Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastaiadis’in bir sonraki görüşmelerinde mülkiyet konusunu ele alacakları ancak Rum tarafının, mülkiyet görüşülürken toprak ve garantileri de müzakere etmek istediği haber veridi.

Politis “Hızlandırılmış Federasyon Kursları… Yetkiler Konusundaki Müzakereci Görüşmeleri Neredeyse Her Gün” başlıklı haberinde, Rum yönetiminin mülkiyet görüşülürken toprak ve garantileri de müzakere etme isteğinin, geriye kalan konulardaki görüşmelerin daha çok veriyle yapılması amacını taşıdığını yazdı.

Yoğunlaştırılmış müzakereler kapsamında tarafların bütün konuların Yönetim, AB, Ekonomi, Mülkiyet, Toprak, Garantiler, Çözümün İlk Günü ve Anayasaların Yazımı konularına ayrıldığını belirten gazete, liderlerin ilk demeti önceki görüşmelerinde tamamladığını ve bir sonraki görüşmelerinde ikinci demete, mülkiyete geçeceklerini hatırlattı.

Artık özlü çalışma yapılmaya başlandığını, Kıbrıslı Türk ve Rum müzakereciler Özdil Nami ve Andreas Mavroyannis’in, liderlerin ilk grupta görüştüğü federal yetkiler, federal hükümetin ve devletlerin iç işbirliği çerçevesi ve devletçiklerin yapabileceği uluslararası anlaşmalarla ilgili formül bulmak için yoğun çalışacaklarını yazan gazete, özetle şöyle devam etti:

“Federal hükümetin eyaletlerle ve eyaletlerin kendi aralarındaki ilişkilerinin tabi olacağı mekanizmalar ve anlaşmalar konusunda somut bir çalışma yapıldı. Liderler müzakerecilere, detayları halledip onaya getirme direktifi verdi. Aslında, nihai anlaşmanın ve federal anayasanın eklerini teşkil edecek bu anlaşmalar dış ilişkiler, AB konuları, kolluk (polis) ve genel koordinasyonla ilgilidir. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin görüşmelere getirdiği, hukuk danışmanlarının da katkısıyla şekillenen hedef, esnek ve sürdürülebilir bir ‘mekanizma’ olmasıdır.

Bu anlaşmalar, eyaletlerin başka federal sistemlerle ilişkilerinin tabi olduğu anlaşmaların benzeridir, ancak bunlar, daha çok tarafı olan ve bu taraflardan kimisi devlet olabilen büyük federasyonlarda alışılagelmiştir. Bu nedenle Kıbrıs örneğinde (ki hiçbir federasyon başka federasyonlara benzemez) bu anlaşmalar, sadece gerekli olanlarla sınırlandırılmaya çalışılıyor.

Kıbrıs Türk tarafının ayrı FIR hatları, MEB’de ayrı yetkiler ve iki şirketler mukayyitliği olması tezi nedeniyle federal yetkilerde anlaşmazlık olsa da, müzakereciler yoğunlaştırılmış görüşmeleriyle bu konuyu kapatmaya çalışıyor. Federal yetkilerde ilerleme olursa, eyaletlerle ilgili artık yetkiler çok daha kolay belirlenecek ve böylece uluslararası anlaşmalar konusuna da çözüm getirebilecek.

Kıbrıs Türk tarafı artık yetkilerden oluşan bütün yetki konularında uluslararası anlaşma yapma olanağı istiyor, Rum tarafı ise eyaletlerin kültür, eğitim, spor ve (çok kısıtlı ölçüde) ticari anlaşma yapabileceğinde ısrar ediyor. Bu yaklaşım farklılığı her bir toplumun diğerine bakış açısıyla ilgilidir. Kıbrıslı Rumlar daha güçlü merkezi devleti tercih ederken Kıbrıslı Türkler kendi toplumlarını yönetme olanaklarının kısıtlanacağı korkusuyla hareket ediyor.”