“RUSYA, FRANSA VE İSRAİL GİBİ ÜLKELERLE SAVUNMA İŞBİRLİĞİ VE BU ÜLKELERDEN SİLAH ALIMINA OLANAKLARI DEĞERLENDİRİLSİN”

ÖNERİLEN ÖNLEMLER ARASINDA KIBRISLI TÜRKLERE VE ERCAN HAVAALANI’NI KULLANANLARA KARŞI OLANLAR DA VAR

“MÜZAKERELERİN KESİLMESİ OLUMSUZ HAVA YARATTI, BU DÜZELTİLMELİ”

 Rum tarafında faaliyet gösteren “Lefkoşa Üniversitesi” Avrupa ve Uluslararası Konular Merkezi Jeopolitika Grubu, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin hedefi ve Rum yönetiminin buna karşı alması gereken önlemlerle ilgili bir çalışma hazırladı.

Fileleftheros, Petros Savvidis, Anna Kukkidis-Prokopiu, Nikolas Yoannidis ve Yorgos Kentas’ın imzasını taşıyan araştırmayı “Türkiye’den Bir Adım Önde... Egemenlik Haklarının Sağlamlaşması Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Jeopolitik Konumunu Güçlendirir” başlığıyla aktardı.

Gazeteye göre Türkiye’nin, Rum yönetiminin sözde “MEB”indeki egemenlik haklarını sorgulamak,  Güney Kıbrıs’ı etkisizleştirmek istediği, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin yalnız Rum yönetiminin değil, MEB sınırlarını belirleme anlaşması imzaladığı diğer ülkelerin de aleyhine olduğu iddia edilen araştırmada, Türkiye’nin bu tavrına karşılık Rum yönetiminin yapması gerekenler özetle şöyle aktarıldı:

“Kıbrıs Cumhuriyeti bütünsel yaklaşımı olan kapsamlı bir stratejik plan geliştirmeli. Afrodit yatağının geliştirilmesi ve ticari açıdan değerlendirilmesi yakın hedefi ve ENI’nin ve TOTAL’in Kıbrıs MEB’indeki araştırmalarına devam etmesi uzak hedefini taşıyan enerji programını sürdürmeli. Hükümet enerji programının Kıbrıs müzakerelerine bağlanmasından şiddetle kaçınmalı.

Bir sonraki Türk meydan okumasına karşı hazırlık yapılmalı. Türkiye Kıbrıs MEB’i içerisindeki faaliyetlerini artırarak devam ettirecek.  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin projesi Türk projesinden daha önde olmalı.

Anastasiadis’in Rum toplumunun Kıbrıs müzakere sürecine katılımını dondurma kararı doğru ancak münferit olduğundan tek başına Ankara’nın projelerini göğüsleyebilecek bir karar değildi. Navtex’e ve Türkiye’nin Kıbrıs MEB’i içerisindeki bütün faaliyetlerine son verilmesi ve bu çerçevede Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin deniz bölgelerine yeniden girmeyeceğini beyan etmesi halinde müzakereler başlayabilir.

“MÜZAKERELERİN KESİLMESİ OLUMSUZ HAVA YARATTI, BU EDÜZELTİLMELİ”

Müzakerelerin kesilmesi, olumsuz bir hava yarattı, bu düzeltilmeli. Bunun için en iyi yol Navtex’e, yasadışı sismik araştırmalara son verilmesi ve Türkiye’nin gerekli teyitleri vermesi halinde iki toplumun müzakere heyetlerinin, yakınlaşma noktaları yaratmak hedefiyle bir hazırlık prosedürüne başlamasıdır.

Türkiye’nin Kıbrıs’ın deniz bölgelerindeki faaliyetleri Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki rolüne bir kez daha dikkat çekmiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti bunu etkin şekilde göğüslemelidir. Doğalgazın ‘Türkiye için teşvik’ olarak kullanılmasıyla ilgili açıklamalar bu araştırmada izah edilen bir dizi sebep açısından nafiledir.

Kıbrıs Cumhuriyeti, deniz bölgesindeki egemenlik haklarını ve Doğu Akdeniz’deki rolünü sağlamlaştırmak hedefiyle çalışmalıdır. Bunlar, jeopolitik konumu ve Türkiye bağlamında müzakere gücünü artıracaktır. Doğu Akdeniz ülkeleriyle işbirliği, üç ülke ve örgütler tarafından desteklenecek bir istikrar, güvenlik ve refah çerçevesi yaratacak.  Caydırıcılık gücü için gerekli hava ve deniz imkanlarının edinilmesi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yerel ve uluslararası mevzuatın dayatılması, egemenlik haklarının gösterilmesi ve itibar oluşturulması açısından zaruridir. Bu hedefler bir Ulusal Güvenlik Stratejisi çerçevesinde ele alınmalıdır.

Öncelikli tepki önlemleri şunları içermelidir:

-Türkiye’nin ve Türk Devlet Petrol Şirketi’nin Kıbrıs Cumhuriyeti MEB’indeki yasadışı faaliyetlerine katılan özel ve tüzel kişilere karşı hukuki önlemler.

KIBRISLI TÜRKLER ALEYHİNE HUKUKİ VE İDARİ ÖNLEMLER YANINDA, VERİLEN KİMLİK VE PASAPORTLARIN GERİ ALINMASI DA ÖNERİLİYOR

-Kıbrıs Cumhuriyeti MEB’indeki yasadışı faaliyetlerin uygulanmasına katılan Kıbrıslı Türkler aleyhine hukuki ve idari önlemler. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin altını oyan Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti belgeleriyle (kimlik ve pasaport) yurtdışına seyahat edememeli. Bu belgelerin kendilerinden geri alınması incelenmelidir. Yine, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarını çiğneyen kişilere cezai kovuşturma ve idari ceza verilmesi olasılığı araştırılmalıdır.

-Yeşil Hat Tüzüğü’ne çok katı şekilde uyulmalıdır. Yeşil Hattan geçen herkes, Kıbrıs’ta meşru makamların hangileri olduğunu tam olarak anlamalıdır.

ERCAN HAVAALANI’NI KULLANAN HERKESE İDARİ CEZA

-Yasadışı Timbu (Ercan) Havaalanı’nı kullanan herkes idari cezaya çarptırılmalıdır. Bu önlem, tepki önlemlerinin tırmandırılması planı çerçevesinde ve iyi bir plan ve program temelinde uygulanmalıdır.

-Kıbrıs Türkiye’nin üyelik müzakereleri çerçevesinde çok katı tavır sergilemeli. Müzakere başlıklarının dondurulmasının ötesinde, AB düzeyinde Türkiye’ye daha çok baskı uygulanması yolları aranmalı.

“KIBRISLI TÜRKLERE, RUM PROJELERİNİN MENFAATLERİ, TÜRKİYE’NİN PROJELERİNİN DEZAVANTAJLARI ANLATILSIN”

Türkiye’nin bundan sonraki meydan okumaları ışığı altında tepki hazırlıkları çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti, AB içerisinde Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını yaratacak şartların oluşturulması yönünde çalışmalıdır. Bunun paralelinde, Türkiye’nin almakta olduğu üyelik öncesi yardımın kısıtlanması olanakları da araştırılmalıdır.

-Kıbrıs Cumhuriyeti’nin enerji programının menfaatleri ve Türkiye’nin projelerinin dezavantajları hakkında Kıbrıs Türk toplumunu bilgilendirme kampanyası yapılmalıdır.”

Simerini de ilgili araştırmayı okurlarına “Lefkoşa Üniversitesi’nden Jeopolitik Notu... Bir Milli Güvenlik Stratejisi İçin... Savunma İşbirlikleri ve Rusya, Fransa ve İsrail Gibi Devletlerden Silah Alımı İçin Bütün Olanakların Değerlendirilmesi” başlık ve spotlarıyla aktardı.

Gazete “Jeopolitik Not’ta münferit ve parçalı faaliyetlerde bulunulmadan, Rusya, Fransa ve İsrail gibi devletlerle savunma işbirliği ve silah alımı olanaklarının değerlendirileceği bir Milli Güvenlik Stratejisi oluşturulması öneriliyor” ifadesini kullandı.