Protokol ve İletişim Skandalı

 KTTB Başkanı Dr. Filiz Besim bugün Cumhurbaşkanlığına yaptığı ziyarette Organ Nakli yasası ile ilgili endişelerini sunduklarını açıkladı. Yapılan ziyarette kendilerinin endişesi ve yasa değişikliğinin ivedilikle geçirilmesi ile ilgili görüşlerinden ziyade Cumhurbbaşkanının konuyla ilgili söylediklerinin basına Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu veya Devletin diğer basın organları kanalı yerine Yakın Doğu Üniversitesi tarafından çarpıtılarak servis edilmesinin hem protokol hem de iletişim etiğine uygun olmadığını açıkladı.

KTTB Başkanı Dr. Filiz Besim yaptığı açıklama ile konunun hassasiyetine ve etik değerlere uygunluğuna yönelik yaptığı açıklamayı ve Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu'na sundukları bildiriyi yorumsuz olarak halkımızın ve okuyucularımızın bilgisine sunarız.

Değerli basın mensupları,
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu olarak bugün Cumhurbaşkanımız Sn. Dr. Derviş Eroğlu’nu ziyaret ederek, ülkemiz gündeminde çok önemli bir konu olarak tartışılan ve son derece hassas olduğumuz ‘Organ Nakli Yasası’ ve gelişmeler hakkında kendileriyle yararlı bir görüşme yaptık.

Bu ziyarette Cumhurbaşkanı Sn. Dr. Derviş Eroğlu’na sunduğumuz raporu, sizlerle paylaşıyoruz.

Ayrıca, üzülerek belirtmek istiyoruz ki, söz konusu ziyaretin ‘basın açıklaması’nın, Yakın Doğu Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü tarafından medyamıza servis edildiğini öğrendik.

KKTC Cumhurbaşkanlığı’nın ev sahibi olduğu ve Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği tarafından yapılan bir ziyaretin ardından, basın bildirisinin, Yakın Doğu Üniversitesi’nce yapılması, hem protokol, hem de iletişim etiği ve prosedürü açısından şaşkınlık vericidir.

Konuyu kamuoyunun ve medyamızın takdirine bırakıyoruz.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği a.
Dr. Filiz Besim.
KTTB Başkanı

Cumhurbaşkanlığına sunulan açıklama : 

Sayın Cumhurbaşkanım;

Son zamanlarda sizin de çok hassas olduğunuz bir konu olan organ, hücre ve doku nakli ve buna paralel olan yasası ülkemiz gündemini çok fazla meşgul etmektedir.

Organ nakli 20. Yüzyılın mucizesi, yaşam kurtaran ve yaşam kalitesini yükselten bir tedavi şeklidir. İnsanlar arasındaki dayanışmanın da olağanüstü bir örneğidir. Doğru medikal, etik ve yasal yollardan yapıldığında tıbbın mucizesi iken, bu yollardan sapıldığı takdirde maalesef organ kaçakçılığının soğuk yüzü ile karşılaşmaktayız.

Yani aslında organ naklinin iki ana unsuru vardır. Bir tanesi gerekli altyapının olduğu donanımlı merkezlerde, ehil ellerde yapılması; diğeri de yasal zeminin çok iyi sağlandığı ülkelerde yapılması...

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1991 yılında Cenova ‘daki toplantısında, 44.25 numaralı kararında ülkelere, organların nakil için alınması ve satılmasını önleme çağrısında bulunmuştur. Yine 2004 yılında Dünya Sağlık Örgütü, üye ülkeleri, “organ nakli turizminden olumsuz etkilenecek en yoksul kesimleri korumak üzere, ve insan doku ve organları üzerinde yürütülen uluslararası organ kaçakçılığı sorununa dikkat çekmeyi de içerecek şekilde doku ve organların satışa sunulmasına karşı” önlem almaya çağırmıştır. (World Health Assembly WHA 57.18).

Ancak dünyada sorun devam etmektedir:

WHO tarafından yayınlanan bir bültende en sık organ ticaretinin ‘nakil turizmi’ adı altında yapıldığı belirtilmektedir. Sağlık turizmi bazı ülkelerde ekonomik gelişmeyi artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Ancak, organ nakli ile ilgili sağlık hizmetleri sağlık turizmi amacıyla kullanıldığında özellikle yasal mevzuatı yeterince sağlam düzenlenmemiş ülkelerde etik olmayan uygulamalara neden olduğuna dikkat çekilmektedir. WHO yasal olmayan organ nakillerinin hala devam etmekte olduğu ile ilgili olarak da dünyayı uyarmaktadır. WHO’ya göre en çok organ satan ülkeler arasında Moldovya, Pakistan, Çin, Brezilya, Ukrayna, Türkiye vardır. En sık satın alan ülkelerden bazılarının ise İsrail, Kanada, Suudi Arabistan ve Amman olduğu görülmektedir.

Hal böyle iken 2008 yılında The Transplant Society (TTS) (Organ Nakli Topluluğu) ve International Society of Nephrology (ISN) (Uluslararası Nefroloji Topluluğu) tarafından dünyanın dört bir yanından konuyla ilgili uzman kişileri toplayan bir zirve İstanbul’da yapılmıştır:

Organ Kaçakçılığı ve Organ Nakli Turizmi Uluslararası Toplantısı: Decleration of Istanbul on OrganTrafficking. Bu deklerasyonda sağlıktaki organ nakli mucizesinin nakil turizmi ile nasıl gölgelenebildiğinin altını çizmiş ve fakir ve muhtaç insanların korunabilmesi için dünyanın dikkatini çekmiş ve dünya ülkelerini göreve çağırmıştır.

Bu deklerasyon İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilkeleri üzerine inşa edilmiştir.

Bu deklerasyona göre

1. Organ kaçakçılığı ve organ nakli turizmi eşitlik, adalet ve insan onuru ilkelerini

ihlal etmektedir ve bu nedenle yasaklanmalıdır. Organ nakli ticareti zor durumda

olan yoksulları ve savunmasız/çaresiz olan vericileri hedef aldığı için, acımasız bir

şekilde adaletsizliğe ve eşitsizliğe neden olur, ve yasaklanmalıdır.

2. Organ kaçakçılığının ya da organ nakli turizminin sonuçlarını destekleyenlere, teşvik edenlere ya da kullananlara -vericilerin, organların veya nakledilen organların tıbbi olarak taranması gibi faaliyetleri kapsayacak şekilde- yönelik yasak ve cezalar konmalıdır.

3. Okur yazar olmayan yoksul insanları, resmi kaydı olmayan göçmenleri,

mahkumları, ve siyasal veya ekonomik mülteciler gibi zor durumda olan

gruplardaki insanları canlı verici olmaya teşvik edici uygulamalar, organ

kaçakçılığı, organ nakli turizmi ve organ nakil ticareti ile mücadele etmenin

amacına aykırıdır.

Yukardaki prensipleri yerine getirebilmek için gerekenler

1. Her ülkenin yasa ve mevzuatını yukardaki yasak ve cezaları kapsayacak ve uygulayacak şekilde düzenlemesi

2. Yine her ülkenin mevzuatını organ nakil uygulamalarını uluslararası standartlara uygun olarak geliştirmesi

3. Organ bağışı ve nakli uygulamasının her ülkede şeffaflığının ve güvenliğinin

sağlanması, sistemin her ülkedeki sağlık yetkilileri tarafından gözetimini ve

hesap verilebilirliğini gerektirir. Bu da düzgün mevzuatla olabilir.

KKTC de 1991 yılında yayınlanan yasa bu prensipleri ve gereklilikleri sağlayabilecek durumda değildir. Ancak 6 yıldır üzerinde çalışılan ve geçen haziranda meclisten size gönderilen yeni yasada bu standartları prensipleri ve önlemleri sağlamak için çalışılmıştır.

Hal böyle iken geçtiğimiz haftalarda biz KTTB olarak çağdaş yasal mevzuat sağlanmadan ülkemizde gerçekleşecek olan yabancı uyruklu bazı nakillere dikkat çekmiş ve sağlık bakanlığını görevini yapıp denetlemeye çağırmıştık. Denetleme sonucunda merkezin nakil izni iptal edildi ancak maalesef hep birlikte el ele verip yeni yasadaki düzenlemeleri yapmak varken basın üzerinden ciddi bir savaş başladı. Ticarileşmeye çok müsait olan organ nakli ülkemizde bir o kadar da siyasallaştırılmaya çalışıldı. Biz KTTB olarak yeni yasal mevzuat düzenlenmeden ülkemizde yapılacak bu tür nakillerin şaibeli olacağı görüşündeyiz. Bu yüzden talebimiz meclisin bir an önce yeni yasadaki düzenlemeleri yapıp siz cumhurbaşkanlığına göndermesidir. Sizin de zaten çok hassas olduğunuzu bildiğimiz bu yasa konusunda gereğini yapacağınıza inanıyoruz.

Yine bilindiği üzere Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde sağlıktan sorumlu en üst mercidir. Yasal mevzuatı da çok güçlüdür. İşte bu güçlü yasal mevzuattan güç alarak KTTB yasasının 24. maddesine uygun KTTB yönetim kurulu etik bir kurul oluşturmuştur. Bu kurul ülkedeki tüm hekimlik hizmetlerini denetleme yetkisine sahiptir ve gerekirse konu daha fazla siyasileştirilmeden etik kurulu devreye koyarak gerekli denetimleri yapacaktır.

Saygılarımızla,

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği a.
Dr. Filiz Besim.

KTTB Başkanı