Taşfırın Metrolar..
E havalar ısınmaya başladı yine bildik bahar ritüeli ile birlikte. “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” deyişi var ya; teorik olarak; “Mart ayı şiddetli soğukların olduğu bir aydır. Zaman zaman güneş görünce ‘havalar ısınıyor’ moduna girse de soğuk şiddetini azaltmaz. Çoğunlukla bugünlerde yakacak tükenir ve insanlar zor durumda kalırlar. İnsanlar evde bulunan kazma-kürek saplarını bile yakmak zorunda kalırlar” der bebelerimizin Hayat Bilgisi kitabı. E bu Kıbrıs için geçerli mi? Genelde hayır bildik. Biraz kış arkasına da bahar’ı yaşamadan hemen yaz’a dalarız. İşte yine o bildik paçalar tutuşmak üz’re yine/yeni/yeniden. Yakın gelecekte yine deniz mevsimine hazırlık ve de yine o bildik diyet mavraları. Mâlum, altı ayda maydanoz bile yetişmez ya, neyse. ‘Estetik’ işler de erkelerin başına bela oldu artık. Hani şu yedi kez evlenip boşanan ve de evlilik programı yapan Seda Sayan var ya, bi’kaç kez zapping arası takıldım. Çok çeşitli ve de çok’âlem insanlar var. Ortak paydada da iç güzellikten çok dış güzellik var. E doğal olarak insan güzel ve de beğendiği biriyle izdivaç yapmak ister mâlumunuz üzere. Eskiden başlık parası vardı ya, parayı bastıran ailesinden maalesef satın(!) aldığı bireye istediği zulmü yapardı bildik. ‘Seçenin erkek, seçilenin kadın yerine artık seçen kadın’ var yoğunlukla . Bu vaziyet çok da iyi oldu. Kadının adı var artık; Yok öyle obez bi’vaziyette yarı prostat, pastırma kokulu ve de andropoz arifesindeki bakımsız erkek modeli. Özellikle 1950’lerden sonrası kadınların da ekonomik özgürlüğe kavuşması sonrasında seçilen değil, seçen kadın piyasaya çıktı. Hâl böyle olunca da erkekleri bir telaş aldı bu aralar. E’ee, artık seçen tarafta, şeytanı taşlarken, şeytanın “Sen de mi üstat!” dediği bir güzellik var. Omuzlarındaki dokuz şeytana da hükmedebilen kadınlar artık toplumun yükselen değerleri. Erkeklere göre hem zihinsel, hem de duygusal yönden fazlasıyla güçlü. Durum bu vehâmette sürerken, günümüz erkekleri özellikle son beş yıldır metroseksüel (aşırı fiziksel bakımlı) eksendeki erkekleri gay(!)leler aldı. ‘Yo Yo Diyetler, lazer epilasyon, burun düzeltme, saç ekimi, liposuction, kulak düzeltme, çene düzeltme, yüz gerdirme, doğada bulunmayan abuk renklerdeki lens kullanımı, parfüm seçimindeki detaycılık, masaj, manikür, pedikür, ağda, fön, nemlendirici kremler, yağ yakıcılar, sıklaştırıcı kremler, steroidli sanal kaslar, supplement kullanımı, organik sebzeler, aktarlardaki bitkisel çözümlemeler viagra ve diğer ölülerinin goca körü iktidar sevdalı girişimler’. Bunların yanında da diğer fitness merkezli aktiviteler. Neyse, yaz mevsimi gelmek üzere. Hafiften bahar havasıyla en az kadınlar kadar erkekleri de bir telaş aldı mâlumumuz. Türk kasını baklavaya çevirmek isteyen pek çok arkadaş, her türlü müdahaleye açık bir pozisyon aldı. E’ee, e’eesi yazımızın başında; “Seçilen değil, seçen kadın var artık” demiştik ya, buna adapte olan seçilecek, adapte olmayan ise çadır kurup bekleyecek. Neyse, hani şu dünya şairi Orhan Veli buyurdu ya; “Beni bu güzel havalar mahvetti. Böyle havada istifa ettim evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım. Böyle havada âşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti” dedi ya, beni de! Sonuçta kadının fendi erkeği yendi yine/yeni/yeniden. E biz ne ki! Muhteşem Kanuni’yi bile devirmişti Hürrem Yengemiz. Muhteşem Süleyman yaşasaydı o da kesin taşfırın bi’metro olurdu. Kesin! Yakışır...