DP/UG eski genel sekreteri Bengü Şonya suçlamalara devam ediyor.
Şonya'nın Kıbrıs Postası'nda yayınlanan makalesinde DP/UG içerisinde ki uyumsuzluğu ve tepkileri ele alarak suçlamalarında her zaman olduğu gibi hedefinde yine Serdar Denktaş var.
Denktaş'ın Şonya'a göre yaptığı uygulamanın altında başbakan olma hesabının yattığını ama parti içerisinde ki tepkilerden dolayı hayalinin suya düştüğünü vurgulayan makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

İpotekli parti

Gerçek DP’liler Demokrat Parti  içerisine monte edilen ve UG’li olarak tasvir edilen UBP ve Saray takımını rencide etmemek için çok çaba harcadılar. Yaşanan olayı basit bir katılım, DP’li olmaya en azından özen gösterecek ve bünyeye uymaya çalışacak insanlar olarak algıladılar. Daha senaryo sahneye konmadan DP’yi dağıtıp tekrar UBP’ye dönmek için planlar yapıldığını akıllarının ucundan bile geçirmediler.   Gerçek DP’liler yeni gelenleri rahatsız etmemek için aman yanlış anlaşılmasın, aman gücendirmeyelim diye, diye onları Serdar Denktaş’la işbirliği halinde DP’nin üst yönetimi pozisyonuna soktular.

Hangi şart altında olursa olsun, nereden baskı gelirse gelsin yılmayan ve partisine dört elle sarılan gerçek DP’liler, gün gelecek kendi başkanlarının yaptığı gizli anlaşmalarla pazarlanacakları hiç akıllarına gelmedi. DP’nin artık DP maskesi takmış yabancılara hizmet eden bir oluşuma döndüğünü birçoğu geç anladı. Serdar Denktaş bu gün artık başka bir yerlerden talimat almadan adım atamayan veya ancak kendisine çizilen yetki alanı içerisinde hareket edebilen bir başkan görüntüsü vermektedir.

Serdar Denktaş parti tüzüğünü değiştirerek ve kendi partilileri arasında   varılan bütün mutabakatları çiğneyerek, yıllarca partisine hizmet veren gerçek DP’liler bir kenara itti ve partiye zembille gelenleri aday listelerine uzmanca yerleştirerek vekil seçilmelerini sağladı. Dağdan gelenler bu gün Demokrat Parti’nin geleceğini direk ilgilendiren bir maceraya, yani hükümeti bozup UBP ile yeni bir hükümet kurma konusunda emrivaki yapacak pozisyona geldiler. Veya geldiklerini sanıyorlar. Guguk kuşları yuvanın dağıtılması aşamasındadırlar. Bundan sonra bünyeye yabancı olan gugukların yuvayı terk edişi gündemdedir ve bunun adı “birleşme” olarak konulmuştur.

Bu gerçeklere rağmen Serdar Denktaş’tan kişisel bir eleştiri yapmasını, günah çıkarmasını veya büyük bir hevesle girdiği yoldan geri dönmesini beklemek yanlıştır. Serdar Denktaş bu yola ne yaptığını çok iyi bilerek girdi ve çarkın önemli bir parçası oldu.  Bu nedenle geri dönmek istese bile artık onu kabullenecek kitleler yoktur. Sahte delegeler, şişirme kurultaylar Güzelyurtlu Ahmet dayı “artık yeter” dediği anda balon gibi sönmeye mahkumdur. Karizma çizilmiştir. Bu nedenle Serdar Denktaş’ın UBP ve DP’nin birleşmesi ile başbakan olma hayalleri bu gün itibarı ile son bulmuştur. Bu hayal ile bağlantılı olarak sarayın planları da berhava olmuştur. DP’de yaşanan istifalar, kurultay hesapları ile rencide edilen tabanın tepkisini, partililerinin başkana olan güvensizliğini ve genel bir moral çöküntüsünün göstergesidir. Böyle bir görüntü veren parti ancak ve ancak  UBP’nin altına  ve Serdar Denktaş da  Özgürgün’ün altına girebilir

Demokrat Parti’de istifalar başladığı için saray mutlaka yeni bir harekat planını sahneye sürmeye hazırlanmaktadır. Mantıken zararı en aza indirebilmek, zaman kazanabilmek ve UBP ile pazarlıkta güçlü DP imajını koruyarak pazarlık marjını artırmak için süratle hükümetten çekilerek, UBP-DP koalisyonu güzergahına girmek isteyeceklerdir. Bu şekilde DP tabanının isyanını yeni bir hedef göstererek, yeni oluşum içerisinde isteklerin daha rahat karşılanabileceğinisöyleyerek erteleyebileceklerini düşüneceklerdir. Ancak kendi partisi içerisinde bile ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören gerçek DP’liler, UBP ile olası bir koalisyon veya birleşmede üçüncü sınıf dahi olamayacaklarının bilincindedirler. Sonradan gelmeler 8 yıldır muhaleffette bulunan DP içerisinde etkili olup koalisyonu bozabilirlerse, DP tabanı ve sempatizanları Serdar Denktaş’ı şahıs olarak hiç affetmeyecek ve Serdar Denktaş tarihe yaptığına uygun ibarelerle geçecektir.

Kendi askerleri  burçlarda ölümüne savaşırken, Serdar komutan kalenin kapısını düşmana sonuna kadar  açarak partilisine ihanet etmiştir. Ve kale bir daha ayağa kalkamayacak şekilde düşmüştür. Azeri kardeşlerimizin kullandığı Türkçeye bayılıyorum. Onlar “aşağıya in” demezler. “Aşağıya düş” derler.