteşarı hakkında ne işlem yapıldı, neden görevden alınmadı, neden Meclise gidip ifade vermesi istenmedi? Genelkurmay Başkanı hala görevde, sadece yazılı ifade verdi. Neden gidip ifade vermek istemedi? Normal demokratik sistemde insanlar hesap verir.

Bununla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanı neden Komisyona bir şeyler söylemedi. Başbakan neden ifade vermedi? Bunları tartışmadan, bunlarla ilgili etraflı şekilde bir kanaat oluşturmadan etrafı suçlayanlara sesleniyorum; siz o gece çoğunuz darbe girişimi olmayacağı anlaşıldıktan sonra açıklama yaptınız. Bu yetkililer neden ifade vermiyor ya da neyin açığa çıkmasından endişe duyuyorlar. Biz bu katil terör grubunu kınadık ve bir mücadele yapılacaksa bu mücadelenin bayraktarlığını yaparız. '15 Temmuz bizim yeni Çanakkalemizdir' diyenlere de Çanakkale'de bu millet emperyalizme karşı mücadele etti, 15 Temmuz'da ise AKP'nin büyük oranda devlet kurumlarına yerleştirdiği, beslediği, 'Bitsin bu hasret' dediği, 'Ne istediler de vermedik' dediği FETÖ'ye karşı mücadele etti."

"KKTC'Yİ TANITMAYI DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ"

Öztürk Yılmaz, İsviçre'deki Kıbrıs Konferansı'nın başarısızlıkla sonuçlanmasına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Bu zamana kadar yetkililerden hep "Bu defa son, şimdi olmazsa bir daha olmaz, şu anda olmazsa başka alternatifler gündeme gelir." şeklinde ifadeleri duyduklarını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu:

"Şimdi karar anıdır. Olmadı, bu defa da olmadı. KKTC'deki halkın yıllarca belirsizliğe terkedilmesinin baş müsebbibi KKTC'deki politikanın belirsiz olarak bırakılmasıdır. Sovyetler dağıldı devletler ortaya çıktı, Yugoslavya dağıldı devletler ortaya çıktı, Kosova ayrıldı bağımsızlığa gitti. Siz bu KKTC'yi tanıtmayı düşünmüyor musunuz artık? Zaman gelmedi mi? KKTC ile ilgili Dışişleri Bakanlığında sırf tanıtım konularına bakacak bir özel temsilcinin atanması gerekiyor. Bu konunun artık gündemin öncelikli maddesi haline getirilmesi ve milli davaya sahip çıkılması önemlidir.

Zamana oynamak, hem Türkiye'ye alan kaybettiriyor hem de KKTC'ye.

Taviz üzerine taviz verme durumuyla KKTC'yi yüzleştiriyor. Toprakta önemli ölçüde gerileme oldu. Şimdi garantileri sulandırmak için ellerinden gelen her türlü dümeni çeviriyorlar. Türkiye'nin tek taraflı müdahale hakkını iptal etmek, yeni güvenlik sistemi adı altında uyduruk bir şey getirmek istiyorlar. Türkiye'nin adaya müdahalesini fiilen imkansızlaştırmak istiyorlar. Artık bu tiyatroya son verin."

Yılmaz, Akdeniz'in tarihinde hiç olmadığı kadar değerlendiğini, bugün Akdeniz'de Rusya'nın iki üssünün bulunduğunu, ABD'nin üsler edindiğini bildiklerini söyledi. Dünya ülkelerinin bu coğrafyaya asker yığarken Türkiye'nin buradan asker çektiğini ileri süren Yılmaz, "Katar'a asker gönderiyor, Kıbrıs'tan asker çekiyoruz. Verdiğiniz şey geri gelmez. Dış politikada şaka olmaz. Kararlılık lazım ve milli çıkarları konjonktürel gelişmelerle okumamak lazım, daha uzun vadeli bakmak lazım. KKTC'nin Akdeniz'de varlığı elzemdir." değerlendirmesinde bulundu.

"BU LİSAN VE DÜELLO TARZI AÇIKLAMALAR TÜRKİYE'YE ZARAR VERİYOR"

Türkiye-AB ilişkilerine de değinen Yılmaz, AP Türkiye Raportörü'nün adeta "Türkiye ile ilişkileri geliştirmekten değil durdurmaktan sorumlu olduğunu" söyledi.

Raportörün geliştirme yönünde hareket etmesi gerektiğini, dalgalar sert olduğunda gemiyi uygun şekilde limana taşımasının beklendiğini dile getiren Yılmaz, "Ama tam tersini yapıyor. AP Türkiye raportörü marjinal gruplara, Türkiye aleyhtarlarına ve konjonktüre uyup AKP'nin antidemokratik uygulamalarını da zaten meşru bir gerekçe olarak görüp 'vur deyince öldürme' arayışında olan birisi. Sanki Türkiye ile ilişkileri geliştirmekten değil, Türkiye ile ilişkileri durdurmaktan sorumlu. Orada o olurken, Türkiye'de ise AB Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı da adeta meydan okuyup 'müzakereleri durduralım' yarışındalar. Ben bu lisanın ve düello tarzı açıklamaların Türkiye'ye zarar verdiğini düşünenlerdenim." ifadelerini kullandı.

"BİZLERDEN HİÇ KİMSE ONLARIN TARİF ETTİĞİ İNSANLARDAN DEĞİL"

Bir gazetecinin, "FETÖ'nün Darbe Girişimini Araştırma Komisyonunun raporuna 3 sayfalık bir ek olarak CHP'yi tüzel, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ise kişisel olarak FETÖ ile bağlantılı olarak suçladığını" sorması üzerine Yılmaz, bu dönemde hükümetin herkesi FETÖ'cü ilan ettiğini öne sürdü.

AK Parti'nin 10 yıl FETÖ ile iş birliği yaptığı, FETÖ'yü devlet dairelerine yerleştirdiği ve onun altyapısından yararlandığı iddiasında bulunan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Hal böyleyken bu, bir suçluluk psikolojisinden kurtulmadır. Karalamakla olmuyor. 430 kilometre yürüyen, çevreye zarar vermeyen, sadece demokrasi isteyen sıradan insanları terörist ilan ettiler. Ne beklersiniz bunlardan? Burada önemli olan 80 milyonu bir arada tutabilecek kapsayıcı bir politikadır. Ben bu topraklarda doğmuş, askerlik yapmış, vergisini veren, vatanına, milletine, bayrağına sahip hiçbir Allah'ın kulunu böyle bir yaftayla yaftalayamam. Bu çok ağır bir kelimedir. Bunu söyleyenler ağızlarından neyin çıktığının farkında bile değiller. Bunlar odun yarıcının 'hıh' diyicilerini bulmuşlar. Sindirme, korkutma, sürekli aşağılama, milleti küçük görme, milleti karşısına alma politikası bunlara kaybettirecektir.

Bizlerden hiç kimse onların tarif ettiği insanlardan değil. Biz vatansever insanlarız. Kimseden de korkumuz yok bizim."