Medya ekonomisi; ekonomi ana bilimi içinde ayrı bir araştırma alanı olarak günümüzde karşımıza çıkmaktadır. Medya’nın gerek ekonomi üzerindeki itici gücü gerekse kendi içindeki ekonomisiyle günden güne ülkelerin güç unsurlarından en önemlileri arasına girmeyi başarmıştır.

Özellikle Medya’nın bildik mecraları yanında sosyal medyanın hedef kitleler üzerinde saniyelerle ölçülebilen etkisi ile birlikte günlük yaşamımızda adeta bir bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz.

Medya’nın mesajlarını hedef kitlelere ulaştıran iletişim teknolojisi özellikle bu bağımlı birliktelikte en önde yerini almış bulunmaktadır. Geçen gün 4 yaşındaki oğlum Yüksel bana “Babacığım telefonundaki interneti benimle paylaşabilirmisin lütfen?” diye seslendi. Şaşırdım, gülmeye başladım ama aynı zamanda oğlumun bu isteği beni oldukça düşündürdü. Bundan 25 sene önce bir bilgisayarın tuşuna dokunmak özel kurslara yazıldığım günler aklıma geldi.

Bundan 100 yıl önce bir satıcı, müşterisini bir ürünü satın alma konusunda ikna etmek için yaklaşık 20 dakika kadar bir süre kullanabilirken, günümüzde ise bu süre sadece 9 saniye kadar bir süredir. Bu konu bize gelecekte bu sürenin daha da kısalacağını belki bir 50 yıl sonra saliselere kadar ineceğini göstermiştir.

Çünkü büyük markalar Medya’yı kullanırken gelecekteki potansiyel müşterilerini artık çocukluğundan itibaren etki altına çalışmaktadırlar. Buna ister reklamları katın, ister sosyal sorumluluk projesi diyelim gelecekti müşteri sadakati 2-3 yaşından itibaren hedef kitlelere gönderilen mesajlarla başlar…

Çeşitli medya endüstrilerinde çalışan firmalar, başka endüstrilerde çalışan diğer firmalar gibi piyasa kurallarına tabidir ve mevcut durum, veri koşullar altında, teknolojik altematiflerle, öngördükleri finansal kararlarla kârlarını maksimize etmeye çalışır. Medya ekonomisi; bu faaliyetlerin yer aldığı üretim sürecini, tüketim, dağılım, değişim süreçlerini de içine almaktadır.

Firmalar, varlıklarını korumak, yüksek getiri elde etmek, şirketlerini büyütmek ve firmanın, dolayısıyla yatırımlarının değerini arttırmak ister. İzleyici ve/veya okurlar yüksek kalitede medya ürün ve hizmetlerini, en düşük maliyetle ve en kolay biçimde elde etmek ister. Medya’dan zaman ve yer satın alan ajanslar, hedefledikleri izleyici/okurları elde etmek için, en düşük fiyatlarla ve en iyi hizmeti sunacak olan medyayı arar.

Firmalar medya ile olan ilişkilerinde ve kurumsal satış hedeflerini elde etmek maksadıyla, markalarını piyasada konumlandırmak zorundadır. Ürün, Fiyat, Promosyon ve Konumlandırma karesini “Hizmette Fark Yaratmak” motivasyonu ile taçlandırmak sihirli anahtara ulaşmanın en önemli yoludur.

Her ürünün tıpkı tüm varlıklarda olduğu gibi bir hayat eğrisi vardır. Ürün doğar, gelişir, zirveye çıkar, duraklama devrine girer ve ölür.

Hayatın temeli olan bu kural firmaların ürünleri ile ilgili ve gelecekteki stratejileri açısından çok önemlidir. Bazen yeni ürün ve markalarla ilerlemek olgunluk dönemine gelmiş ürün ve markalarla ilerlemekten daha kolaydır.

Ürünlerde insanlar gibidir. Gelecek vadeden yani adam olacak çocuk küçüklüğünden belli olur. Tabi üzerine titremek, iyi eğitmek ve topluma yararlı bir birey yetiştirme görevimizi ihmal etmeden…

Dolaysıyla yapmamız gereken adam olacak ürünü bulmak ve onu hayat bulacağı sektörde konumlandırmaktır…