Türkiye’nin, bugünkü koşullar altında garantilerin tamamıyla kaldırılmasını kabul etmesinin mümkün olmadığı görüşüne sahip olduğu belirtildi.

Kathimerini gazetesi, “Garantilerde Üç Türk Önkoşulu” başlıklı haberinde, Türk hükümetine göre garantiler konusunun çok boyutlu olduğuna işaret etti. Haberde, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki geniş bölgedeki milli çıkarlarının sağlamlaştırılmasıyla doğrudan ilişkili olan stratejik açıdan önemli boyutlar bulunduğu yazıldı.

Gazete, Güney Kıbrıs ve Atina’ya, çözüm yolunun açılması için  Türk hassasiyetlerini dikkate almaları çağrısı yapıldığını belirtti.

Habere göre, Kıbrıs sorunundaki son gelişmeler ve Kıbrıs’taki garantilerin geleceğinin görüşülmesi analizinde, Türkiye’nin, mevcut koşullar altında, Yunanistan’ın garantilerin tamamen kaldırılması şeklindeki önerisini kabul etmesinin söz konusu olmadığını dile getirildi.

Türkiye’nin iç ve dış siyaset alanındaki bir dizi unsurun, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a böyle bir inisiyatif üstlenmesi olanağını tanımadığı kaydedildi.

Türkiye’nin, önemli addettiği 3 unsur üzerinde de durduğunu yazan gazete, bunları şu şekilde sıraladı: 1) Türkiye’nin, Kıbrıs’taki yeni bir anlaşmanın, Kıbrıs Rum tarafının hassasiyetlerini dikkate alması gerektiğine anlayış göstermesi. 2) Türkiye’nin adadaki asker sayısını doğrudan ve eş zamanlı olarak azaltılmasını görüşmeye hazır olması. 3) Türkiye’nin, adada yeni bir güvenlik anlaşmasının ortaya çıkmasını ihtimal dışı bırakmaması.

“KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN TEMSİLİYETİ”

Filelefthereos gazetesi, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Temsiliyeti Sadece Başkan Aracılığıyla” başlıklı haberinde, Atina’nın önünde, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Cenevre’deki konferansta mevcudiyetinin garanti altına alınmasına ilişkin 2 adet bilir kişi raporun bulunduğunu ve bunların Güney Kıbrıs’a da bildirildiğini yazdı.

Rum Yönetimi’nin ise kendi adına, 4 yabancı uzmandan görüş talep ettiğini ve bunları beklediğini yazan gazete, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıcı, eski bakan  Hristos Rozakis’in Yunanistan için verdiği görüşü önemli olarak niteledi.

Habere göre, Rozakis, Cenevre’deki konferansta, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis aracılığıyla temsil edilmesi gerektiğini belirtti. Rozakis ayrıca bunun nasıl yapılacağına ilişkin bir dizi yönteme de işaret etti.

Gazete, aynı haberinin içerisinde, Rozakis’in geçtiğimiz ocak ayında Oxford’ta kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen Kıbrıs’taki güvenlik konusuna ilişkin tartışmaya da katıldığını anımsattı.

Gazete haberinde ayrıca “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin temsiliyeti konusunun, liderler arasındaki yemekte netleştirilmediğine dikkati çekerek bu konuda farklı yaklaşımların olduğunun altını çizdi.

Gazete, Güney Kıbrıs ile Atina’nın, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin, anlaşmanın tarafı olarak,  mevcut veya müdahil olmadığı herhangi bir anlaşmanın “havada olacağı” şeklindeki görüşünü BM’ye ilettiğini de yazdı.

Kıbrıs’ta, 1 Aralık’tan bugüne kadar yürütülen görüşmelerde özlü bir ilerlemenin sağlanmadığını da yazan gazete, bu görüşmelerin sonuç vermediğini, iki müzakerecinin yoğun görüşmelerine karşın, Türk tarafının sürecin korunması taktiğini yürüttüğünün açık olduğunu savundu.

Gazete, Türk tarafının niyetinin, tüm anlaşmazlıkları Cenevre’ye taşımak olduğunu da ileri sürdü.

“MÜZAKERELERDEKİ AÇIK KONULAR”

Alithia gazetesi, “Müzakerelerdeki Açık Konular” başlıklı haberinde, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik müzakerelerde, açıkta olan konuların çok olduğunu yazdı.

Açıkta bulunan konulara ilişkin gazete, ekonomi, dönüşümlü başkanlık, yönetim, mülkiyet gibi konularda anlaşmazlıkların bulunduğunu belirtti.

Ekonomiye ilişkin olarak Kıbrıs Rum tarafının, örneğin “Radyo Televizyon Kurumu” gibi kurumlarda tek ve bir oluşumun işlev göstermesinde ısrar ettiğini yazan gazete, Kıbrıs Türk tarafının ise iki birimden bahsettiğini belirtti.

Gazete, dönüşümlü başkanlık konusunun da açıkta durmaya devam ettiğini, başkanlık seçimine ilişkin anlaşmazlığın bulunduğunu yazdı.

Rum Yönetimi’nin, “federal birimlere katılım” konusunda Kıbrıs Türk tarafı için öngördüğü oranın ad yer aldığı bütünlüklü paket sunduğunu, Kıbrıs Türk tarafının ise bunun tatmin edici olmadığı görüşünde olduğunu yazan gazete, “geliştirilmiş mülkiyet” terimiyle ilgili de anlaşmazlığın bulunduğunu savundu.

Gazete haberinde, anlaşmazlık konularının ayrıntılarına da geniş bir şekilde yer verdi.

“LONDRA’DAN AB’YE ÇAĞRI”

Fileleftheros gazetesi “Londra, Arka Fonda Haziran Ayında Referandum İle AB’ye Çağrı Yapıyor” başlıklı haberinde, İngiltere’nin, 2017 yılı içerisinde, muhtemelen Haziran ayında Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin referandum öngördüğünü, buna bağlı olarak Kıbrıslı Türklerin, AB normlarına uyumu sürecinin hızlandırılması için Brüksel’e çağrıda bulundu.

Gazete ayrıca, İngiltere’nin Cenevre’deki görüşmelerin siyasi anlaşmaya götürmesi durumunda her şeyin hazır olması için de “eylem planı” hazırladığını yazdı.

Habere göre İngiltere, çözümün uygulanmasına değin gelişmeleri şu üç aşamaya ayırdı:

“İlk aşama, 9 Ocak tarihine kadar geçen zaman; ikinci aşama, Cenevre’deki sürecin başlamasından itibaren geçen zaman; üçüncü aşama ise referandumun yapılacağı andan çözümün ilk gününe kadar olan zamanla ilgili”

“KKTC BANKALARINA İLİŞKİN VERİLERİN IMF’YE VERİLMEDİĞİ İDDİASI”

Simerini gazetesinde yer alan haberde ise, Kıbrıs Türk tarafının IMF ve Dünya Bankası’na, KKTC’de faaliyet gösteren 27 finans kuruluşuna ilişkin verileri vermeyi ret etmesinin ardında, “taşınmaz mallara ilişkin tazminatların bugünkü değerleri değil, sıradan tazminatlarla ödenmesinin” yattığını iddia etti.

Gazete, Kuzey Kıbrıs’taki birçok Kıbrıs Türk malının bugünkü değerleriyle Kıbrıs Türk bankalarında ipotekli olduğunu, bu nedenle tazminatların, sıradan değil de, gerçek değerinde karşılanması açısından IMF’ye verilerin sunulmadığını savundu.