"Kulanılıyoruz"

Derneklerin engelliye ulaşma şansının yüzde 2 olduğunu kaydeden engelliler, siyasete alet edildiklerinden dert yandı

“Söz Sizde” programında bu hafta engelli insanların sorunları ve engelli derneklerin sorumlulukları tartışıldı. Cuma geceleri ADA TV de yayınlanan ve Erçin Şahmaran’ın hazırladığı “Söz Sizde” de bu hafta konuk olarak, Kıbrıs Türk Ortopedikler Başkanı Sedat Hacımehmet ve dernek eski üyesi Murat Katrin katıldı.
Sedat Hacımehmet, programda dernekleri eleştirirken, “Bazı arkadaşların tek isteği basına çıkmak, gündem olmak. Engelliye ulaşma şansı yüzde 2’dir. Bütün derneklerin şansı budur” dedi. Varoşlardaki üyelere ulaşamadıklarını belirten Hacımehmet, “Derneklerin geldiği nokta. Maalesef para toplamak ve gazetelere, televizyonlara çıkmak. Camia olarak birbirimize sahip çıkmıyoruz” ifadelerini kullandı.
Katrin de, KKTC’de insan yerine konduğuna inanmadığını söyledi. “Hastaneye gidemiyorum, oy veremiyorum, karakola giremiyorum. Demek ki ben yaşamıyorum. Bizi bizden başka kimse anlamaz. İşin içine acıma girer. Engellilerle ilgili ne varsa onun başında engelli olacak. Bunların mücadelesini vermeliyiz” diyen Katrin, Özürlüler federasyonu başkanının yerel seçimlerde bir adaya ‘biz sizinleyiz’ demesini eleştirdi.
Engelliler olarak kullanıldıklarını savunan Katrin, “benim rızam olmadan beni kullanıyor federasyon başkanım. Benim derneklerden bir engelli olarak umudum yok. Beklentim de yok” dedi.

KIBRIS TÜRK ORTOPEDİKLER DERNEĞİ BAŞKANI SEDAT HACIMEHMET: “ÖNCELİĞİMİZ İNSAN”
“Biz Dünya Engelliler Birliğinin kurultaylarına katılıyoruz. Yetmiş beş ülkeden temsilciler var. İngiltere’den, Yunanistan’dan, güney Kıbrıs’tan. Biz KKTC bayrağıyla katılıyoruz. Bu sebepten Yunan ve Rum temsilciler toplantıyı terk etmek istediler. Müdahale ettik. Onlar masada sadece ‘Kıbrıs bayrağının’ kalmasını istediler. Bizde söyledik, o zaman bayrağın yarısını bize verin. Bizim de hakkımız var diye. Aynı ülkede yaşıyoruz. Ve önceliğimiz insan. Önceliğimiz temsil ettiğimiz kesim. Bir bayrak için tartışacağımıza bakalım neler yapabiliriz. Burada bulunma sebebimiz ne toprak ne savaş… Onlar da rahatladılar. Ve salona kol kola girdik. Ambargo denen şeyi kırdık. Bu engelleri yaratan biziz.”

“DERNEKLER GÖREVLERİNİ YAPMIYOR”
Derneklerin yapısına baktığımızda olay şudur; Bazı arkadaşların tek isteği basına çıkmak, gündem olmak. Engelliye ulaşma şansı yüzde 2’dir. Bütün derneklerin şansı budur. Varoşlardaki üyelerimize ulaşamıyoruz. Derneklerin görevi üyelerine hizmet vermektir. Bugün hiçbir dernek bu görevi yerine getirmiyor. Yatalak üyemin her türlü ihtiyacını karşılamam gerek. Okul parasını ödeyemeyen üyeme yardımcı olmak benim görevim. Maddi manevi destek vermektir derneklerin işi. Ama yok. Bir üye siyasi görüşünden dolayı olaylara karışıyorsa buna elbette müdahale edemem. Derneklerin geldiği nokta. Maalesef para toplamak ve gazetelere, televizyonlara çıkmak. Camia olarak birbirimize sahip çıkmıyoruz. Sahip çıkacağımıza, dernekler yasasını değiştirmeye çalışıyoruz.”

“ENGELLİ OKULLARINA GİDİLİYOR MU?”
Bu ülkede özel eğitim var mı? Sayın Eğitim Bakanımız okulları dolaşıyor. Merak ediyorum engelli okullarına gidecek mi? Bunlar yetkililerin söylediği konulardır. Birim yok, yönlendirecek. Binamız yok. Genç anne babalar var, engelli çocukları olan. Psikolojik destek verecek, yardım alacakları bir merci yok. Sonuçta bu insanlar ayrılmaya kadar gider. Yardımcı olacak kimse yok. Devlet, devletliğini yapacak. Dairelerde bürokratik işlemlerde inanılmaz zorluklar var. Engelli bir insan bunlarla uğraşamaz. Bunları söylüyoruz. Dernek olarak baskı yapıyoruz. Bir başka dernek çıkar için bana karşı oluyor. Böyle olunca neyi, nasıl başaracağız? Düşünün ki 1940 yılından kalan yasalarla yönetiliyoruz. Değiştirmiyorlar. Bunlar bu kadar zor olmamalı.”

DERNEK ESKİ ÜYESİ MURAT KATRİN “BU ÜLKEDE İNSAN YERİNE KONMUYORUZ”
“Ben bu ülkede çocuğumla sinemaya gidemiyorsam, Dereboyu’ndan geçerken çocuğum bu ışıklı yere gidelim diyorsa ve onu kendim giremediğim için götüremiyorsam, ben bu ülkede insan yerine konduğuma inanmıyorum. Hastaneye gidemiyorum, oy veremiyorum, karakola giremiyorum. Demek ki ben yaşamıyorum. Biz de herkes gibi her hakka sahibiz. Derdimizi anlatamamışsak, bir arpa boyu yol alamadıysak, demek ki bugüne kadar gidilen yol yanlış. Bunu değiştirmemiz şart. Bizi bizden başka kimse anlamaz. İşin içine acıma girer. Engellilerle ilgili ne varsa onun başında engelli olacak. Bunların mücadelesini vermeliyiz.”

“ENGELLİLER SİYASET İÇİN KULLANILIYOR”
Bu işlerin içine siyasette girdi. Kendimizi eleştirmemiz gerek. Özürlüler federasyonu başkanı yerel seçimlerde bir adaya ‘biz sizinleyiz’ dedi. Sorarım kimin adına? Engelliler olarak kullanılıyoruz. Kendimizi alet ediyoruz. Benim rızam olmadan beni kullanıyor federasyon başkanım. Diğeri milletvekili olacak, dernek başkanlığından istifa etmiyor. Bunlar yanlış. Özel de, devlet de engelliye nasıl davranılacağı konusunda bilinci artırmalı. Benim derneklerden bir engelli olarak umudum yok. Beklentim de yok.

“ENGELLİYE KARŞI BİLİNÇ YOK”
Türkiye bu konuda çok hızlı bir şekilde gelişti. Aynı şekilde güney Kıbrıs da öyle. Güneyde hastaneye gittim. Türk olduğumuda bilmiyorlar. Hastane engelli park yerine park eden hemşireleri uyarmak için diğer hastane çalışanları ve halk eylem yaptı. Halk kendi tepkisini koydu ortaya. Böyle bir bilinç var. Yine güneyde çok bilinen bir alışveriş merkezinin park yerindeyim. Tüm yerler boş. Engelli park yerine park etmiş bir araç gördüm. Arkasında Türklüğü öven bir yazı vardı ve Türk plakalıydı. Gerçekten ben utandım. Engellilerin her yerde normal yaşamasını sürdürebilmek için her türlü ayrıntının düşünülmesi güneyde mecburiyet. Bizde restoranlarda, marketlerde tuvalet bile yok. Ve inanın Lefkoşa da çok önemli bir alışveriş merkezinde engelli park yeri olmadığı için inemedim. Beş yaşındaki çocuğum ağladığı için döndüm, güneydeki bir markete gittim. Bunları bunca yıl düzeltemedik. Bu bizim utancımızdır.”

Kaynak: Star Kıbrıs