Rum Dışişleri Bakanlığı, AB’nin Türkiye Raporu’nu değerlendirdi.

Fileleftheros gazetesi, Rum Dışişleri Bakanlığı’nın, AB Türkiye Raporu’na ilişkin yapmış olduğu açıklamaya geniş şekilde yer verdi.

Habere göre Rum Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, raporun, özellikle devlet hukuku, temel özgürlükler, bağımsızlık, adalet ve reform, kamu idaresi ve ifade özgürlüğü alanlarındaki Avrupa prototipinin erozyona uğramasıyla, Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin başladığı 2005’ten bu yana daha kınayıcı olduğunu iddia etti.

Rum Dışişleri Bakanlığı, Türk liderliğinin, AB katılım sürecine yönelik kamuoyu önündeki taahhütlerine karşın, aday ülke sıfatından kaynaklanan AB karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve AB’den uzaklaşıldığını, bunun da yeni müzakere başlıklarının açılmasını mümkün kılmadığını ileri sürdü.

Kıbrıs sorununa ilişkin olarak raporun, Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına etkin şekilde katkı koyması sorumluluğunu ortaya koyduğunu ve rolünün kritik olduğunu vurguladığını ifade eden Rum Dışişleri Bakanlığı, adil, bütünlüklü ve yaşayabilir çözüme ilişkin hazırlık ve sağlanan ilerlemenin korunması gerekliliği şeklindeki ifadenin de, Türkiye’nin, Crans Montana’da dile getirilen ve konferansın sonuçsuz kalmasına yol açan Garantiler ve Güvenlik gibi kritik konularda Türkiye’nin sorumluluğunu ve rolünü ortaya koyan bir ifade şeklinde yorumlandığını savundu. 

Rum Dışişleri Bakanlığı, dış boyutlara ilişkin ifadenin de raporda ilk kez yer aldığına dikkati çekerek, BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları ve BM çerçevesindeki çözümden  başka bir şey olmayan arzu edilen hedefe ilişkin ifadenin de oldukça önemli olarak addedildiğini belirtti.

Türkiye’nin, Güney Kıbrıs kaynaklı konularına ilişkin olarak Rum Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, raporun, Ek Protokol’ün hayata geçirilmesi ve Türkiye ile Güney Kıbrıs arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesiyle alakalı bütününe yönelik mutlak ilerleme eksikliğini ortaya koyduğu savunularak, Türkiye’nin, Güney Kıbrıs karşısındaki siyasi ayırımcılığa devam ettiğini ve yükümlülüklerini yerine getirmediği öne sürüldü.

Rum Dışişleri Bakanlığı, Rum Yönetimi’nin, Türkiye’nin Güney Kıbrıs kaynaklı sorumluluklarını yerine getirmesinin, AB ile olan ilişkilerine büyük bir ivme kazandıracağına ilişkin görüşünde kalmaya devam ettiğini ifade etti.

Güney Kıbrıs’ın tek taraflı olarak ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi’ne ilişkin ifade konusunda ise Rum Dışişleri Bakanlığı, “Güney Kıbrıs’ın da dahil olduğu AB üyesi ülkeler karşısındaki Türkiye’nin agresif söylemleri konusundaki ifadeden ve aynı zamanda Türkiye’nin, üye ülkelere karşı saldırgan ve provokasyon içerikli faaliyetlerden kaçınmasına” yönelik çağrıya ilişkin memnuniyeti dile getirdi.

MUHALEFET RAPORU FARKLI OKUDU

Fileleftheros gazetesi “Muhalefetten Olumsuz Okuma” başlıklı haberinde, bazı siyasi partilerin raporla ilgili açıklamalarına yer verdi ve partilerin, raporu farklı şekilde okuduğuna dikkati çekti.

Habere göre AKEL, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e eleştiri yönelterek, Crans Montana’daki başarısızlıkla ilgili hikayesinin, uluslararası siyasi arenada hiç kimse tarafından benimsenmediğini, Mogherini’nin de bunu yaptığını ifade etti.

EDEK açıklamasında, Avrupa Komisyonu’nun ve BM Genel Sekreteri’nin raporlarının beşli konferans çerçevesinde izlenilen sürecin başarısızlığını teyit ettiğini belirtti.

Rum Dayanışma Hareketi, Avrupa Komisyonu’nun, Türkiye’nin, iki toplum lideri arasındaki müzakerelere ve Kıbrıs sorununa ilişkin görüşmelere destek verdiği değerlendirmesiyle, Türkiye’yi Crans Montana’daki sorumluluğundan azat ettiğini savundu.

Rum Vatandaşlar İttifakı, raporun Kıbrıs ile ilgili konularda olumlu ifadeler ve doğru vurgulamalara sahip olduğunu ancak bunun kendilerini rahatlatmaması gerektiğini belirtti.