KKTC’DE AZİZ NESİN’LİK UYGULAMALAR

Yazarak dile getirmeye çalıştığımız sorunlara kamu otoritesince el atılmaması dolayısıyla yazmak insanın içinden gelmiyor ama bazı olaylar var ki insanın avaz avaz bağırmak geçiyor içinden.

1974 öncesi Kıbrıs’ta yerleşik Türk kardeşlerimizin büyük bir bölümü kendisini Türkiye’de yerleşik Türklerden üstün ve daha çağdaş, daha demokratik v.b. görür Anadolu Türk’üne üstünlük taslar değil mi?

Peki; Motorlu Araçlar Kayıt Dairesine gitmeyeniniz var mı?

Cevabınızı duyar gibiyim. Tabii ki yok değil mi?

Bir soru daha: Peki Motorlu Araçlardaki uygulamalar çağdaş mı? Bu sorunun cevabını yaşadıklarımızı açıklayarak ve Türkiye uygulamaları ile kıyaslayarak cevap bulmaya çalışalım.

KKTC uygulamada adı Seyrüsefer Harcı olan ve yılda bir defa da tahsil edilen verginin Türkiye Cumhuriyetindeki karşılığı Motorlu Taşıtla Vergisi olup, Ocak ve Temmuz aylarında toplam tutarın ikiye bölünmesi suretiyle iki eşit taksitte tahsil edilir. Türkiye Cumhuriyeti uygulamasında bu vergiyi ödemek için Trafik Şube Müdürlüğü veya Vergi Dairesine gitmeniz gerekmez. İnternet üzerinden Kredi Kartı ile üstelikte vade farkı olmaksızın taksit yaptırarak ödeyebilir, Kredi Kartınız yoksa mahallenizdeki banka şubesinden rahatlıkla ödeyebilirsiniz. Üstelik bütün bunları yapabilmek için sadece araç plakasını biliyor olmanız yeterlidir. İnternet bankacılığında hatalı olarak bir başkasına ait araç vergisini ödememeniz için ek birkaç bilgiye daha ihtiyacınız vardır hepsi bu kadar.

Şimdi gelelim KKTC uygulamasına; Daha önce satın aldığım, ancak henüz borcu bitmediği için adıma devri yapılmamış bulunan koçan ve seyrüsefer makbuzlarının fotokopisi elimde bulunan aracımın Seyrüsefer harcını ödemek için 30.12.2015 tarihinde mukayyetliğe müracaat ettiğimde koçan ve eski makbuzun aslı talep edildi. Neden diye sorduğumda bir dünya gerekçe söyledi memur ve işimi yapmadı. Ben; “Yahu kardeşim ben sizden para istemiyorum, devletin kasasına para girecek, parayı almanızın nasıl bir sakıncası var?” diye itiraz ettiysem de “Kargadan başka kuş tanımayan” memur, koçan ve bir önceki döneme ait seyrüsefer harç makbuzu gelmeden işlemi yapamam dedi ve yapmadı , ben de aracı satın aldığım şirkete gidip durumu anlattıktan sonra belge asıllarını aldım ve ödememi yapabildim.

Garipliğe bakınız bir tarafta 78 milyonluk nüfusu ve 25-30 milyon adet motorlu araç kayıtlı bulunan Türkiye Cumhuriyeti devleti Motorlu Taşıtlar Vergisini İnternet Bankacılığı üzerinden tahsil ediyor ve hiçbir bilgi ve belge istemiyor, üstelik rutin trafik kontrolleri sırasında Trafik Polisi o araca ait Motorlu Taşıtlar vergisinin ödenip ödenmediğini On-Line olarak sorgulayıp görebiliyor, diğer tarafta kendisini birçok yönden Türkiye Türklerinden üstün gören K.K.T.C.de yuvarlak rakamlarla 300.000 nüfusu ve takriben 75.000 motorlu araçla ilgili hiçbir kayıt-kuyut daireye gitmeden kontrol edilememekte ve yapılamamakta. Saatlerce sıra bekleyip işinizin yapılmaması da cabası…

Buradan bir soru daha sormak istiyorum yine arabalarla ilgili olarak. Aracınızın muayenesinin ne zaman yapılacağını nasıl anlıyorsunuz? Ben Üniversite bitirmiş, uzun yıllar yöneticilik yapmış birisi olarak ne o yayımlanan muayene cetvelinden ne de muayene kağıdına baktığımda ne zaman muayene yaptırmam gerektiğini anlayamıyorum. Ve bilmem ne zaman hazırlanmış muayene kağıdından da bunu anlamak mümkün değil. Oysa bunun da çözümü çok basit olup, muayene yaptırdıktan sonra verilen makbuza bir

sonraki muayene tarihi yazılacak olursa hem yıllık olarak hazırlanıp yayınlanan muayene çizelgesi uygulaması da ortadan kalkmış olur, hem de vatandaş bindiği arabanın ne zaman tekrar muayeneye gireceğini elindeki belgeden öğrenir ve ona göre yapılır. İşi pratiğe dökmek bu kadar zor mu? Bu basit uygulamalar neden hayata geçirilmez ve vatandaşa zorluk çıkarılır anlamak mümkün değil…

Sağlıcakla kalın. Sevgiyle kalın,

Faik Coşkun