Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 18-20 Eylül tarihleri arasında Strazburg’da gerçekleştirdiği toplantılarda, aralarında Loizidu Davası’nın da olduğu, Kıbrıslı Rumların KKTC’deki eski taşınmazlarına ilişkin bazı karalar ürettiği bildirildi.

Fileleftheros gazetesi “Mülkiyet Konusunda Haberler İyi – Lefkoşa İşgal Altındaki Bölgelerdeki Taşınmaz Mallar Konusundaki Avrupa Kararından Memnun” başlıkları altında verdiği haberinde, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 18 ila 20 Eylül tarihleri arasında Strazburg’da gerçekleştirdiği toplantıda Kıbrıslı Rumların KKTC’deki eski taşınmazlarına ilişkin bazı kararlar ürettiğini yazdı.

Gazete, Komitenin, Türkiye ile Güney Kıbrıs arasındaki “dördüncü devletlerarası başvuru”, “Barnabas ve Diğerleri ile Ksenidi-Aresti” isimleriyle bilinen Türkiye aleyhine AİHM’de açılmış davalara ilişkin kararlar aldığını belirtti.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin “dördüncü devletlerarası başvuru” ve “Barnabas ve diğerleri” davalarında benimsediği kararda, “yerlerinden edilmiş göçmenlerin mülkiyet haklarına atıfta bulunduğunu ve Türkiye’nin bu davalara ilişkin tazminatları ödemesi gerektiğini vurguladığını” yazan gazete, Komitenin Loizidu davasının ise Aralık ayında yapılacak toplantıda “kapanması ihtimalinden” söz ettiğini vurguladı.

Gazete, Rum hükümetinin Komite’nin toplantısında, Loizidu davasının Aralık ayındaki toplantıda yeniden ele alınması kararının verilmesini beklenen bir durum olarak nitelendirdiğini; ancak Loizidu davasının Aralık ayında kapanması ihtimalinden söz edilmesinin Rum hükümetini memnun etmediğini belirtti.

Habere göre Rum hükümetinden bir kaynak, konuya ilişkin açıklamasında, “önemli olan davanın kapanmamış olması. İlk hedefimiz buydu ve bunu başardık” şeklinde konuştu.

Söz konusu kaynak, Rum tarafının ısrarı sonucunda, “Loizidu’nun Girne’deki taşınmazının durumuna ilişkin ek bilgilerin verilmesi talebinin de karar içerisinde yer aldığını” belirterek, “böylece konunun Aralık ayında yeniden görüşülmesi kararının alınarak üç ay daha kazanıldığını” öne sürdü.

Loizidu davasının Aralık ayında kapanması ihtimalinden söz edilmesinin Rum hükümetini memnun etmediğini vurgulayan gazete, Türkiye’nin toplantılara katılmama sebebinin, Loizidu davasının komitede hala kapanmaması olduğunu da vurguladı.

Öte yandan Kıbrıslı Rum avukat Ahilleas Dimitriadis, konuya ilişkin açıklamasında, Türkiye’nin, “Ksenidi-Aresti” davasında yer alan 33 kişisel davanın, kullanım kaybı için tazminatların ödenmesiyle birlikte kapanmasını istediğini, tazminatlar için ise Taşınmaz Mal Komisyonu’nu işaret ettiğini öne sürdü.

Dimtiriadis, Türkiye’nin bu talebinin, Ksenidi-Aresti’nin kapalı bölge Maraş, Loizidu’nun ise Girne’de bulunan taşınmazlarının iade edilmesi gibi, kişisel bazda belirli önlemler almakla yükümlü olmayacağı anlamına geldiğini söyledi.

Dimitriadis, “Bizim görüşümüz Türkiye’nin tazminatları ödemesi ve örneğin, Arestis’in kapalı bölge Maraş’taki evine gidebilmesi için önlemleri alması gerektiğidir” şeklinde konuştu.

“Lordos ve Diğerleri” davasının da “Ksenidi-Arestis” davasının bir parçası olduğunu, davacıların davanın yeniden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderilmesini istediklerini belirten Dimitriadis, davacıların, AİHM’de davanın karara ilk bağlandığı tarih olan 2012 yılından bugüne kadar geçen altı yıl için yıllık tazminatların karara bağlanmasını hedeflediklerini belirtti.

Dimitriadis, “Miailidu” ve “Aleksandru” davalarına ilişkin olarak ise Komitenin, davaların kapatılması yönünde aldığı kararın, bu davalara konu olan taşınmazların karşılıklı anlaşma sonucunda Türkiye’ye satılmış olmasından ötürü, doğru bir karar olduğunu ileri sürdü.

Dimitriadis, Loizidu davasında ise başvuru sahibinin taşınmazının satışını değil iadesini istediğini, bu yüzden de Türkiye’nin konunun kapanması çabalarına karşı çıktılarını vurguladı.

LOİZİDU’NUN TAŞINMAZLARI BOŞTA DURUYUR

Dimtiradis, Loizidu’nun Girne’deki taşınmazlarından iki tane arsasının şu anda boşta durduğunu ve neden Loizidu’ya iade edilmediklerini bilmek istediklerini belirterek, Loizidu’nun, AİHM’e kişisel başvuru hakkının olmadığı 1987-90 yılları arasındaki süre için talep ettiği tazminatın verilmesi konusunda kararın AİHM değil Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından verileceğini, tazminat verilene kadar davanın kapanmaması konusunda ısrar edileceğini de sözlerine ekledi.