Başkanı, yönetimi, hocası “Önce dördüncü yıldız” diyorsa, Şampiyonlar Ligi futbolcunun umurunda olur mu? Şimdi onların da iştahı yerine geldi. İstemedikleri hoca gitti, istedikleri hoca işbaşı yaptı. Normal olan bu coşkulu Galatasaray, normal olmayan o ruhsuz Galatasaray’dı.
17 Aralık 2014 - 02:30 | Son Güncelleme: 17.12.2014 - 01:53 | A+A-
Yorum Yaz2
BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Süper Lig’de büyüklerin ağırlığı artık iyice hissedilmeye başladı. Prandelli döneminde, “Güvensiz” bir görüntü veren Galatasaray bile, kendi sahasında bu sezon sadece bir gol yiyen Torku Konyaspor’a beş çekiyor. Avrupa’ya pes ettiler ama Süper Lig onlar için sanki çerez oldu.

Duayenimiz Şansal Büyüka ile ilk olarak sarı-kırmızılıları masaya yatırdık ve ustamızın, Hamza Hamzaoğlu ile öğrencileri hakkındaki görüşlerini öğrenmek istedik.

Avrupa’daki Cim-Bom ile Süper Lig’deki Galatasaray arasındaki benzer veya farklı yönler neydi? Sarı-kırmızılılar bize ne mesajı verdi?
- Sevgili Bilal, “Balık baştan kokar” diye boşuna söylememişler. Bir Şampiyonlar Ligi maçından sonra dönemin teknik direktörü Prandelli “Galatasaray için önemli olan dördüncü yıldız” demedi mi? Prandelli’yi böyle yönlendirenler kim? O dönem kulübü yönetenler... Galatasaray, geçmiş yılların aksine bu sezon Avrupa’dan erken “tezkere” aldıysa bunda “Avrupa’yı bırakalım, lige bakalım” gibi yanlış bir algının çok ciddi etkisi var. Başkanı, yönetimi, hocası “Önce dördüncü yıldız” diyorsa, Şampiyonlar Ligi futbolcunun umurunda olur mu? Bu iş “Hoca-cemaat” meselesi gibi...

Yakar, yıkar, geçersin

- Zaten Galatasaray’ın gideceği başka adres kalmadı. Çare Süper Lig, kupa... Eee, futbolcuların da iştahı yerine geldi. İstemedikleri hoca gitti, istedikleri hoca işbaşı yaptı. O zaman “Haydi iş başı” dediler ve bu coşkuyu yakaladılar. Normal olan bu coşkulu Galatasaray, normal olmayan o ruhsuz Galatasaray’dı... Coşkun varsa korkma, yakar, yıkar, geçersin... Coşkun yoksa, istersen dünyanın en iyi takımlarından biri ol, nal toplarsın. Coşkuyu yakalayan Galatasaray, şampiyonluğu da yakalayabilir.

Sahibine göre kişniyorlar

Yerli futbolcu kalitesinde Beşiktaş’ı övüyorduk. Galatasaray da hiç fena değilmiş!
- Bilal bugüne kadar kimse Galatasaray’ın kalitesine bir şey demedi. O kaliteyi sahaya yansıtamayışını eleştirdi. Galatasaray’da iyi bir kadro var, oynamıyordu, oynayamıyordu. Hamza Hoca geldi, “At sahibine göre kişnemeye” başladı.

Galatasaray’ın yedeklerinden, Emre Çolak gibi kazanılabilecek başka isim var mı?
- Emre Çolak yetenekleri kabul edilen, kayıp bir oyuncuydu. Üç günde taktiği, tekniği gelişmedi. Sanırım Hamza Hoca kendisi ile konuştu, “Şöylesin, böylesin, hadi koçum” dedi, havaya soktu. Bizim futbolcular ne kadar profesyonel olursa olsunlar, halen amatör, çocuksu bir tarafları var. Hamza Hoca sanırım bunu iyi bildiği için, ciddi anlamda uyguladı ve kısa sürede takıma bu coşkuyu kazandırdı.

Polat’a ayıp edildi

Belki futbol dışı olacak ama Galatasaray’da bir İnan Kıraç konuşuyor, bir Duygun Yarsuvat... Adnan Polat karşılık veriyor, Ünal Aysal ona sesleniyor. Bu tartışma boyutu nereye kadar devam eder, Galatasaray’a ne kazandırır?
- Galatasaray’da biz böyle camia içi kavgalara, suçlamalara, ağır iddialara alışkın değiliz. Galatasaray’ın “Batıya açılan penceresi”ni sanki kapatmak isteyenler var. Her başkanın, her üyenin bana göre kendince yanlışları var. Ama ne olursa olsun, Adnan Polat’ın ibra edilmemesini ben kabul edemiyorum. Polat’a ayıp edildi. Ne oldu, Adnan Polat bütün mahkemelerden aklanarak çıktı. Bana göre bu kavga bitmez. Mayıs ayında kongre olduğunu da düşünürsek bu kavga bitmez. Düşünün milyarlarla, trilyonlarla ifade edilen borçlar var, buna rağmen çok ciddi koltuk savaşları oluyor. Demek ki Galatasaray ne kadar büyük bir kulüp...

Yetmez ama evet!

Sivas hiç oynamadı, Fenerbahçe de sadece biraz kıpırdadı. Sivas karşısındaki Fenerbahçe için “Yetmez ama evet” demek lazım. Her şeye rağmen 4-1 Fenerbahçe’ye özgüven verir.

Sivasspor maçında Fenerbahçe farklı kazanırken, kimi bunu Sivasspor’un kötü oyununa bağladı, bazısı da bunu sarı-lacivertlilerdeki kıpırdanmaya işaret olarak gösterdi.

Fenerbahçe’deki bu duruma sizin bakış açınız nedir? Bu skor takıma özgüven olarak yansır mı?
- Bilal, iki tespitinde doğru... Sivas hiç oynamadı, Fenerbahçe de sadece biraz kıpırdadı. Sivas karşısındaki Fenerbahçe için “Yetmez ama evet” demek lazım... Düşünün Trabzonspor’un stoperi dört gol atarken, Fenerbahçe’nin santraforu henüz iki golde kalıyorsa, ciddi sıkıntı var demektir. Fenerbahçe golleri, organize bir ataktan değil, Sivasspor’un çok ciddi bireysel hatalarından geldi. Her şeye rağmen 4-1 Fenerbahçe’ye özgüven verir.

Fenerbahçe ligin en yaşlı takımı. Yeni sezonda bir değişim gerekiyor mu? Ayrıca devre arasında takımın transfere ihtiyacı var mı?
- Bilal, yaşa takmamak lazım... İyi oynuyorsan, etkili oynuyorsan 17 yaşında da forma giyersin, 37 yaşında da... Dünya futbolu bunun örnekleriyle dolu... Fenerbahçe’de sıkıntı yaşlı kadrodan değil, oyuncuların çok formsuz oluşundan, tempo yapamayışından, baskı kuramayışından, rakibi bozamayışından... Fenerbahçe diri görünmüyor, sıkıntı burada...

Ara transferde kimi alırsın?
- Ben bu kadronun düzelmesi halinde transfere ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Ama ortada geçen yılın çok gerisinde kalan bir Fenerbahçe var.

Türkiye Kupası’nda genelde yedeklerin çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye Kupası’na yeni bir formül bulmak lazım. Ben kupanın yayıncısı olsam, Federasyona itiraz ederim, hem paraları vereceğim, hem takımlar yedek kadroları ile oynayacak. Ama bakıyorsun, kulüp haklı... Para kazanamıyor, yayıncı daha da haklı, kupanın cazibesi kalmıyor. Yayıncılardan sadece para alıyorlar ama yardım ediyorlar mı dersen, on yılı geçti, daha tanık olmadım. Herkes istiyor ama en ufak bir şey iste, vermiyor.

Gökhan bir mimlenirse!

Gökhan Töre iyi değil, çok iyi bir oyuncu... Ama sportif kişiliğinin aynı düzeyde olduğunu söylemek mümkün değil. Gökhan dikkat etsin, hakemler tarafından mimlenmesin. Bir mimlenirse, bu defa olur olmaz oyundan atılır.

Beşiktaş bu sezon çok farklı bir durumda... Hafta içi çıkıyor Avrupa’da Tottenham’a kafa tutuyor, hafta sonu yorgun olsa bile kazanıyor.

Siyah-beyazlılar, onca eksiğe rağmen, “Ama, fakat, ancak” demeden yola devam ediyorlar. Üstelik her maçta yeni bir oyuncu kazanıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Atınç Nukan’ı nasıl buldunuz?
- Bilal, Atınç’ı çok iyi buldum. Sadece hava toplarında değil, yer toplarında da etkili... Maç sonu röportajını dinledim, belli ki ciddi bir özgüveni var ve oynamamaktan dertli... Bugün Barcelonalar, Real Madrid’ler bu kadar pahalı dev kadrolarında 17-18 yaşında gençleri oynatıyorlar, biz 21 yaşındaki Atınç için “Daha çok genç” diyoruz ve oynatmakta nazlanıyoruz. İyiyse, güveniyorsan oynat kardeşim. Gençlik kusur olmasın.

Gökhan Töre yine çok konuşuldu. Çok mu agresif?
- Gökhan Töre iyi değil, çok iyi bir oyuncu... Ama sportif kişiliğinin aynı düzeyde olduğunu söylemek mümkün değil. Son örnek Şenol Can’a dirsek darbesi... Hakem hak ettiği kırmızıyı verse Gökhan ne yapacak? Zaten sakatlıklardan yarım takımla oynayan Beşiktaş’ı son bir saatte bir eksik bırakmanın faturasını nasıl ödeyecek. Bizde yanlış yapanın yanına kâr kalıyor. Gökhan dikkat etsin, hakemler tarafından mimlenmesin. Bir mimlenirse, bu defa olur olmaz oyundan atılır. Bu konuda yol yakınken dönmeli.

... Ve Liverpool ile eşleşildi. Bunun 8-0’ın bir rövanşı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Bilal, Beşiktaşlı taraftarların Liverpool’u istemesine bir anlam veremedim. Bu maça 8-0’ın rövanşı diye hazırlanmak Beşiktaş’ı felakete götürür. O maç geçti, gitti. Unut gitsin, zaten başka çare yok. Liverpool bugün kötünün kötüsü ama şubat ayında çok iyi duruma gelebilir. Ama şurası kesin; Tottenham’ı bir anlamda eleyen, geride bırakan Beşiktaş, Liverpool’u niye elemesin.

Takım halinde sıkıntı var

Trabzonspor, Çaykur Rizespor karşısında kazandı ama yine gol yeme hastalığı devam etti. Halilhodzic’te de, Ersun Yanal’da da buna bir türlü önlem alınamadı.

Sizce bu savunma anlayışından mı yoksa oyuncularda mı bir arıza var?
- Trabzonspor savunmasında ciddi rahatsızlıklar olduğu doğru... Medjani ile Belkalem yararlı ama çok ağır. Üstelik Belkalem, elinde kırmızı kartla oynuyor, dikkat etmeli. Ama savunma derken sadece geri dörtlüyü düşünmemek lazım. Mehmet Ekinci, Özer Hurmacı acaba savunmaya yeteri kadar yardım ediyorlar mı? Trabzonspor’un takım olarak savunma anlayışında ciddi sıkıntılar var. Bosingwa’da düşüş başlaması da Trabzonspor için yeni bir olumsuzluk yarattı.

En çok eleştirilen Fatih Öztürk, Rize karşısında harikaydı. Buna rağmen kaleci ihtiyacı var mı?
- Sevgili Bilal, kaleci Fatih’in Rizespor maçında harika oynadığı görüşüne katılmıyorum. Çok büyük hatalar yaptı, bir-iki iyi kurtarış da... O pozisyonlarda Rizesporlu golcülerde ciddi bir beceri eksikliği vardı.

Gözleri var yüreği yok

Bilal, sen sormadın ama ben söyleyeyim. Hakemler işi abarttı. Çok ciddi, sonucu etkileyen hatalar yapıyorlar. Ofsayt goller, atılamayan oyuncular, bir dizi ters kararlar... Bana göre hakemlerin gözü var, yüreği yok. Kusura bakmasınlar, ezikler, titrekler, saha dışında ne kadar değerli olursa olsunlar, saha içinde korkaklar... Gözleri var görüyorlar, yürekleri yok veremiyorlar... Yenilerden bir Ali Palabıyık var. Sahada kişilikli duran, yanlış yapsa bile hakem otoritesini koruyan... Stiliyle Fırat Aydınus’a çok benziyor. Titremeyi, korkmayı bırakmayan hakem, hakemliği bıraksın. Çünkü bir yere varamazlar...