“KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN İKİNCİ RESMÎ DİLİ, DİĞER YABANCI DİLLERE İNDİRGENDİ”
Rum orta dereceli okullarında 2003’te başlayan Türkçe öğretiminin zaman içerisinde azaldığı ve 12 Türkçe öğretmeninden yalnız 7 kadrolu öğretmen kaldığı bildirildi.
Politis “Türkçe Yok” başlıklı haberinde, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, ikinci yabancı dili olan Türkçe’ye, İngilizce hariç, müfredatta ders saatleri oldukça azaltılan diğer bütün yabancı dillerle aynı muamelede bulunduğuna işaret etti.
Rum Eğitim Bakanlığı’nın ortaokullarda Türkçe eğitimi için istihdam ettiği 12 öğretmenden bir kısmının işi bıraktığını, bir kısmının da başka alanlarda yüksek lisans yapma düşüncesinde olduğunu yazan gazete Türkçe’nin, seçmeli dil olarak müfredata girdiği 2003’te Rum öğrencilerin büyük bölümü tarafından tercih edilmediğini belirtti.
Habere göre, Türkçe, üniversitelere girişte yardımcı olmadığı gibi, Kıbrıs Üniversitesi Türk Dili bölümünün bile sıfırdan başlanması gerektiği mantığıyla Türkçe’nin bölüme giriş dili olmasını istemedi. 
Gazete “Kıbrıs Türk ‘hükümeti’ işgal bölgelerindeki orta eğitim kurumlarında Yunanca öğretimini güçlendirirken, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ikinci resmî dilinin sadece diğer yabancı dillere indirgendiği anlamına geliyor” ifadesini kullandı.
Habere göre, Rum Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (OELMEK) Başkanı Yannos Sokratus, bu meselenin kökünün son üç yıldır uygulanmakta olan yeni müfredat programı ve liselerdeki yeni yapıya dayandığını belirterek, “Avrupa politikalarına uygun yabancı dil politikası yok” dedi ve “özellikle Türkçe meselesinde siyasi boyut da var” vurgusunu yaptı. Sokratus, bu meselenin Rum Eğitim Bakanlığı ile öğretmenler arasında devam etmekte olan müzakereye dahil edilip edilmediği sorusuna da olumsuz cevap verdi.
Gazete haberinin, “Türkçe Çözüm Paketiyle” başlıklı bölümünde, Rum Yönetimi’nin 4 yıl önce, bugün uygulamakta olduğu müfredat şekillendirilirken Türkçe dil öğretimini Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına bağlandığını belirterek, özetle şunları aktardı:
“Hükümet tarafı Türkçe derslerin kapsamlı çözüm paketinin parçası olacağına kesin gözüyle baksa da bu güven yaratıcı önlemin çözümden önce uygulanması yönünde herhangi bir hareket olmadı. Bu yaklaşımın Eroğlu döneminde bir mantığı varsaydı da dersin takviyesine dair hiçbir görüşme olmadı, gelişmelerin olumlu olduğu Mustafa Akıncı ile müzakerelerdeki döneminde bile.”