Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği, Kıbrıs’ta 50 yıldır “sözde” çözüm çabalarının sürdürülmekte olduğunu, 50 yıldır BM denetiminde ve BM'nin ortaya koyduğu kriterler temelinde görüşmeler yapıldığını, ancak bir türlü arzulanan çözümün gerçekleşmediğini belirterek, “Bu, açık şekilde BM'nin ve kriterlerinin başarısız olduğunun göstergesidir” dedi.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Celal Bayar tarafından yapılan “Kabul Etmiyoruz Platformu'na Cevabımızıdır”
başlıklı yazılı açıklamada, ayni yöntemin sürdürülmesini istemenin; bir 50 yıl daha Kıbrıs Türklerinin ambargo ve izolasyonlar altında ezilerek dünyadan kopmuş halde yaşamasını sağlayacağı kaydedilerek, “Bu yöntemden yıllar önce vazgeçilmesi gerekiyordu; kısmet bugüneymiş” denildi.

“50 yıllık süreçte, federasyonlar bir bir tarihten siliniyorken; sömürgeci emperyalizm, dünyada 1000 devlet olmasını savunurken, Kıbrıs Türklerine çözüm adı altında federasyon dayatması asla kabul edilemezdi ve kabul edilmeyecek” ifadelerine yer verilen açıklamada şöyle denildi:

“Biz inanıyoruz ki 19 milletvekili, 50 yıldır Birleşmiş Milletler himayesinde yürütülen müzakerelerde ortaya konulan kriterlerle bir sonuca varılamayacağını ve BM'nin 50 yıllık çabasının kesin olarak başarısız olduğunu gördükleri için o öneriyi verdiler.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığının tek güvencesi olduğunun inancı ile o öneriyi verdiler.

"Kabul etmiyoruz platformu" adı altında bir avuç insanın geçen günlerde meclis önünde gerçekleştirdiği eylemi hayretler içinde izledik. Eylemde söylenenler hep gerçek dışı ve Kıbrıs Türk Halkını yanıltmaya yönelik söylemlerdi.
- Yapılan konuşmalarda genel olarak Kıbrıs Türk Halkına saygısızlık ve aşağılama görülmektedir. Bir devlet kurmuş ve 34 yıldır o devleti onurla yaşatmış bir halka ısrarla toplum demek o halkı aşağılamaktır.
- Dünya ile bütünleşmekten söz ediliyor. Dünya ile bütünleşmek, emperyalist ülkelerin emirlerini yerine getirmekle değil dünya ülkelerinin meseleleri çözüm yollarını benimsemekle mümkündür. Çoğunluğun buyruğunda bir azınlık olarak yaşayarak değil, kendi devletinde özgür, bağımsız ve egemen olarak yaşamayı savunmakla mümkündür.
- Kıbrıslıların birlikte yaşama istenci varmış ne Büyük yalan. Rumlar bu istenci ENOSİS'i savunarak, Kıbrıs Türklerine katliamlar uygulayarak, yollardan, tarlalardan topladıkları masum Türkleri vahşice şehit ederek, binlerce devlet çalışanını silah zoru ile işsiz ve aşsız bırakarak, devleti Türklerden arındırıp bir RUM DEVLETİ haline getirerek mi birlikte yaşama istencini kanıtladılar? Bugün Kıbrıs Türklerinin büyük bir çoğunluğunun Rumlarla birlikte yaşama istencinin olmadığı açık bir gerçektir.
- Tek çözüm Federasyon muş. Bunca yaşanandan sonra Türklerle Rumları bir araya getirmenin yeni kavgalara ve savaşlara neden olacağı aşikâr değil midir? Bugün Federasyon çığlıkları atanların mantıklı gerekçeleri yoktur. Beklentileri yeni kavgaların ve savaşların yaşanmasıdır. 1974'ten bu yana Türklerle Rumlar ayrı bölgelerde, kendi yönetimleri altında yaşıyorlar. Kıbrıs'ta ne kavga oldu ne savaş ne de Rumların katliamları yaşandı. Federasyoncular bu barış ortamını bozmaya çalışıyorlar.
- Öneri seçimler için malzeme imiş. Başka ne diyebilirlerdi ki? Sanki diğer partiler ortaya koydukları kendi doğrularını ve politikalarını seçim malzemesi olarak kullanmıyormuş gibi. önerinin nedenlerini yukarıda açıkladık. Ancak şu da bir gerçek ki partiler seçim kazanıp ülkelerine hizmette bulunmak için vardırlar.
- KC'ndeki haklar… bunlar hangi haklardan söz ediyorlar? Anlaması güç. Rumlar 21 Aralık 1963'te Kıbrıs Türklerini devlet yönetiminden silah zoru ile atmadılar mı? Meclisi sadece Rumlardan oluşmuyor mu? O meclisten ENOSİS kararı çıkmadı mı? KC anayasasına ve kuruluş antlaşmalarına göre ENOSİS yasaklanmadı mı? Böyle bir Cumhuriyet'in parçası mı olalım? Bilsinler ki bu asla olmayacak.
- Rumların bugüne kadarki görüşmelerde kabul ettiklerinden söz ediyorlar. Bu insanlar uzayda mı yaşıyorlar. Rumlar 50 yıldır tüm önerileri ret ettiler. Bunu kendi dışişleri Bakanları Rolandis açıkça söylüyor. Rumlar bizi bir halk olarak kabul etmiyorlar, azınlık hakları ile bu adadan yok olmamızı sağlayarak ENOSİS'i gerçekleştirmek peşindedirler. Görüşmeler sürecinde kabul edilenlerin kalıcılaştığını iddia etmek tam bir bilgisizlik örneğidir. Her görüşmeden önce taraflarca kabul edilen bir prensip anlaşması vardır. "Müzakereler, her şey üzerinde anlaşılmadan hiçbir şey üzerinde anlaşılmamış olacağı ilkesine dayalıdır."
- Çok iddia edilen bir şey de Kıbrıs'ın tek yanlı AB üyeliğine Kıbrıs Türklerinin neden olduğudur. Unuttular mı bilmem, üyelik kabulü sırasında KC Anayasasına ve Kuruluş Antlaşmalarına aykırı olarak Rumlar tarafından katliamlara maruz kalmış Kıbrıs Türkleri Devlet yönetiminden atılmıştı, Kıbrıs bölünmüştü, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ciddi sorunlar vardı. AB kurallarına göre sorunlu ülkelerin üye yapılmaması gerekiyordu. Daha sonra AB yetkililerinin de kabul ettiği gibi üyeliğin gerçekleşmesinin suçu ve sorumluluğu AB'ye aittir. Kıbrıs Türklerinin tüm bunların dünya tarafından tescillenmesini kabul mü etmeliydi?
- 2004 Referandumunda hangi koşullarda evet denildiğini herkes çok iyi bilmektedir. "evet" demek Kıbrıs Türklerinin Ulusal davasına çok pahalıya mal olmuştur.
- Bugün Kuzeyde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. Bu Cumhuriyetin anayasasında "Federasyon" kelimesi dahi yoktur. KKTC Anayasası ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin korunması ve yaşatılmasını emretmektedir. Eylemcilerin KKTC Bağımsızlık Bildirgesine olan inanç ve bağlılıkları gözlerimizi yaşarttı. Bağımsızlık Bildirgesinin Federasyondan söz eden tek maddesi 22. maddedir.
Madde 22- Bu tarihi günde bir defa daha, Kıbrıs Rum halkına barış ve dostluk elimizi uzatıyoruz.
(a) Aynı Ada’da yan yana yaşamağa mecbur bulunan iki halkın, aralarındaki bütün sorunları eşit düzeyde müzakerelerle, barışçı, adil ve kalıcı biz çözüme ulaştırmalarının mümkün ve zorunlu olduğuna inanıyoruz
(b) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanı, iki eşit halkın ve onların kurdukları yönetimlerin, gerçek bir federasyon çatısı altında yeniden bir ortaklık kurmalarını engellemez; tam aksine bir federasyonun kurulabilmesi için gerekli ön şartları tamamlayarak bu yoldaki samimi çabaları kolaylaştırabilir. Bu yolda her yapıcı çabayı göstermeğe kararlı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti başka hiç bir devletle birleşmeyecektir.
(c) Kıbrıs Türk tarafı olarak, iki halk arasındaki bütün sorunların barışçı ve uzlaşıcı bir yaklaşımla çözülmesi için Birleşmiş Milletler Genel Sekreter’in iyi niyet görevinin devamını ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin gözetimi altında müzakerelerin yürütülmesini istiyoruz.
(d) Kıbrıs Rum Yönetimi’nin de Kıbrıs Türk Halkı’nı yeniden yabancı bir devletin tahakkümüne sokmayı amaçlayan “Enosis” hayalini kesinlikle terk etmesini, uluslararası alanda bütün Kıbrıs adına konuşma iddiasından vazgeçerek Kıbrıs Türklerini temsile yetkili olmadığı gerçeğini kabul etmesini, kısa vadede çözüme kavuşabilecek konularda iki halkı yaklaştıracak iyi niyet adımlarının derhal atılmasına yardımcı olmasını bekliyoruz.
- Ayrılıkçı politikalardan söz ediliyor. Bir uyduruk iddia da bu. Kıbrıs Türkleri durup durduğu yerde Cumhuriyet ilan etmedi. Ortağı olduğu Cumhuriyetten çoğunluk tarafından silah zoru ile atıldı, devlet imkanlarından mahrum edildi 1963'ten 1983'e kadar yirmi yıl devletin normal şekline dönmesi için mücadele etti. Olmayınca da yasal hakkını kullanarak yasal cumhuriyetini ilan etti. Kimse Kıbrıs Türkleri ayrılıkçıdır diyemez. Kıbrıs Türkleri olarak biz hiçbir zaman şovenizmle suçlanamayız.
Ama siz, yıllardır Türk ve Türkiye düşmanlığını öne çıkararak düşmanlık yaratıp kışkırtmalarda bulunuyorsanız? Siz, yıllardır çocuklarını Türk düşmanı olarak yetiştirmiş, gerçek şovenizmi anımsatan "en iyi Türk ölü Türk'tür" sloganı ile büyümüş Rumlarla işbirliği yapıyorsanız? Siz, ENOSİS'in ilk tetikçisi AKEL ile birlikte hareket ediyorsanız?
Kelimenin tam anlamı ile şoven sizsiniz…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, büyük bedeller ödeyerek ilan edilmiştir. Varlık ve bekası Kıbrıs Türkleri için tek çaredir. Kıbrıs için, barış için gerçekleşmiş tek çözümdür.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlık ve bekası için her türlü mücadeleyi sürdürmek azim ve kararlılığında olduğumuzu tüm dünyaya ilan ederiz.”