KIBRISLI BİR DEVLET SANATÇISI MEZZOSOPRANO CEMALİYE KIYICI’YLA İLGİLİ BİLİNMEYENLER

KAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi dekanı ve Yakındoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (YSAUM) Başkanı Prof. Dr. Ulvi Keser devlet sanatçımızla ilgili bilinmeyenleri anlattı.

Kıbrıslı Türk mezzosoprano ve devlet sanatçısı Cemaliye Kıyıcı’yı anma amaçlı hazırlanan bir TV programına katılan KAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi dekanı ve Yakındoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (YSAUM) Başkanı Prof. Dr. Ulvi Keser devlet sanatçımızla ilgili bilinmeyenleri anlattı.

İkinci Dünya Savaşı sürecinde adada askeri hareketliliğin iyice şiddetlendiğini 1940 yılında Mağusa’da Cemaliye Kıyıcı veya o dönemdeki ismiyle Cemaliye İrfan dünyaya geldiğini anlatan Keser,1974 sonrasında soyadı kanunuyla beraber babasının ismini bırakıp Cemaliye Peksoylu olan Cemaliye Hanım evlendikten sonra da eşinin soyadıyla Cemaliye Kıyıcı olduğunu belirtti.

11 Kardeş Arasında Kendine Yer Bulmaya Çalıştı

 Çevrenin baskısı, Kıbrıs’tan ilk defa bir kız çocuğunun Türkiye’ye ve tek başına gidecek olmasının yarattığı sıkıntılar, ailenin ekonomik sorunları, bilinmeyen bir şehirde ve bilinmeyen bir ülkede okuma mücadelesi ve kız olarak, daha sonra başarılı bir devlet sanatçısı kadın olarak yaşadıkları Cemaliye Kıyıcı’nın geldiği bu noktaya hangi zorluklarla ve hangi insanüstü sabır ve motivasyonla geldiğinin de göstergesi olduğunu açıklayan KAÜ Siyasal Bilimler Dekanı Prof.Dr.Ulvi Keser

Savaşın ekonomik yıkımı yanında Türk-Rum çatışmasının da yavaş yavaş kendisini gösterdiği bir dönemde ölen 4 kardeşi haricinde 11 kardeşin arasında o da kendisine yer bulmaya çalıştığını ve “Hiç kimse 11 kardeşin arasında bu kız aç mıdır, tok mudur diye sormadığını” Kardeşleri arasında kendisine bir yer edinmeye çalışırken Mağusa Namık Kemal Ortaokulu’nda müzik öğretmeni Sıtkı Özkay onu dinlediğini, ilgilendiğini ve Cemaliye’nin işlenmesi gereken olağanüstü kabiliyetini fark ettiğini anlattı.

Programın sonuna kadar Sanatçı hakkında daha da detaylı bilgiler paylaşan Keser; Yıllarca bale ve opera sahnelerine emek vermiş, Türkiye’nin alanında en başarılı ve tek mezzosopranosu olmuş sanatçısının daha sonraki süreçte bürokrasinin çarkları arasında kaybolup gittiğini Yıllarca emek verdiği, ter döktüğü, ülkesini dünyanın dört bir yanında en muhteşem sahne gösterileriyle temsil ettiği süreçte sanatı hep en üstte tuttuğunu, “Önce sanat, aşksa aşk ama önce sanat. Ağladım, zırladım ama sanatımı bırakmadım.” diyen, eşinin “Ya ben, ya sahne” restine “Sahne” diye cevap veren sanatçı Cemaliye Kıyıcı 3 Haziran 2016 günü 76 yaşındayken aramızda ayrıldığını belirterek sözlerini noktaladı.