Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Rum Meclisi’nin 1950 Plebisiti’nin anılması yönündeki kararının “tüm Kıbrıslı Rumlarca saygı duyulan bir konuya yönelik sebepsiz yere popülist ve çok talihsiz bir karar olduğunu” belirterek, buna karşın Kıbrıs Türk tarafının tepkisinin ise abartılı olduğunu öne sürdü.

Alithia ve diğer gazeteler, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in “Atina Haber Ajansı’na” (APE) verdiği röportaja geniş yer verdiler.

Bugünkü koşullar altında Mart ayında uluslararası konferansın yapılması ihtimaline ilişkin bir soruya Anastasiadis: “Biz tamamen hazırız. Asıl konu, Ulusal Konsey’de ELAM dışındaki tüm partilerin oy birliğiyle arzu edilen çözüme bağlı olunduğu yönünde alınan karar gibi, hali hazırda ortaya konan bazı önemli unsurların dikkate alınması gereken unsurlar varken, soğukkanlılıkla karşılanması gerekirken bir olay yüzünden Kıbrıs Türk liderin Perşembe günkü görüşmeden ayrılmasıdır” yanıtını verdi.

Ulusal Konsey’in söz konusu kararının “Kıbrıslı Türkleri sakinleştirmesi gerektiğini” ifade eden Anastasiadis, “her yıl Kıbrıslı Rumların İngiliz yönetimine karşı Enosis hedefiyle ayaklanmalarının yıldönümü olan 1 Nisan’ın kutlanıyor olmasına karşın hiç kimsenin Enosis’ten bahsetmediğini” vurguladı.

Anastasiadis: “Abartıların ve özellikle müzakerelerden ayrılmak için yaratılan sebeplerin, büyük ihtimalle Türkiye’nin iç siyasetinde, 16 Nisan referandumunda Erdoğan’ın arzuları önünde engeller yaratacak problemler olduğuna inanıyorum” şeklinde konuştu.

Rum Meclisi’nin plebisit kararının “şimdi yada herhangi bir anda gündeme getirilmesinin uygun olmadığı, bunun meclis tarafından yapılmış çok talihsiz ve sebepsiz yere popülist bir yaklaşım olduğu” vurgusunda bulunan Anastasiadis, “aynı zamanda da, enosis veya taksimin yasaklandığı, yönetime etkin katılım içeren, siyasi eşitliğe dayalı iki toplumlu, iki kesimli federasyonu hedefleyen müzakerelerin kesilmesi için yeterli bir bahane teşkil etmediğini” söyledi.

“HARİTA MEMNUN ETMEDİ”

Kıbrıs Türk tarafının Cenevre’de sunduğu haritanın kendisini memnun etmediğini söylediğinin hatırlatılması ve bu memnuniyetsizliği sebebinin “Morfu”nun (Güzelyurt) haritada yer almaması mı olduğunun sorulması üzerine ise Anastasiadis, Kıbrıs Türk tarafının haritasının “hayati önem taşıyan bölgeleri içermediğini” söyledi.

Anastasiadis: “Mümkün olan en yüksek sayıdaki Kıbrıslı Rum göçmenin Kıbrıs Rum yönetimi altındaki topraklara dönmesine imkan sağlayacak, hayati önemdeki bölgelerin iadesini içermiyor. Toprak büyüklüğü konusunda iki taraf arasındaki fark büyük değil ancak Kıbrıs Rum idaresi altındaki topraklara dönecek Kıbrıslı Rum göçmenler konusundaki fark büyüktür” şeklinde konuştu.

Kıbrıs sorununun çözümünden sonra dört özgürlüğün Türkiye vatandaşlarına da tanınması konusunun sadece AB için değil, Kıbrıslı Rumların nüfus koşulları temelinde adadaki varlıklarını sürdürmeleri açısından da önem taşıdığını ifade eden Anastasiadis, konunun, toplamda bir milyon nüfusu geçmeyen Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar karşısında 75 milyon Türk vatandaşına dört özgürlüğün verilmesi olduğunu öne sürdü.
Anastasiadis, “Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslı Rumların çoğunluğundan korunmak adına, mülkiyet hakkını tanıdıkları halde, iki toplumluluğun ve iki kesimliliğin korunabilmesi için alanlarının düzenlenmesini talep ederken Türk vatandaşları için benzer imtiyazlar istemelerinin mantıksız olduğunu” ifade etti.

Bunun sonucunda benzer güvenlik önemlerinin Kıbrıslı Rumlar için de alınması gerektiğini vurgulayan Anastasiadis, Türkiye’nin ise “bir yandan Kıbrıslı Türklerin korunmasını talep ederken diğer toplumun endişelerini görmezden gelemeyeceğini anlaması gerektiğini” belirtti.

Anastasiadis, Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümünü istediğine ilişkin pratikte herhangi bir kanıt olmadığı iddiasında da bulundu.

Kendisinden önceki Rum liderlerin dönüşümlü başkanlığı kabul ettikleri hatırlatılarak, kendisinin neden daha fazla toprak elde etmek için bunu kabul etmediği şeklindeki bir soruya ise Anastasiadis, “müzakere konularına girmek istemediği” şeklinde yanıt vermekle yetindi.

Her konuda uzlaşıya varılmadığı sürece hiçbir şeyde uzlaşıya varılmış sayılmayacağı ilkesinin de hatırlatan Anastasiadis, tüm konularda siyasi anlaşmaya varmakla, bir anlaşma çerçevesi oluşturulmasının farklı şeyler olduğunun altını çizdi.

Anastasiadis, bir çerçeve anlaşmasının söz konusu olmayacağını, müzakere başlıklarının hepsinde uzlaşıya varılmadan bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını belirtti.

Anastasiadis, “şu anda acil olan şeyin, Akıncı’nın müzakere masasına geri dönmesi ve diyalogun kararlılıkla devam ettirilmesi olduğunu” sözlerine ekledi.

Simerini gazetesi ise Anastasiadis’in söyleşisini “Yapıcı Tutum Yönünde Hiçbir Belirti Yok” başlığı altında verirken Alithia gazetesinde yer almayan bazı noktalara yer verdi.

Gazete, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cenevre konferansı sonrasında “Kokkina” (Erenköy) konusunda yaptığı  “Erenköy’ün Güzelyurt’la birleştirilmesi” şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine Anastasiadis’in “böyle bir şeyin Kıbrıs Türk tarafının haritasında yer almadığını” söylediğini aktardı.

Anastasiadis: “Büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı Erdoğan tam bilgi sahibi değildi. Buna karşın, bu açıklaması çerçeve dışında kalmayı ve kışkırtıcı olmayı sürdürüyor” şeklinde konuştu.

“GARANTİLER KONUSUNDA BÜTÜNLÜKLÜ ÖNERİ SUNDUK”

Anastasiadis, garantiler konusunda kendisine yöneltilen bir soruya karşılık ise “her iki toplumun da endişelerini giderecek, Türk askerinin, üçüncü bir ülkenin garantisinin veya müdahale haklarının olmadığı bütünlüklü bir öneri sunduklarını” söyledi.

Anastasiadis, “Bir işgal devletinin, AB üyesi olan bir diğer ülkede garantör haklarını sürdürmesinin mümkün olmadığı konusunda uluslararası toplumdan anlayış gördükleri” iddiasında da bulundu.

Anastasiadis ayrıca, Kıbrıs sorununun çözümünü Güney Kıbrıs’taki seçimler veya KKTC’deki herhangi bir seçim süreciyle ilişkilendirmediğini de sözlerine ekledi.

Fileleftheros gazetesi ise Anastasiadis’in söyleşisini: “Başkan Çözümü Seçimlerle İlişkilendirmiyor” başlığı altında kısaca yansıtırken, söyleşiye Rum siyasi partilerinden gelen tepkilere de yer verdi.

EDEK: “DİSİ MECLİSİN KARARINI ENGELLEYEBİLİRDİ”

Habere göre, Anastasiadis’in söyleşisinde Rum meclisinin plebisit kararını “çok talihsiz ve popülist bir yaklaşım” olarak nitelendirmesine ilk tepki EDEK’ten geldi.

EDEK’ten dün yapılan açıklamada, DİSİ’nin isterse Rum meclisinin plebisit kararına engel olabileceği ancak bunu yapmadığı” vurgulanarak Anastasiadis’in bu konuyu ve partisinin tutumunu kendi partisiyle değerlendirmesi gerektiği ifade edildi.

Vatandaşlar İttifakı ise açıklamasında, Anastasiadis’in söyleşisinde “ilk kez, dolaylı ancak net bir şekilde, mülkiyet hakkının düzenleneceğini kabul ettiğini” iddia etti.

Açıklamada, Anastasiadis’in dönüşümlü başkanlığı neden kabul etmediği sorusuna yanıt vermemesinin ise, “Akıncı’nın Anastasiadis’in bunu kabul ettiği iddialarını doğruladığı” yorumunda bulunuldu.

Rum Ekologlar-Vatandaşlar İşbirliği ise yaptığı açıklamada, Anastasiadis’in,başarısızlığını ve  Akıncı’nın haritasının memnun edici olmadığını itiraf ettiğini öne sürerken, dönüşümlü başkanlık konusundaki yanıtının ise soru işaretleri doğurduğu değerlendirmesinde bulundu.