Kanser Teşhisinden Değil Geç Kalmaktan Korkun

Acıbadem Kayseri Hastanesi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Çelik, hastaların kanser teşhisi konmaktan değil, teşhisin geç konulmasından korkmaları gerektiğini söyleyerek, "Kanserde tarama ve erken teşhis ile başarılı sonuçlara ulaşılıyor" dedi.

Acıbadem Kayseri Hastanesi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Çelik, "Hastalar öncelikle kanser teşhisinden korkuyorlar ama biz kanser teşhisini ne kadar erken koyarsak, tedavi başarımızda o kadar yüksek olur. O nedenle kanser teşhisi konmaktan değil de, geç kalmaktan korkmak lazımdır. Bunun için hastaların mutlaka düzenli olarak sağlık kontrolüne gitmeler gerekir. Bu sadece hastalar için değil sağlıklı bireylerinde düzenli olarak sağlık kontrolüne gelmeleri gerekmektedir. Nasıl ki arabalarını düzenli olarak bakıma götürüyorlarsa, kendilerini de belirli periyotlar ile kontrole getirmeleri gerekmektedir. Bu hastalık ne kadar erken tespit edilirse, ne kadar erken tedaviye başlanırsa başarı şansımız o kadar yüksektir. O nedenle kanserde tarama ve erken teşhis konulması ile son derece başarılı sonuçlar elde ediliyor. Bu yüzden dolayı korkmamak ve tedaviye gitmek lazımdır. Kanser teşhisi koyduktan sonra hastaların korktuğu başka bir konu ise, ameliyattır. 'Eğer bunu ameliyat ettirirsek, hastalık azar ve daha çabuk yayılır' diye bir inanış var ama bu yanlış bir inanıştır. Bu yüzden erken dönemde yakalanan hastaların mutlaka pürgatif cerrahi seçenekleri ile tedavi olunması gerekiyor. Bunun akabinde ise kemoterapi gibi tamamlayıcı tedavileri dikkate almak lazımdır" ifadelerini kullandı.

Kanser hücreleri yayılmış hastalarda, agresif cerrahi seçenekleri dediğimiz yöntemleri uygulamalarının gerektiğinin altını çizen Çelik, "Bunlarda bir şekilde tümör kanamaya veya bir organın tıkanmasına sebep olduysa bu durumlarda cerrahi yapılabilir. Bazı tümörlerde de tümör dokusunu hafifletmek için cerrahi yöntem yapılabilir. İyi bir tümör yükünü azaltıcı cerrahilerde hastaların sağ kalımına olumlu katkısı vardır. Kanser hastalarında cerrahi yapmak hastalığı kötü yönde etkilemez. Erken dönem hastalarında pozitif katkı sağlar. Geç dönem hastaların da ise bu tıkanıkların olduğu durumlarda da uygulamak ise hem hastanın yaşam kalitesini hem de yaşam süresini uzatacaktır" şeklinde konuştu.

"KANSER HASTALARININ BESLENMESI KISITLANMAMALIDIR"

Kanser teşhisi konulduktan sonra hastaların beslenmesi ciddi bir şekilde hasta yakınları tarafından kısıtlandığını belirten Çelik, "Vücudumuzu yapı taşları olarak değerlendirdiğimiz zaman çeşitli vitaminlere ihtiyacımız var. O nedenle kemoterapinin oluşturduğu yıkım, bir taraftan da hastalığın oluşturduğu yıkımın yanı sıra bu hastaların beslenmelerini ciddi olarak kısıtlarsak karşımıza ileri derece zayıflamış bir hasta grubu ile karşılaşacağız. O nedenle abartmadan yeri geldiği kadar karbonhidrat, yağ ve protein ile beslenmeyi sağlamak lazımdır" dedi.

"TEDAVİ SEÇENEKLERİ İLE HAYATLARINI DEVAM ETTİREN BİR SÜRÜ HASTA VAR"

Hastalıkta bilinen yanlışlardan biride, kanser teşhisinin ölüm olarak algılandığını kaydeden Prof. Dr. Abdullah Çelik, şunları söyledi:
"Bugün etkili tedavi seçeneklerimiz sayesinde kanser teşhisi konulan ve hayatlarını devam ettiren bir sürü hastamız var. Bunlar bizim takip randevularımızın önemli kısmını oluşturuyor. Bugün meme kanseri teşhisi alıp da tedavisini tamamlayan ve takip de olan yılları geçmiş hastalarımız var. Aynı hasta grubu olan kalın bağırsak kanserleri içinde geçerlidir. Burada tedaviye ne kadar erken başlarsak, ne kadar erken tanı koyarsak tedavi başarımız o kadar artıyor. Yayılmış bir kanser de benzeri sonuçları elde edebiliyoruz. Tedavi seçenekleri her geçen gün gelişiyor. Bu yeni tedavi seçenekleri de hastaların yaşam süresini uzatıyor."