ABD, BM BARIŞ GÜCÜ’NÜN VARLIĞINI KIBRIS SORUNUNDAKİ GİDİŞATA BAĞLIYOR
EXXONMOBIL SONDAJI NEDENİYLE GERİLİM ÇIKMAMASI İÇİN KIBRIS SORUNUNDA YENİ BİR ÇABA...
ANASTASİADİS VE MÜZAKERE GRUBU, BAZI KONULARI YENİDEN ELE ALMAK NİYETİNDE ANCAK ŞARTLARI DA VAR
Fileleftheros, BM Genel Sekreteri’nin Danışmanı Jane Holl Lute temas turuna başlamaya hazırlanırken, BM’de BM Barış Gücü ile ilgili perde gerisi çalışmaların tavan yaptığını belirterek, Barış Gücü’nün “bir kez daha Rum yönetimine baskı aracı olarak kullanılmakta olduğu” yorumunu yaptı.
Haberini “BM Bulanık Suda ‘Avlanıyor’… Eylül’de Bir ‘Final Sahnesi’ Hedefiyle Farklı Gelişmeler Aynı Kazanda” başlığıyla manşete çeken gazete, BM Barış Gücü’nün “bir kez daha Rum yönetimine baskı aracı olarak kullanıldığını”; tek farkın, bu kez ABD’nin değişiklikler konusunda ısrar edecek görünmesi olduğunu, Güvenlik Konseyi’nden çıkacak karara “Barış Gücü’nün görev süresinin kısaltılması” gibi bazı “kuyruklar” eklemesinin ihtimal dışı görülmediğini yazdı.
ABD’nin, BM Barış Gücü’nün Ada’daki varlığını Kıbrıs sorunundaki gidişata bağlamak istediğini, bunda da kendine çok sayıda müttefik bulduğunu savunan gazete, Barış Gücü’nün askeri rolünden daha çok siyasi rol üstlenmesi tezinin de gündemde bulunduğunu, bu yönde bazı adımlar atıldığını savundu.
Gazete, Genel Sekreter’in “sivil toplumun güçlendirilmesi gereğine” yaptığı atfı da bununla ilişkilendirdi ve polis aracılığıyla toplumlar arası temasların güçlendirilip kolaylaştırılabileceği gerekçesiyle Barış Gücü’nün askeri ayağının azaltılıp polis ayağının artırılması yönünde inisiyatifler bulunduğunu kaydetti.
SONDAJLAR NEDENİYLE GERİLİM ÇIKMAMASI İÇİN KIBRIS SORUNUNDA YENİ BİR ÇABA İSTENİYOR
Bütün bu çabanın, ExxonMobil’in yıl sonunda 10’uncu parselde yapacağı sondajla ilgili olduğu yorumunu yapan gazete, “Türkiye’nin muhtemel tepkisinden kaynaklanacak bir gerilimden kaçınılması için aralarında ABD’nin de bulunduğu müdahiller, Eylül ayında Kıbrıs sorununda yeni bir çaba olmasını istiyor” ifadesini kullandı.
Haberde; New York’a, iki devlete veya konfederasyona atıf yapan “başka bir süreç” mesajı gittiği için BM’nin bu aşamada Lute’u göndererek, müdahillerin hangi zeminde müzakere etmek istediğini netleştirmek, bununla birlikte “yeni bir başarısızlığın ertesi gününün nasıl olacağını, yani başarısızlık olursa Kıbrıslı Türklerin statüsünün ne olacağını da bilmek” istediği kaydedildi.
RUM YÖNETİMİNİN ULUSLARARASI AKTÖRLERE VERDİĞİ MESAJLAR
Aynı gazete; “Yeni Bir Crans - Montana İçin Formüller” başlıklı haberinde, Rum yönetiminin, yakın zamanda Kıbrıs sorunundaki yeni ve yoğun bir müzakere turu ışığı altında uluslararası aktörlere verdiği mesajları mercek altına aldı.
Rum yönetiminin, uluslararası toplumdan muhataplarına “tarafların Kıbrıs sorununda Crans - Montana tipi yeni bir konferansa katılmasını kolaylaştıracak tezler sunmak niyetinde olduğu, ancak güvenlik ve garantilerde geri adım atmak niyetinde olmadığı mesajını ilettiğine işaret eden gazete, Rum yönetiminin bu şekilde “Türk askerinin, Ada’daki Avrupa askeri gücüne katılarak varlığını sürdürmesine küçük bir pencere açtığı” yorumunu yaptı.
“Lefkoşa için zemin, Guterres Çerçevesi’nin 6 maddesidir” ifadesini kullanan gazeteye göre; yabancı muhatapları, Anastasiadis ve çalışma arkadaşlarıyla görüşmelerinden, 6 maddenin, Genel Sekreter’in 30 Haziran 2017’de Crans-Montana’da geliştirdiği maddeler olduğunu anlıyor.
Gazete, Rum yönetiminin, “prosedürün bataktan çıkması için iki tarafın da Guterres Çerçevesi’ni mantığını koruyarak geliştirmesi gerektiği” görüşünü ortaya koyduğunu, bu anlamda Türk askerinin varlığı konusu dışında mülkiyet, Kıbrıs’taki Türk ve Yunan vatandaşlarının oranı ve müzakerelerdeki usul konusunu da yeniden görüşebileceğini yazdı.
Habere göre diplomatik kaynaklar, Ada’ya 23 Temmuz’a gelecek olan Lute’un, tarafların BM parametreleri (iki bölgeli iki toplumlu federasyon), Genel Sekreter’in iyi niyet misyonu, 11 Şubat 2014 ortak açıklaması ve Guterres Çerçevesi’nin 6 maddesi zemini ile ilerlemeyi taahhüt edip etmediklerini saptamaya çalışacağını belirttiler.
ANASTASİADİS VE MÜZAKERE GRUBUNUN YENİDEN ELE ALMAK NİYETİNDE OLDUKLARI
Rum yönetiminin, muhataplarına, Guterres Çerçevesi’nin, Kıbrıs’ın normal bir devlet olmasını hedefleyen mantığına önem verdiğini söylediğini belirten gazete, Anastasiadis ve müzakere grubunun, yeniden ele almaya niyetli olduğu yönleri şu şekilde aktardı:
“GARANTİLER: Crans-Montana’da Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu garantilerin tamamen kaldırılması perspektifine tepki göstermişti. Ancak geçen yılki konferansın çöküşünden sonra, Kıbrıs Türk tarafı garantilerin tamamen kaldırılması talebinin, Türk askerlerinin daimi olarak Ada’da kalması şartıyla kabul edilebileceğini ima etmişti. Lefkoşa bu tezi dikkate alarak, muhataplarına, bir miktar Türk askerinin de katılabileceği bir Avrupa ordusu kurulması ve kalmasına olanak tanıyacak bir formülasyon bulunabileceğini iletiyor.
MÜLKİYET: Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Rum oluşturucu devletine iade edilmeyecek bölgelerdeki mülklerin kullanıcısının öncelikli söz sahibi olmasını kabul edebileceğini vurguluyor. Ancak bu ilk söz hakkı yüzde yüz olmamalı. Gerçekten mülküne dönmek isteyen mal sahiplerine mutlak öncelik verileceğinin önlemi alınmalıdır. Kullanıcıya hak tanınması, toprak haritasının Güzelyurt’u da içermesi şartıyla olur.
SİYASİ EŞİTLİK: Kıbrıs Türk tarafı siyasi eşitlik konularına yeniden bakmalıdır. Yani, her yerde olmasa da federal devletin çoğu organında veto hakkı talebini yapıcı ruhla yeniden değerlendirmelidir.
TÜRK VATANDAŞLARI: çözüm sonrasında Avrupai bir Kıbrıs’ta ikamet edecek Türk ve Yunan vatandaşlarının sayısı konusunda ortak bir tez bulunmalıdır. Kıbrıslı Türkler ve Türkiye, AB nedeniyle Ada’da yaşayan Yunan vatandaşlarının sayısında bir kısıtlama olmadığına işaret ediyor. Dolayısıyla Türk vatandaşları için de 1’e 1 oranını, yani her bir Yunana karşılık bir Türk olmasını istiyorlar. Kıbrıs Rum tarafı, yeniden birleşmiş Federal Kıbrıs’ta uzun süre ikamet eden statüsü edinecek Türkleri kapsayacağı şartı ile 4’e 1 (4 Yunana karşılık 1 Türk) oranından daha fazlasını kabul etmeye niyetli görünüyor.
USUL: Kıbrıs Rum tarafı, yukarıda sayılanların bir anlaşma yörüngesine girmesi şartıyla, Crans-Montana tipi yeni bir konferans olmasında bir sorun görmediğini ima etmişti. Konferansa, doğrudan müdahiller haricinde Güvenlik Konseyi daimi üyeleri (arzu edenler), AB ve uluslararası para-finans örgütlerinin temsilcileri de katılmalı. Bu talep Kıbrıs Rum tarafının kırmızı çizgisi değil, arzusudur.
TAKVİM: Anastasiadis ve çalışma arkadaşları, yeni yoğunlaştırılmış prosedürün ön hazırlığının iyi yapılmış, kısa ve somut bir zaman sınırı olması gerektiğini açıkça ima ediyor. Guterres Çerçevesi temelinde stratejik anlaşma ortaya çıkarsa, geriye kalanlar 3-4 ay içerisinde kapanabilir.”
VE ŞARTLARI
Gazete Rum yönetiminin, Guterres Çerçevesi ile ilgili geliştirdiği iyileştirilmiş önerileriyle birlikte Kıbrıs’la ilgili bir konferansın yeniden yapılabilmesi için bazı şartlarının da yerine getirilmesi gerektiğini söylediğine dikkat çekti, şartları şöyle sıraladı:
“-Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, sonbaharda ExxonMobil ile başlayacak sondaj programının devamını engellememeli. Tayyip Erdoğan’ın geçen Salı günü işgal bölgelerinde yaptığı, ‘Türkiye; Kıbrıslı Türklerin doğal gazdaki bütün haklarını koruyacak ve Kıbrıslı Rumlar MEB konularında uluslararası hukuka saygı göstermeli’ açıklaması iyimserliğe çok da olanak tanımıyor.
- Ankara ve Kıbrıslı Türkler, bu çözüm çabasının da başarısızlığa uğraması halinde işgal altındaki Kuzey’in statüsünün ne olacağının peşinen görüşülmesi ve karar verilmesi talebinden vazgeçmelidir.”