Erdoğan'ın KKTC Ziyareti!

Erdoğan`ın KKTC ziyaretindeki aykırı sesleri şaşkınlıkla izlemedim.

Saygısız, kişiliksiz ve ahlaksız tepkiler vardı.

Evet ben şaşırmadım zira orada tepkisini ortaya koyanların yedi cibilliyetini bilirim ben.

Onlar Türkiye dolayısı ile Türk düşmanlıklarını bu sefer Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden harekete geçirdiler.

Türkiye`ye sevdalarını ANAVATAN diyerek dile getiren ve bu kavramının temsilcisi olan Kıbrıs Türk`ünün can ülkesinde elbete bunlar azınlıktadırlar.

Ama onların ağzına bal süren AB ve uzantıları bunları san ki, o toplumun genel sesi olarak ortaya koymaktadırlar.

Onların kimi kendini Lüziyan, kimi Venedik, kimi Yunan sayar ve tüm bunları bir arada tutan millet anlayışlarında da `KIBRISLILIK` derler.

Ada da olduğum yıllarda ANNAN PLANI`nın tartışmalarının en ateşli dönemleriydi.

`KIBRISLILIK` tezini ortaya atan kalemlerin başında gelen bir yazar aynen şu cümleleri kullanıyordu;

‘‘Biz Kıbrıslılar, Kıbrıslı kimliğimizi, Türklüğümüzden ve Elenliğimizden önde tutarız. Pasaportlarında, milletimi ‘Kıbrıslı’ diye yazmaktadır. Kıbrıslılığı beğenmeyip, Türklüğü veya Elenliği önde tutanlar; bu ülkeyi terk etsinler’’

Peki diyeceksiniz milli mücadelesi kanla, gözyaşı ile sulanmış bu coğrafyalarda bu tür insanlar nasıl ortaya çıkıyor.

Hemen söyleyeyim; Elbette ki, Türkiye`nin Dış Türk Politikalarının zaafiyeti yüzünden.

Maalesef dış Türkler konusunda Türkiye hep sınıfta kaldı.

Oysa o dış Türkler Türkiye hep sevda duydu, canından öte saydı.

Coğrafyaları bilmeyenlere yetki verilince de işte ortaya böyle sosyolojik vakalar çıkmaktadır.

Bunların bir de tarihi temelleri vardır!

Osmanlı parçalanıp toprakları tek tek elden gittiği dönemlerde ada İngilizlere kiralandı. O dönem adada 3 tür insan düşüncesi ortaya çıktı.

Birinci kesim; `Hemen Anadolu`ya gidelim ve milli mücadeleye başlayalım, orada zafer kazanılmadan burada Türk varlığı zaten kalmaz ` fikrini savunuyordu. Ve bu kesim oldukça fazla bir şekilde Türkiye`ye göç eden kesim oldu. Gerek milli mücadele dönemi, gerek sonraki cumhuriyetin temellerinin atılma devirlerinde bu insanlar çok önemli roller üstlendiler. Örnek mi istersiniz; Alparslan Türkeş

İkinci Kesim; `Anadolu`ya gidelim ama bir bölümümüz de burada kalsın. Anadolu İstiklalini kazandığı zaman hem gidenler geri gelsin. Hem burada Türklük ateşi yeniden yakılsın ve vatan toprağı elden çıkmasın.` diyordu. İşte bu kesim Fazıl Küçük, Denktaş`ların dedeleri yani VOLKAN`la başlayan TMT ile devam eden bir ruhun temsilcilerdir.

Açıkça söylemek gerekirse eğer bu insanlar olmasaydı bugün adada Türk ve Müslümanlıktan bahsetmek mümkün değildi.

Üçüncü Kesim; `Bunlar biz bunların hepsinden farklıyız, bu adada yüzyıllardır farklı milletleri bir arada tutan unsurlarız. Kimimiz Lüzinyan, Kimimiz Venedik, Yunan, Rum, Türk`üz` diyen kesimdi. Bunların felsefesi ise Avrupa`ya göçmek ve adadaki sorunlar bitince tekrar geri gelmek Kıbrıslılığı savunmaktı.

Öyle de yaptılar!

İşte basına düşen ve Anadolu`da bütün Kıbrıs Türkünü mal edilen `TÜRKİYE NE SENİ, NE PARANI, NE ASKERİNİZ İSTEMİYORUZ` sesleri bu sloganını atanlardır.

Sırf bu seslerden dolayı Türkiye`de `Aman onlar zaten bizi istemiyor, ne işimiz var orada` diyen büyükte bir kesim oluştu.

İşte yazının başında dediğimiz Erdoğan düşmanlığının ana sebebi Cumhurbaşkanının şahsıyla alakalı değil, millet düşmanlığıyla alakalıdır.

Çünkü Erdoğan`ı sevmemek başka, bir ülkenin cumhurbaşkanı makamına saygı duymak başkadır.

Bu yüzden lafın hangi ağızdan çıktığına bakmak lazım.

Evet, bu ağızlar tarihi Türk düşmanıdır ve bu düşmanlığı asla değişime ulaşmayacaktır.

Zira değişim sadece insanlar içindir!

Bir başka açıdan Erdoğan`ın adadaki açıklamalarından en çok AB ve Rum-Yunan ikilisi rahatsız olmuştur.

Çünkü; o açıklamalar Türk devletinin olmazsa olmazlarıdır.

Cumhurbaşkanının ilk ziyaretleri önce Yavru Vatana, daha sonra Ata Vatan Azerbacan`a yapmasıda ayrı mana ifade eder.

Sevgili dostlar!

Türk Devlet`i anlayışında makamdaki adamın değil devletin derin stratejisi vardır. Oradaki açıklamalar ve iki kardeş ülkeye ziyaretlerde bu stratejinin bir göstergesidir… Bazı şeylere de bu açıdan bakın. İnşallah bu düşüncemizde yanılmayız… vesselam