Bakın Sözcü Gazetesi Yazarı, KKTC İle İlgili Ne Yazdı...

Türkiye'nin tanınmış ve köklü gazetelerinden Sözcü'nün "Nilay Örnek" isimli yazarı, KKTC'yi kaleme aldı. Bakın Örnek, KKTC'yi nasıl anlatmış...
Kıbrıs, kumar ve Sibel Can’dan ibaret değildir!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni nasıl bilirsiniz?

Kumarhaneleriyle, Mehmet Ali Erbil ve Serdar Ortaç'la, Sibel Can ve Ebru Gündeş konserleriyle değil mi? Özellikle de hiç gitmemiş insanların zihninde, orayla ilgili çıkan haberler sağolsun, bu böyle…

Nisan ortasında Kıbrıs'ta yazı yaşayan, çok uygun fiyatlara çok güzel ortamlarda harika yemekler yiyen, güzel aksanlı insanlarla tatlı muhabbetler eden, güzel bitkiler, harika bir deniz gören, kısacası Ada'ya aşık olan dört arkadaş için ‘yavru vatan' bundan çok daha fazlası. Biraz açayım…

Girne'de kaldık biz. Girne merkez, liman tatlı, insanı iyi hissettiriyor. Ama diğer ‘gideceğimiz' yerlerin yanında ‘güzel işte' deyip geçersiniz… İstanbul'da mesela, turist akını varmış gibi İngilizce mekan isminden geçilmiyor ya, oradaki öz be öz Türkçe, esprili mekan isimlerine bayıldım. Adam lokantasının adını ‘Acıktım Susadım' koymuş, daha ne olsun!

DİREKSİYON SAĞDA AMA…

Sağda direksiyona alışmak da çok zor değil. Kıbrıs'ta kiralık otomobillerin plakası kırmızı üzerine siyah (normali sarı-siyah), bence millet biraz da bundan kiralık araba kullanana karşı daha anlayışlı ve dikkatli, mis gibi yol yaptık.

ADI ÜSTÜNDE: GÜZEL ÜLKE

Bellapais'e gittik bir gün; ‘Güzel Ülke' anlamına geliyormuş. Adına nasıl da yakışır bir yerdi. Yemyeşil; derin yarlar, güzel yamaçlar, kaynak sular, mis gibi kokan enteresan çiçekler, güzel bakılmış alanlar… Bellapais Manastırı Gotik sanatının Yakın Doğu’daki en iyi örneği sayılıyormuş; çok etkileyiciydi. İçerisi gezilebiliyor ve eskiden yemekhane olarak kullanılan akustiğini benim bile test edebildiğim bölümünde şimdi klasik müzik konserleri, piyano resitalleri yapılıyor.

MASAÜSTÜ FOTOĞRAFI YAPILIR!

Ama o Dip Karpaz tarafı yok mu! Evet Girne'den otomobille baya bir yol. Ama yollar nasıl keyifli ve keşfe açık. Çektiğim deniz, koy fotoğraflardan yüzlerce ofis çalışanına masaüstü fotoğrafı olur! Karpaz'ın uç noktasında bir minik kulübe restorana gittik. Köfte, patates anne usülü, balıklar Sea Bir'deki Furkan tarafından günlük tutuluyor, siparişle yapılan salatanın malzemeleri en yakın köyden. Bungolovlar var, geceleri full yıldız izlemelikmiş öyle diyorlar, sabahta harika denize uyanıyorsun.

Ya da peysaj mimarı Celen Kamburoğlu'nun evinin etrafını saran ‘Babil Bahçeleri' adlı botanik alan; onlarca başka bitki, çiçek ve ağaç. Onlardan satın alabiliyorsunuz da… Kıbrıs'ta doğal olarak yetişen 30’un üzerinde orkide türü varmış ve mart-mayıs ayları arasında orkide keşif yürüyüşleri yapılıyormuş.



NEREDEYSE 55 ÇEŞİT, 55 TL

Zaten yemek ve içkinin bizi şok eden ucuzluğu akıl uçuran cinsten. Bir yere gittik; iki genç elleri meze dolu geldi. Seçeceğiz sanıyoruz; yok; hepsini bırakıverdiler masaya. Sayıyorum, sayamıyorum, 25 mi, 27 mi derken iki de salata. Ve mezelerin bir tanesi bile ‘öylesine konmuş' değil oraya! Derken sıcaklar; mini içli köftelerden kendi yaptıkları pastırmaya! Ömerli Meyhane'nin Ömer'i bisiklet lastiğinden et çevirme sistemi yapmış! Şişler, şeftali kebapları, sabır kebabı… Üzerine de katmerinden ‘kamçılı' denen tatlıya 7 çeşit de tatlı! Neredeyse 50-55 çeşit şey. Benim gerilimli beklemelerim sonucu hesap: kişi başı 55 TL!

BABADAN OĞULA DEDİĞİN

Lefkoşa'da başka bir yer, su muhallebisi yapan abiyi geçiyor, ‘kumarcılar hanının yanındaki türbeden dönüyorsun' ve İlker Dağer'in başırda durduğu Bereket Fırını. 1920'de dedesi kurmuş fırını, sonra babası Ahmet ve şimdi 52 yıldır kendisi başında. Her gece 3'te fırını açıp öğlen 2.30'ta kapatıyor. Ekmek, pideler (hellimli de var), kıtırlar, özel hamur işleri ve bir de leziz lahmacun… “Bir benzeri sadece Pompei'de var” dediği, yılda bir ufak ufak onardığı özel fırınının üzerinde diploma, kepleriyle kızı ve oğlunun fotoğrafları var var. Cumhurbaşkanı tercümanı olan oğlu Ahmet ondan devralacakmış fırını!

AH O KİTAPEVİ

Kitapsever biri için cennete Rüstem Kitabevi'ne gidiyoruz. Yanı ve açık hava arka bahçesi kahve. Üst katında çok özel, kimi ilk baskı kitaplar arasında öğle yemeği de yiyebiliyorsunuz. Rüstem Kitapevi babadan oğula korunmuş, 80 yıllık. Sahipleri aşkla iş yapıyorlar. Eskileri saklamışlar sergiliyorlar, anlatıyor, paylaşıyorlar.

Kıbrıs tarihine dair gerçek hikâyeleri, kadınların öyküleriyle dinleyebileceğiniz kitaplar da var. Öyle ilgili, gerçek ve öğreticiler ki ailenizin kitaplarını onlara devredesiniz geliyor.

Sahi kim Kıbrıs'a kumar, alaturka konser yeri diyor!