Çetin Sadrazam davasında sona doğru…

Evrim Kamalı
KIBRIS MANŞET ÖZEL HABER

Lefkoşa’da eşi Şükran Sadrazam’ı öldürdüğü gerekcesi ile tutuklanan ve yargılanmasına Lefkoşa Ağır Ceza mahkemesinde devam edilen Sanık Çetin Sadrazam’ın davasında sona gelindi.

Başkan Ömer Güran, Kıdemli Yargıç Melek Esendağlı ve Yargıç Alev Ulunay’dan oluşan Lefkoşa Ağır Ceza Mahkeme heyeti huzurundaki bugünkü duruşmada İddia makamı 7 tanık dinletti. İddia makamının ilk tanığı Şükran Sadrazam’ın ölmezden önce kaldığı evin bitişiğindeki apartmanda kalan İbrahim Engin’di. Engin Şükran Sadrazamın komşusu olduğunu ancak yanlış anlaşılmasın diye kendisi ile hiç konuşmadığını söyledi. Tanık bir gece yarısı sanık ile kadının bağrıştıklarını duyduğunu söyledi. Ölmezden önceki gün ise gece Şükran’ın mutfağında bir hareketlilik gördüğünü ancak kim olduğunu görmediğini ama bir erkek şahıs olduğunu söyledi. İbrahim Engin’in şahadetinin ardından tanık kürsüsüne Türkiye’den gelen DNA mühendisi Ömer Çetinkaya çıktı. Çetinkaya kendisine Kıbrıs’tan bazı emareler ve kan örnekleri geldiğini ve konu emare ve örnekler üzerinde DNA incelemesi yaptığını söyledi. Hazırlamış olduğu raporu mahkemeye emare olarak sunan Çetinkaya Ahmet, Zafer ve Baran’ın maktule ile sanığın çocukları olduğunu tespit ettiğini söyledi. Ayırca kendisine gelen evden alınan emareler üzerinde yaptığı incelemede ise maktule dışında sanık Çetin, Zafer ve Baran Sadrazam’a ait DNA’larda bulunduğunu söyledi. Maktule’den alınan tırnaklar üzerinde ise yine Çetin Sadrazama ait DNA bulunduğunu söyledi.

BOĞARAK ÖLDÜRDÜ

Çetinkaya’nın ardından tanık kürsüsüne Adli Tıp Uzmanı Çetin Lütfi Baydar çıktı. Baydar maktule üzerinde otopsi yaptığınıbelirterek yapmış olduğu otopsiye ilişkin raporu mahkemeye emare olarak sundu. Doktor Baydar verdiği ifadesinde maktule’nin boynunda ekimozlar olduğunu ve boğularak öldüğünü tespit ettiğini söyledi. Baydar maktule’nin tırnakları arasında sanığa ait DNA tespit edildiğini ve bu DNA’nın maktulün mücadele içinde öldüğüne gösterge olduğunu söyledi. Doktor ayrıca maktulün midesinde zehir kalıntısına rastlanmadığını söyledi. Doktor tanığın ardından tanık kürsüsüne maktul Şükran Sadrazam’ın güneyde yaşadığı dönemde irtibat kurduğu ve yaşamış olduğu şiddet ve baskıdan şikayetçi olduğu avukat Faika Deniz Paşa tanık kürsüsüne çıktı. Paşa maktul ile sanığın kendisi ile yapmış olduğu konuşmaları mahkemeye aktardı.

AÇ KALDIĞIMIZ GECELER OLDU 

Paşa’nın ardından mahkemeye Çetin ve Şükran Sadrazam’ın oğlu Zafer Sadrazam tanık kürsüsüne çıktı. Zafer Sadrazam mahkemede içnde bulundukları durumu anlattı ve babası ile annesinin sürekli kavga ettiğini babasının ona şiddet gösterdiğini söyledi.

Güneyde kaldıkları dönemde aç kaldıkları günlerde olduğunu aktardı. Zafer babasının kardeşleri ve kendisine bir iyi bir kötü davrandığını da söyledi. Zafer Sadrazam’ın ardından mahkemeye tanık olarak maktulenin kardeşi Elda Tekin çıktı. Elda Tekin ablasının sanıktan şiddet gördüğünü sanığın kendisini ve diğer ablası Nurcan’ı da tehdit ettiğini en ağırının ise çocukları üzerinden tehtit etmesinin olduğunu söyledi. Ablasının ölmezden önceki gece kendisi ile konuştuğunu ve Çetin’in kendisinden ayrılacağını söylediğini ve mutlu olduğunu söylediğini belirtti. İntihar etmesini gerektiren hiçbir gerekçenin olmadığını söyledi. Elda Tekin’in ardından tanık kürsüsüne baba Muzaffer Tekin çıktı. Muzaffer tekinde bildiklerini mahkemeye anlattıktan sonra tanık kürsüsüne iddia makamı dünkü son tanık olarak Ceza Davaları Mukayyidi Mehtap Tümkan’ı çıkardı. Tümkan mahkemeye PI duruşmasında sunulan şahadetleri ve evrakları içeren dosyayı mahkemeye emare olarak sundu. Tümkan’ın ardından mahkemeden söz alan Kıdemli Savcı Ergül Kızılokgil davasını tamamladığını düşündüğünü ancak kapatmadan önce bir inceleme yapmasının iyi olacağını belirtmesinin ardından mahkemeden süre istedi. Savunmanında hazırlanma talebi üzerine Mahkeme heyeti adına başkan Ömer Güran davayı kaldığı yerden devam etmek üzere 31 Mart tarihine ertelediğini açıkladı.