Siyasal istikrar olmadan ekonomik ve sosyal istikrar olmaz

Yaşadığımız sorunların çözülebilmesi, reformların gerçekleştirilmesi ve dönüşüm için istikrarlı bir siyasal yapının olması şarttır.
Sürekli kaosların, erken seçimlerin olduğu yerlerde istikrarsızlık, geriye gidiş ve yıpranma vardır.
Tıpkı KKTC’de olduğu gibi.
Halkımız ardı arkasına yaşanan erken seçimler, değişen hükümetlerden ve bunun yansımalarından ötürü sıkıntılar yaşamaktadır.
Bakanlıklara gittiğimizde makam odalarının önünde daha önce bakan olarak görev yapmış insanların resimlerini görürüz.
Acı ama şaka gibi duvarlarda üç, yedi, sekiz ayda bir değişen bakanların resimleri mevcuttur.
En uzun görevde kalanlara bakıldığında iki buçuk yıl gibi bir zaman diliminden söz etmemiz mümkündür.
Sürekli değişen bakanlar artık ne halka, sektörlere ne de kendi bakanlığında görev yapan bürokrasiye güven verememektedir.
Bir buçuk yıl içerisinde dört bakan değiştiren bir bakanlıktan istikrar beklemek sanırım biraz masallardaki ‘kurbağadan prens çıkmasını beklemekle’ aynı şeydir.
***
Siyasal istikrarsızlığın bürokrasi ve üst kademeye yansıması ise bakanlık pozisyonundan çok daha acınası bir durumdadır.
Orada yılların paslanmış küflenmiş üçlü kararname sistemi ve müşavirlik rezaleti devam etmektedir.
Bürokratlar aynı hükümetler ve bakanlar süresinde de değiştirilmek sureti ile bir başka istikrarsızlığa neden olunmakta ülke ekonomisine ve kurumsal yapısına zarar verilmektedir.
Birlikte çalıştıkları memurların adını dahi öğrenmeden tabiri caizse bir kapıdan girip diğer kapıdan çıkan üst kademe yöneticilerinin ‘müşavir’ pozisyonunda hiçbir iş verilmeden ve çalıştırılmadan maaş ödenen insanlardan söz ediyorum.
KKTC’de son iki hükümet siyasal istikrarsızlık sonucunda görev sürelerini doldurmadan erken seçime gitmek durumunda kalmıştır.
Vermiş oldukları vaatleri yerine getiremeden ve arkalarında pek çok ciddi sorun bırakarak!
2013 temmuzda yaşanan erken genel seçimlerle birlikte yeni bir hükümet kurulmuştur.
Ancak siyasal kültürümüzün gözle görülen ve elle tutulan parti içi çekişmeleri nedeni ile bu hükümette de yavaş yavaş zor günler kapıyı çalabilir ve bir süre önce Sn.Cumhurbaşkanı Dr.Derviş Eroğlu’nun zikrettiği gibi bir erken seçim daha yaşanabilir.
***

Sokaktaki vatandaşa sorduğumuzda erken seçim beklentisi hemen hemen herkesin dilinde.
Bir çok kişi önümüzdeki yıl içerisinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yeni bir erken seçim olabileceğini veya farklı bir hükümet alternatifi oluşabileceğini düşünüyor.
Bu durum bizim en zayıf yönümüzdür.
Sürekli bir dağınıklık durumu ve siyasette istikrarsızlık.
İstikrarın olmadığı bir ülkede ne yatırım olur ne de ekonomik, sosyal gelişim.
Tam aksine ard arda gelen yıpranmalar ve seçimlerin ekonomiye vurduğu darbelerle birlikte siyasete olan güven yerlerde sürünmeye devam eder.
Siyasete vizyon kazandırılması ve evrensel değerlerde siyasete doğru ilerlememiz açısından seçim sisteminin değiştirilmesi ‘KKTC’nin Tek Seçim Bölgesi’ olması önemli bir fırsattır.
Görülen odur ki siyasal yaşamda ‘Ben’ odaklı fevri hareketler önümüzdeki günlerde de var olmaya devam edecek.
Kıbrıs Türkü kendi menfaatleri ile halkın menfaatleri çatıştığı noktada, kendi menfaatlerini tercih eden politikacılardan çok çekti.
Siyasette vizyon kazandırılması, vaatlerin yerine getirilmesi ve reformlar için gerekli istikrarı sağlayacak siyasal kültürün yerleşmesinde hepimize düşen sorumluluklar vardır.
Sadece oy kullanarak ya da seçimleri protesto ederek görevimizi yerine getirmiş olmuyoruz.
Hak ettiğimiz daha iyi bir geleceği inşa etmek iddiasıyla sorumluluk alanları çok iyi bir şekilde denetlemeli, haklarımızı talep etmeli ve enselerinde nefesimizi hissettirmeliyiz.