GÜVENLİK KONSEYİ’NDE KAPALI BİLGİLENDİRME, BARIŞ GÜCÜ RAPOR VE KARARI

“ABD VE İNGİLTERE DAVUTOĞLU VE NAMİ’Yİ MUTEBER GÖRÜYOR”

BAN Kİ-MOON PROSEDÜR SON AŞAMASINA GELENE KADAR ŞAHSEN MÜDAHİL OLMAK NİYETİNDE DEĞİL

“KIBRIS SORUNU, MESELENİN DOKUSUNU DEĞİŞTİREN KÜÇÜK-BÜYÜK BİRÇOK TAVİZLER TARİHİ”

 BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’ın Güvenlik Konseyi’ni, düzenlenecek basına kapalı toplantısında bilgilendireceği, Güvenlik Konseyi’nin aynı günlerde BM Barış Gücü’yle ilgili rapor ve görev süresinin uzatılması kararıyla meşgul olacağı, dolayısıyla Kıbrıs sorununun New York’a taşınacağı bildirildi.

Fileleftheros haberi “Kıbrıs Sorunu Güvenlik Konseyi’ne... Gelişmeler New York’a Taşınıyor... Güvenlik Konseyi’ne Downer Tarafından Sorumluluklar ve Senaryolarla İlgili Bilgilendirme... Barış Gücü Kararı Arifesinde Şantajlar” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazete Downer’ın Ocak ayı ortalarında Ada’ya gelerek yeni bir temas turu gerçekleştireceğini ve tarafların niyetlerini not edeceğini, ardından da New York’a giderek düzenlenecek kapalı toplantıda Güvenlik Konseyi’ne sorumluluklar ve senaryolarla ilgili bilgi vereceğini yazdı. Haberde şunları işaret edildi:

“BM Genel Sekreteri Aleksander Downer’ın Güvenlik Konseyi’ni Ocak ayının ikinci yarısında kapalı toplantıda bilgilendirilecek olması ve Barış Gücü’yle ilgili karar Kıbrıs sorunundaki, muhtemelen bundan sonra atılacak adımların belirleneceği iki gelişme olacak.

Downer o zamana kadar (ortak açıklama) mutabakatı başaramazsa, Güvenlik Konseyi’ne yapacağı bilgilendirmede müdahil taraflara sorumluluk yüklemeye çalışacak, Barış Gücü kararı da Kıbrıs Rum tarafına baskı silahı olarak kullanılacak.

Bütün bunların yanında, Kıbrıs’ sorununu da etkileyecek, Türkiye’deki gelişmeler var. Çünkü Türkiye’nin dikkati başka yere (yerel seçimler) odaklanmıştır.

“ABD VE İNGİLTERE DAVUTOĞLU VE NAMİ’Yİ MUTEBER GÖRÜYOR”

Aleksander Downer’ın, müdahil bütün taraflarla yeni tur temaslarda bulunmak üzere Ocak ayı ortalarında Kıbrıs’a gelmesi bekleniyor. O zamana kadar, zeminin hazırlanması ve sonuç alınabilmesi için bazı hareketler olacak.  BM ve Anglo Amerikanlar anlaşmazlıkların aşılması için formül bulunabileceğini değerlendirse de bugünkü şartlar altında bu uzak bir ihtimal görünüyor.

ABD ve İngiltere perde gerisinde, özellikle de ‘işgal’ bölgelerinde köprü kurucu rolü üstlendiler ve yeni iletişim kanalları kurdular. Örneğin, ‘işgal rejiminin’ sözde dışişleri bakanı Özdil Nami ile görüşmeler yapılıyor. Nami, Davutoğlu’nun ‘işgal’ bölgelerini ziyaretinden günler önce BM ile fikir alışverişinde bulunmuş, Amerikalı ve İngiliz diplomatlarla görüşmüştü.

OCAK AYI ROTASI...

Bayramlardan (Noel ve yılbaşı) sonra BM merkezinin bulunduğu New York’ta Kıbrıs sorunuyla, özellikle de prosedürle ilgilenilmeye başlanacak.

1- BM Genel Sekreteri’nin Barış Gücü’yle ilgili raporu 10 Ocak’ta sunulacak.  Raporun içeriği öncekilerin tıpatıp aynısı olacak, daha çok olguları not edecek.

2- Genel Sekreter’in Ada’daki Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim, alışılageldiği gibi, Güvenlik Konseyi’ne Barış Gücü hakkında bilgi verecek. Elbette en önemlisi Güç’ün görev süresinin 6 ay daha uzatılması kararının içeriği olacak. Karar taslağını, her zaman olduğu gibi, İngilizler yazıyor. İngilizler haftalardır Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılması kararında Güç’ün misyonunun ve rolünün gözden geçirilmesi/revize edilmesi meselesinin tekrarlanacağını duyurdular. Yine yeni kararın,  prosedürle ilgili; Temmuz’da müzakerelerin başlayacağı ifadesi bulunduğu ancak bunun ekime tarihlendiğine işaret edilecek bir ifade benimsenmeye çalışılacağını da ilettiler.  Karar 15 Ocak’ta oya sunulursa o gün Başkan Nikos Anastasiadis’in Londra’da İngiliz Başbakan’la görüşeceğine vurgu yapılıyor.

3- Aleksander Downer’ın seçenekleri azalıyor görünüyor. Downer, ortak açıklamayla ilgili görüşmelerle ‘zaman kaybedildiğini’ düşünüyor. Derviş Eroğlu ve Osman Ertuğ’un tavırlarından rahatsız olmasına karşın Türkiye’nin müzakerecilerini (Davutoğlu) ve Nami’yi muteber buluyor.

Özgür bölgelerde Başkan Anastasiadis, partiler ve medya rahatsızdır. Downer nasıl hareket edecek? Bilindiği gibi 4 farklı senaryo sundu ve cevap bekleyecek (Genel Sekreter’in müzakerelere çağırmak için mektup göndermesi, dar kapsamlı açıklama yapılması,  daha detaylı açıklama oluşturulması,  müzakerelerin açıklama yapılmadan başlaması).

Bunun ötesinde Ada’daki bir sonraki ziyareti çok daha zor olacak çünkü temasları, Ahmet Davutoğlu ile görüşmek için işgal bölgelerindeki sözde Türk büyükelçiliğine gitmiş olmasının gölgesinde gerçekleşecek.”

BAN Kİ MOON PROSEDÜR SON AŞAMASINA GELENE KADAR ŞAHSEN MÜDAHİL OLMAK NİYETİNDE DEĞİL

Gazete haberinin “Ban Ki Moon Risk Almıyor, Bekliyor” başlığıyla ayırdığı bölümünde Genel Sekreter Ban’ın, Downer’la arasındaki sıkı dostluk ilişkisine karşın, prosedür son aşamasına gelene kadar Kıbrıs sorununa şahsen müdahil olmak niyetinde olmadığını yazdı.

Ban’ın geçmişte bu konuya çok zaman ayırdığını, Ada’yı ziyaret ettiğini, görüşmelere başkanlık ettiğini ancak sonuç alınamadığını hatırlatan gazete “bunun sorumlusu daha çok, kendisine ‘sona vardık’ intibası vermesi vererek görüşmelere katılmasını isteyen özel danışmanıdır (Downer)” ifadesine yer verdi.

“KIBRIS SORUNU, MESELENİN DOKUSUNU DEĞİŞTİREN KÜÇÜK-BÜYÜK BİRÇOK TAVİZLER TARİHİ”

Fileleftheros “Kıbrıs Sorunu:  ‘Göçmenlik’ ve Anayasa Konuları Nasıl Yok Oldu” başlıklı haberinde ise Kıbrıs sorununun, meselenin dokusunu değiştiren küçük-büyük birçok tavizler tarihi olduğunu, taleplerin içeriğini de, yavaş yavaş çözümün şeklini de veren yeni terminolojiler edinildiğini yazdı, özetle şunlara dikkat çekti:

“Bir zamanlar, sorunun ana başlıklarından biri olarak anayasal konular görüşülüyordu. Bu ne demekti? Devletlerin anayasası var. Bu başlık Türklerin talebiyle, devletlerin konfederal bağına göndermede bulunularak ‘yönetim/güç paylaşımı’ halini aldı.

Kıbrıs sorununun göçmenlik başlığı artık görüşmelerde de tarafların sunduğu belgelerde de yok. Bunun yerini ‘mülkiyet’ aldı. Bu ne demek? Göçmenlik ve yeniden iskân konusu görüşülmüyor, piyasa kurallarına göndermede bulunularak mülkiyet düzenlemeleri görüşülüyor. Bu nedenle müzakerelerde mülklerin takas, tazminat ve iadesi var.  Bir zamanlar kurtuluş ifadeleri vardı, son yıllarda ‘masumca’ yerini, yeniden birleşme ifadesi aldı.”