Pervin Gürler ile Şenay Kebapçı’nın biyografileri aşağıdaki gibidir.



 

 

Pervin Gürler’in biyografisi

Pek çok ilke imza atmak, hem de kadın olarak, pek kolay olmasa gerek. Ama şimdilerin Girne Polis Müdürü Pervin Gürler, mesleki alanda imza attığı ilklerle tarihteki yerini çoktan almış. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk bayan subayı, ilk bayan polis müdürü ve ilk bayan kaza polis müdürü ünvanları ile haklı bir gurura sahip Pervin Hanım. Pervin Çavuşoğlu, 15 Aralık 1955’de Baf’ın Fiti köyünde, polis çavuşu Mustafa Bey ile Pembe Hanım’ın ilk kızı olarak dünyaya gözlerini açar. 6 kardeşin üçüncüsü ve ilk kız olan Pervin, baba otoritesinin ağır bastığı, kuralları olan bir ailede büyür. Babasının tayini dolayısıyla çocukluğunun çoğunu Girne’de geçiren küçük Pervin, her faaliyetin içinde yer alan aktif ve çok sosyal bir öğrencidir. Çok güzel bir çocukluk geçiren Pervin, 5 kardeşiyle de son derece uyumludur. Çavuşoğlu ailesinin çocukları o kadar birbirlerine bağlıdırlar ki, yıllarca önce birbirlerine verdikleri sözü hep tutarlar. ‘Aileye dıştan katılacak herhangi birisinin, kardeşlerin bağlılığını bozmasına asla izin vermeyecekleri’ sözü herkes için geçerli olmuş.

60’lı yılların Kıbrıs’a getirdiği huzursuzluğu herkes gibi Çavuşoğlu ailesi de yaşar. Bozulan düzenle birlikte, gelirleri de azalan aile, bu dönemden sonra bolluk içinde yaşamayı unutur. ‘’Yokluk çekmedik ama bolluk da görmedik’’ diyen Pervin Çavuşoğlu, Türk-Rum çatışmasının verdiği zararları acıyla anımsıyor. İlkokula Baf kazasının Yayla köyünde başlayan Pervin, 21 Aralık 1963’ü hafızasından hiç silememiş. Rum saldırılarından korunmak için saklandıkları sığınakta yaşadığı soğuk geceyi, ‘hayatımın en soğuk gecesiydi, çok üşümüştüm’ diye anlatıyor Pervin Hanım.

Türk-Rum karışık köylerde yaşanan tedirginlik yıllarca sürer. Pervin 5. sınıfa geldiğinde aile, bu kez Poli’ye taşınır. Poli Hürriyet Ortaokulu’na geçen Pervin, süper notlar almasa da okulun gözde öğrencilerindendir. Çalışkan ve hırslı yapısıyla dikkat çeker. Pervin için en yüksek notu alarak sınıf geçmek değil, okulun her faaliyetinde yer almaktır önemli olan. Pervin lise dönemine geldiğinde, baba Mustafa Çavuş’un gönlü, kızını kasabada tek başına liseye göndermeğe razı olmaz ve Baf’a tayinini ister. Baf Kurtuluş Lisesi’ne başlayan Pervin’in en büyük ideali üniversite okuyarak eczacı veya avukat olmaktır. Lisede hemen dikkat çeker Pervin Çavuşoğlu, çünkü atletizm hariç tüm sporlar dallarında, tiyatro, folklor, şiir okuma ve okulun her faaliyetinde hep en öndedir, aktifliği ile gözdedir. Öğretmenlerinin de teşviki ile pek çok görev alır Pervin ve voleybol takımı ile birlikte okullarına ilk kupayı kazandırırlar.

Yoğun geçen okul hayatı içerisinde derslerini de ihmal etmez ve hep üniversite hayali kurar Pervin Çavuşoğlu. Baba Mustafa Bey, gündüzleri yoğunluktan ders çalışamayan kızının gece geç saatlere kadar ders çalışmasını unutmaz hiç. 1973’de lise son sınıfa gelir Pervin Çavuşoğlu. Üniversite sınavlarını heyecanla beklemeye başlayan Pervin, babası Mustafa Bey’in, Türkiye’de yaşanan öğrenci olaylarını gerekçe göstererek, sınava girmesine izin vermemesini kabullenemez ama yapacak bir şeyi yoktur....

Yokolan üniversite hayallerinin ardından yeni bir yol açılır Pervin Çavuşoğlu’nun hayatında. Merkezi idare her kazaya bir bayan polis düşünerek, münhal açmıştır. Mustafa Çavuş, bir oğlunun polis olmasının ardından Pervin’in de polis olması konusunda isteklidir. Babasının isteğini kıramayan Pervin Hanım, polislik için başvurur. Başvuran 300 bayanın içinden seçilen 10 bayan polis adayının arasında olur Pervin Çavuşoğlu.

Yeni işi ile birlikte hayatı da hızla değişmeye başlar Pervin Hanım’ın. Baf kasabasında göreve başlayan genç avukat Recep Gürler, lise yıllarından tanıdığı Pervin’e görücü gönderir. Polis olmanın şaşkınlığını henüz daha üzerinden atamayan Pervin Hanım, bu talebe ne diyeceğini bilmezken baba Mustafa Bey, ‘Recep Bey çok uygun bir damat adayı’ diyerek olaya onay verir. Pervin Hanım da daha önce tanışık olduğu Recep Bey’in teklifini kabul eder, 16 Aralık 1973’de nişanlanırlar.

Recep Bey’le güzel bir uyum yakalayan Pervin Hanım, işine de hızla alışır. Ancak Kıbrıs’ın o yıllardaki karışık ortamı bir bayan polis olsa da Pervin Hanım’ın da tehlikeli görevlerde bulunmasına neden olur. Recep Bey, tehlikeli görevlere itiraz etse de Pervin Hanım, artık mesleğinden ayrılamaz.

Takvimler 20 Temmuz 1974’ü gösterdiğinde, Kıbrıs için özgürlük savaşı başlar. Nişanlısı ile birlikte Baf’ta olan Pervin Hanım, Rumlar tarafından esir alınır. Gözleri önünde öldürülen eziyet edilen Türkleri görürler. Savaştan sağ olarak kurtulsalar da Baf alınmadığı için Güney’de kalan Pervin Hanım ve nişanlısı para karşılığı maceralı bir yolculukla bir Rum’un yardımıyla Kuzey’e geçerler..........

Özgürlükle birlikte, 12 Ekim 1975’de Pervin Hanım’la Recep Bey evlenerek yeni bir hayata adım atarlar. Yeni görev yeri olan Güzelyurt’ta tam 19 yıl görev yapar Pervin Gürler. 3 Ağustos 1976’da şehit kayınpederi Ali Bey’in adını verdikleri ailenin tek erkek çocuğu, oğlu Ali doğunca, Pervin Hanım’ın hayatı yeni bir anlam kazanır. Annelikle polislik birlikte zor olsa da, 11 Haziran 1979’da da kızı Revin’i dünyaya getirir Pervin Gürler. Ancak ağır çalışma şartları Pervin Hanım’ı zorlasa da yıldırmaz, cesaret verir.

Recep Bey’in engin hoşgörüsü ve desteği, babaannelerinin de torunlarını büyütmekteki isteği Pervin Gürler’in en büyük avantajı olur. 19 yılın ardından Lefkoşa’ya tayin olur. Mesafeler Pervin Hanım için sorun değildir, çünkü baba zoru ile girdiği polislik artık onun için vazgeçilmezdir. Lefkoşa’daki ikinci yılında hayatının en zevkli görevlerinden biri olarak tanımladığı Polis Teşkilatının Basın Subaylığı’na getirilir hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk bayan polis subayı ünvanını kazanarak. Basın Subaylığı döneminde, kendi arzusu ile katıldığı Interpol eğitimi, Pervin Hanım için mesleki anlamda çok önemli. Hedeflenen noktalara vardıkça insanın kendi özgüveninin arttığını vurgulayan Pervin Gürler, katıldığı eğitimlerden mesleki alanda büyük faydalar gördüğünü ifade ediyor. Meslek hayatındaki koşuşturmacanın içinde, Recep Bey’i her zaman yanında gördüğünü belirten Pervin Hanım, ‘’ihmal edilse de Recep Bey bundan hiç gocunmadı’’ diyor.

Ağustos 1999’da Pervin Hanım, hiç beklemediği ve inanmakta zorlandığı yeni bir boyuta geçer meslek hayatında. İngiltere’de katıldığı yöneticilik kursu devam ederken, Pervin Hanım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk bayan polis müdürü ve ilk bayan kaza polis müdürü olarak Girne Polis Müdürlüğü’ne atanır. İlk anda ‘’ben bu görevi nasıl yaparım’’ diye düşünse de hiç tereddüt etmez ve görevi kabul eder.

Kıbrıs’ın incisi Girne’de yadırganmaz hiç Pervin Gürler. ‘’Kadın olduğum için tepki değil aksine hep destek aldım’’ diyen Pervin Hanım, şu anda doğuda Bahçeli’den başlayıp batıda Sadrazamköy’de son bulan 600 kilometrelik alanda yetkili Girne Polis Müdürlüğü’nün başında. Emrinde çalışan 256 polisin sadece 9’u bayan olan Pervin Gürler, personeli tarafından çok seviliyor. Disiplinli ve kuralları olan Girne Polis Müdürü Pervin Gürler’in, müdürlükte kendine özgü bir çalışma sistemi olduğu göze çarpıyor.

Günün erken saatlerinde başlayan günler Pervin Hanım için son bulmaz hiç. Her sabah, günlük toplantılarıyla başlattığı görev günü, aslında hayatının ta kendisi. O her an ve her saat görevinin başında. Görevi dışında bir yaşamı aklına dahi getirmeyen Pervin Gürler, zorla girdiği polisliğin artık kendisi için vazgeçilmez olduğunu ve mesleğini çok fazla severek yaptığını dile getiriyor. Saat ne olursa olsun, özellikle önemli olaylarda, muhakkak olay yerine giden Pervin Gürler, 7 belediye, 52 muhtarlık ve 47 yerleşim birimi ile koordineli olarak çalışıyor. İtfaiyeden tutun da adli, trafik ve idari işleri de başarıyla yürürten Girne Polis Müdürlüğü, günün 24 saati görev başında. Personeliyle uyumlu ve sürekli gülen yüzüyle, sert polis tipinden oldukça uzak olan Pervin Gürler, ülkemizin güvenlik işinde de kadınların başarılı olduğunun en güzel göstergesi. 19 Haziran 2000 tarihinde yeni binasında hizmet vermeye başlayan Girne Polis Müdürlüğü, başarılı çehresiyle örnek teşkilatlardan biri.

24 saati dolu dolu yaşayan kadınlarımızdan biri olan Pervin Hanım, gece yarısı veya günün erken saatlerinde dahi hiç gocunmadan yatağından kalkıp, görevinin başına geçebiliyor. Hoşgörülü, iyimser ve insanları hep güzel yanlarına bakarak seven Pervin Gürler’in hayat felsefesinde ‘kötümserlik’ yok. Eşi Recep Bey, yıllardır sürdürdüğü hoşgörüsünden vazgeçmiyor hiç. Bu da Pervin Hanım, için bulunmaz bir nimet. ‘’Recep Bey, ihmal edildiğini bile bile yine de yıllardır hep yanımda’’ diyen Pervin Gürler, başarılı kadınların arkasında her zaman hoşgörülü bir erkeğin olduğuna inanıyor. Ancak Recep Bey, sınırsız hoşgörüsünün yanında otoritesini elden bırakmamış hiç. Klasik Türk aile yapısı çerçevesinde evin erkeği ve reisi Recep Bey. Pervin Hanım’ı işi dışında da oldukça yoğun saatler bekler her gün. Mutfaklarına çok düşkün olan Gürler ailesi, boş zamanlarının çoğunu birlikte mutfakta geçirir. Pervin Hanım, polisliğinin dışında mutfakta da oldukça yetenekli. Kıbrıs’ın en zor yemeklerinden olan herseyi bile başarıyla Recep Bey’in önüne koyabiliyor.

Sabah saat 05.00’de başlayan günün ilk faaliyetleri arasında çoğu zaman gecenin yemeklerini hazırlamak da var. Yıllarca çalışan bir annenin çocukları olan Ali ile Revin, artık evden biraz uzakta. Şimdilerde yetişkin birer insan olarak anne ve babalarından uzakta olan çocuklar annelerinin en büyük özlemi. Ama Pervin Gürler’in büyüyen çocuklarıyla birlikte hızla ilerleyen mesleği de ilerlediği için yoğunluğu hiç azalmamış. İstisnai olarak bulduğu boş zamanlarında eşi ile en büyük hobisi seyahat etmek. Dünyanın ve Türkiyenin çeşitli yerlerini gezen Gürler çifti, buldukları ilk fırsatta dünyayı geziyorlar. En büyük özellikleri her iki tarafın da ailelerine çok düşkün olması. Yılların getirdiği yeni ilişkilere rağmen aileler hep bağlı kalmış, birbirlerine hep düşkün olmuşlar.

Ağır sorumlulukları olan ve hata affetmeyen bir mesleğin en üst noktalarından birinde oturan Pervin Gürler, ağır sorumluluğunun bilinciyle yaşıyor. Nerdeyse ailesinden önce gelen mesleği, yönlendirmiş yaşamını hep. Üniversite hayalleri kurarken kendini polisliğin içinde bulan Pervin Hanım, yıllar sonra olsa da üniversiteye başlamış. O şimdi hep hayallerini kurduğu fakültelerden biri olan Hukuk Fakültesi’nde 2. sınıf öğrencisi. Hedefler doğrultusunda yaşanan hayatların hiç duraksamadığını, aksine gelişerek güzelleştiğinin ve yeni ufuklar açtığının en güzel kanıtı Pervin Gürler... 


 

Şenay Kebapçı’nın biyografisi

Kıbrıs Türk toplumunda üst düzey kadın yöneticilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Özellikle de bir erkek mesleği olarak kabul edilen polislikte bayan elemanlar sayıca oldukça az. Şenay Kebapçı adı ise Kıbrıs Türk toplumu ve özellikle polis örgütü içerisinde bilinen bir isim. Çünkü Şenay Kebapçı, erkek egemen toplumda, bir erkek mesleğinde öne çıkan isimlerden biri.

3 Mart 1955 yılında Gönendere’de dünyaya gelen Şenay Salih, 4 kardeşin 3. sü. Toplam 8 doğum yapan anne Emine Hanım, evde doğurduğu bebeklerin tamamı ölünce doğumlarını annesinin evinde yapmayı tercih eder. Yaşayan kardeşlerin 3. sü olan Şenay da bir çobanın evinde dünyaya gelir. İngiliz Üslerinde görevli Yardımcı Polis baba Salih Kuset ile terzi Emine Salih’in haşarı kızı Şenay, kardeşler arasında en dikkat çekici olandır. Lise mezunu baba ve ortaokul mezunu bir anne ile dönemin eğitimli ailelerinden birinin kızı olan Şenay, anne egemen bir evde büyür. Gönendere köyünün terziliğini yapan anne Emine Hanım, sürekli dışarda olan babalarının yokluğunu hissettirmez çocuklarına. 3 yaşındayken hanay evlerinin merdivenlerinden düşen küçük Şenay, ağır bir beyin travması geçirir. Yerinde duramayan, hareketli bir çocuk olan küçük Şenay, Gönendere ilkokulunda hırsı ile dikkat çeker. ‘’Yontulmamış bir hırs’’ olarak tanımladığı azmi Şenay’ı aslında hep başarılı kılacaktır. Annesi Emine Hanım’dan aldığı şiir yazma ve okuma yeteneği ile el işlerindeki becerileri Şenay’ın dikkat çeken özellikleri arasındadır.






İlkokul 3’e devam ettiği 1963 yılı Şenay’ın karakterinin oluşmasında önemlidir. Olayların çıkışı ile Baf’ta öğretmen olan ablasını ziyarete giden annesinin Gönendere’ye dönememesi, Şenay’ı büyük bir sorumluluk ile karşı karşıya bırakır. Sürekli görevde olan baba Salih Bey’in de evde olmaması Şenay’ın küçük kızkardeşi Şenel’in sorumluluğunu almaya zorlar. Olayların devam ettiği ve yolların kapalı kaldığı 8 ay boyunca Şenay, Şenel ile evde yalnız kalır. Bu dönemde sorumluluk almayı ve cesur olmayı öğrenen Şenay, dayısının silah deposu haline getirdiği evlerini çekip çevirmeyi öğrenir. Aylar sonra evlerine dönebilen annesi, babası ve ablası karşılarında çok farklı bir Şenay bulurlar.

Hiçbir şeyden korkmamayı, mücadele etmeyi öğrenen Şenay, dizginlenemeyen hırsı ile öğretmenlerini tedirgin eder okul döneminde. İlkokuldayken Mustafa Hasan isimli hocasının Türkçe dersinde, kendisine verdiği bir öğüdü hiç unutmayan Şenay, hocası sayesinde çevresini tahlil etmeyi, başkalarını da düşünmeyi ve hırsına gem vurmayı öğrenir.

Ortaokula da Gönendere’de devam eden Şenay, hem sporda hem de sosyal alanda çok başarılıdır. Voleybol ve basketbol oynayan Şenay, maç için Larnaka’ya yaptıkları geziyi acıyla anımsar hep. Kızkardeşi kadar sevdiği ve ayakkabılarına kadar aynı giydikleri yeğeni Huriye, Larnaka’ya giderken geçirdikleri trafik kazasında ölür. Bu kazada ağır yaralanan Şenay, kazanın izlerini lise sona kadar duyduğu şiddetli başağrıları ile yaşar. Geziden bir gece önce rüyasında, gerçekleşecek olan kazayı ve yeğeninin öleceğini gördüğünü ise hayatı boyunca unutmaz.

Okul döneminde sürekli şiirler yazan ve ödüller alan Şenay, tiyatroyu da çok sever. Lise 2’ye devam ettiği yıl Ankara’dan gelen tiyatrocuların Şenay’ı sahnede izlemesi, sürpriz bir teklifle sonuçlanır. Şenay’a tiyatro eğitimi için burs teklif eden ilgililer ailesinden red cevabı alır. Kızlarının sanatçı olmasını asla istemeyen aile Şenay’a engel olur. Sanat yönü kuvvetli olmasına karşın Şenay Salih hep ‘’doktor olacağım’’ hayali ile büyür. Sınıflarını sürekli derece ile geçen Şenay’ı herkes ‘’doktor kızım’’ diye sever. Lise sona geldiğinde tüm çalışmalarını üniversite sınavına yönlendiren Şenay’ın tek hedefi vardır tıp eğitimi almak.

Üniversite sonuçlarının açıklanmasını bekleyen Şenay’ı aslında hayatını değiştirecek bir başka sınav beklemektedir. Ailesinin telkinleri ile şansını denemek için girdiği polislik sınavı, Şenay için tıptan çok uzak yeni bir hayatın başlangıcı olur. 880 kızın başvurduğu sınavda başarılı 10 kızdan biri olan Şenay, Polis okulunda eğitime başlar. Üniversite sınav sonuçları açıklandığında, Hacettepe Tıp fakültesini kazanan Şenay, çok üzülse de tıp fakültesine gidemeyeceğinin farkına varır. Çünkü rahatsızlanan annesinin durumu ve Türkiye’de eğitimde olan kardeşinin giderleri ailenin maddi gücünü aşmıştır. O yıllarda 52.5 lira olan polislik maaşı, Şenay ve ailesi için çok büyük önem taşır.

Tıp fakültesine gidememenin üzüntüsü önceleri Şenay’ı çok üzse, sınavlarında başarısız kılsa da, kısa bir süre sonra kendini toparlar. Şenay yine en yüksek notları alan çalışkan polis memuru olur.

5 Aralık 1973’de ilk tayin yeri olarak Serdarlı’ya atanan Şenay, erkekler arasından sivrilmeye ve başarılı bir polis olmakta kararlıdır. Görev ayırımı yapmayan, verilen her işi yapan Şenay Salih, 15 Temmuz 1974 darbesi ile kendini savaş ortamında bulur. Erkek arkadaşlarından ayrılmayan, cephelerde onlarla birlikte görev yapan Şenay Salih, arkadaşları ve bölge halkı ile birlikte Rum saldırılarından korunmak için Gönendere’ye çekilirler. Polislikle birlikte mücahitlik de yapmaya başlayan Şenay Hanım, elinde silah savaşır. Savaşın korkunç yüzü ile 2. kez yüzyüze gelen Şenay Hanım, evsiz-barksız, yoksullukla karşı karşıya kalan insanlara yardım için gece-gündüz çalışır. Her evde nerdeyse 100 kişinin kaldığını, bu kötü günlerde, kimseleri üzmek istemeyen Şenay Salih, sivil halkın toparlanması ve koordinasyonu için sürekli çalışanlar arasındadır. Bu dönemde Türkiye’den gelen 3 gazetecinin röportaj yaptığı Şenay Salih, bayan mücahide olarak basında yer alır.

15 Ağustos’ta mehmetçiklerin bölgeye ulaşması ile birlikte, arkadaşları ile birlikte Serdarlı’ya dönen Şenay Salih’i yine zor günler beklemektedir. Serdarlı bölgesinde, savaş sonrasının düzensizliğini, yağmacılığını ortadan kaldırmak, bunları dosyalamak Serdarlı Polis Müdürlüğü’nün yetkisindedir. Az sayıda personelin görev yaptığı Serdarlı’da çalışmak ağır olsa da bu sayede Şenay Salih, her türlü işi öğrenir.

Mart 1976’da Polis Okulu’nun Yeniceköy’e taşınması ile Şenay Hanım’a yeni bir görev verilir. Şartlı olarak Yeniceköy’e atanan Şenay Salih, gerekli olduğu zamanlarda ifadelerin alınması için Serdarlı’da da görev yapar. Yeniceköy’e atanan Şenay Salih’in hayatında yeni bir sayfa açılır. O güne kadar özellikle aynı meslekten biri ile evlenmeyi düşünmeyen Şenay Hanım, Polis Okulu’nda görev yapan Yüksel Kebapçı’nın evlenme teklifini kabul eder. Aslında yıllar öncesinden, liseden başlayan bir tanışıklığın evliliğe dönüşmesi özellikle Yüksel Bey için çok önemlidir. 78 yılının Mart’ında nişanlanan genç çift, Haziran’da nikah, hemen ardından Ekim’de de evlenir. Kısa sürede yeni bir hayata geçiş yapan Şenay Hanım, hemen hamile kalır. Hamileliğin ilerlemesi ile birlikte, 5. aydan itibaren polis üniformasını giyememeye başlayan Şenay Kebapçı, zorunlu olarak Lefkoşa’ya nakledilir.

3 Temmuz 1979’da kızı Mısra’yı dünyaya getiren Şenay Hanım, doğumun ardından Lefkoşa Polis Genel Müdürlüğü’nde görev yapmaya başlar. İlk gözağrısı kızını kayınvalidesine emanet eden Şenay Hanım için mesleği çok önemlidir. 1983 yılına kadar Trafik Müdürlüğü’nde, 1983-84 arasında da zor şartlarda Muhaceret Dairesi’nde görev yapan Şenay Kebapçı, 1984 yılında meslek yaşamında dönüm noktalarından biri olarak tanımlanabilecek Adli Şube’de görev yapmaya başlar. 12 yıllık meslek birikimini en yoğun şekilde kullanmaya başladığı bu dönemde 1985 yılında girdiği çavuşluk sınavı ile dikkat çeker Şenay Kebapçı. 108 kişinin katıldığı çavuşluk sınavını geçerek, çavuş olan bir tek Şenay Kebapçı’dır. İlk kez bir kadın polis çavuş olmayı başarır. Bu sınavdan sonra şansının döndüğüne inanan Şenay Hanım, çavuş olduktan sonra daha yönlendirici ve eğitici olur. Adli Şube’de kendini bulduğunu ve polis olma şuuruna sahip olduğunu vurgulayan Şenay Kebapçı’nın meslek yaşamı daha hızlı ilerlemeye başlar.

Yaşamında önceliği hep mesleğine veren Şenay Hanım, önce hedeflerine ulaşmayı ister. Ancak kızının kardeş talebi 29 Ağustos 1986’da oğlu Hüseyin’in doğumu ile sonuçlanır. Oğlunun doğumunun aileye şans getirdiğine inanan Şenay Hanım, 1987’de, hep içinde uhte kalan üniversite özlemini gidermek için Açık Öğretim Fakültesi’ne kaydolur. Bu arada mesleğindeki yükselişe devam eden Şenay Hanım, başarılı sınavların ardından, 1989’da Lefkoşa Polis Müdürlüğü İdari İşler ve Özlük İşleri Amirliği’ne getirilir. Yeni görevinde memurlukla müdürlüğün çok farklı olduğunu keşfeden Şenay Kebapçı, bir kadın müdür olarak kendini kabul ettirmenin zorluklarıyla da karşılaşmış. O güne kadar amirlerinden emir almayı öğrenen Şenay Hanım, yeni görevinde emir vermeyi öğrenmek durumundadır. Kendini kabul ettirmek için kalıplarını sertleştiren ve görev ağırlıklı bir amir olan Şenay Hanım, insanların ve memurlarının sosyal ihtiyaçlarını düşünmeden hareket ettiğini itiraf ediyor.

Mesleğinden başka birşey düşünmeyen Şenay Hanım’ın çocukları bu arada babaları ve babaannelerinin himayesinde büyür. Eşinin mesleki zorluklarını bilen Yüksel Bey, sürekli eşine destek olur. İşine verdiği önemi çocuklarına gösteremeyen Şenay Hanım ise çocuklarının anne sevgisinden uzak anne özlemi ile büyüdüklerinin farkına varmaz.

Kendini iyice işine veren Şenay Hanım, bu arada kaydolduğu üniversiteden mezun olur ancak içindeki okuma hırsı bitmez. Yabancı dil konusunda kendini yetiştirmek için ingilizce kurslarına başlar. Çeşitli kurslarla kendini yetiştiren Şenay Kebapçı, 1995 yılında polislikten çok farklı bir meslek olan basın yayın çalışanları ile kendini karşı karşıya bulur. Polisin basın-Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne atanan Şenay Hanım, kendini farklı bir ortamda bulur. İyi bir polis olan ancak halkla ilişkiler konusunda hiçbirşey bilmeyen Şenay Hanım, ilk anda basının tepkisi ile karşılaşır. Toplumun gözü kulağı olan medyayı karşısında değil yanında görmek isteyen Şenay Hanım, bu konuda kendini yetiştirme uğraşına girer. Şenay Kebapçı, kısa sürede basınla iyi ilişkiler kurmayı başarır.

Halkla ilişkiler müdürlüğü döneminde, Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan büyük yangın Şenay Hanım için unutamayacağı büyük bir acı olur. Kısa sürede Beşparmak Dağları’nı saran büyük yangın için oluşturulan Kriz Masası’nda yeralan Şenay Hanım, yaşanan korkunç saatlerde, Sivil Savunma, İtfaiye ve Orman Dairesi’nin de bir ülke için ne kadar önemli olduğunun farkına varır. Korkunç yangınla yitirilen güzel değerler Şenay Hanım için büyük acı olur.

1996 yılı Şenay Hanım’ın yaşama bakışını değiştirir. Memurları ile arasındaki sosyal uyumsuzluğun farkına varan Şenay Kebapçı, pedagoji eğitimi almaya karar verir. Bir yıl boyunca aldığı pedagoji eğitimi Şenay Hanım’a insanlarla olan ilişkilerini daha sevecen ve daha hoşgörülü yürütmeyi öğretir. Bu sırada Polis Okulu Müdürlüğü Araştırma Amirliği’ne atanan Şenay Kebapçı, Polis Yasası’nın Değiştirilmesi için bir yıl boyunca çalışır. Hemen ardından Güvenlik Kuvvetleri İrtibat Subaylığı’na atanan Şenay Hanım, bu görevini 2 yıl boyunca yürütür. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olarak görev aldığı bu dönemde başarılı çalışmalara imza atan Şenay Kebapçı, polis lojmanları, Polis Genel Müdürlüğü binasının yapımı ve birçok müdürlük binalarının eksikliklerinin giderilmesi konusunda kalıcı işler yapar.

1998 yılında İdari ve Özlük İşleri Müdür Yardımcılığı’na atanan Şenay Kebapçı, bir çok işi birarada yürütürken bir yandan da çeşitli eğitim çalışmalarına katılır. 1999 Haziran’ında 3 aylık bir yöneticilik kursu için İngiltere’ye gönderilen Şenay Hanım, uygulamalı olarak gördükleri bu eğitimin kendileri için çok faydalı olduğunu anlatıyor. Kurs devam ederken annesinin ölüm haberini alan Şenay Hanım, Kıbrıs’a dönmek istediyse de görev amaçlı kursunu acı içinde tamamlamak zorunda kalır.

Şenay Hanım, Lefkoşa Polis Müdürlüğü İdari ve Özlük İşleri Müdür Muavinliği görevini yürüttüğü 2000 yılında, Araştırmacı Yazar Altay Sayıl ile yürüttüğü bir çalışma sonucunda Polis Müzesi’nin açılışına imza atar. Yine Milli Eğitim Bakanlığı ve Ressam Aşık Mene ile yürütülen bir yarışma sonucunda Polis Genel Müdürlüğü’ne Kıbrıslı ressamların eserlerinden oluşan bir koleksiyon kazandıran Şenay Hanım, çalışmalarını gururla anlatıyor.

2000 Ağustosu’nda Gazimağusa Polis Müdürlüğü Yardımcılığı’na atanan Şenay Hanım, asli görevleri yanında yürüttüğü diğer çalışmalar ile Müdürlüğe bir kütüphane kazandırır. Mevcut spor tesisinin genişletilerek tamamlanmasını sağlayan Şenay Hanım, yaptığı işlerle takdir toplar.

2001 Ağustos’u Şenay Kebapçı için yeni bir atama dönemi olur. Tarihinde ilk kez bir bayanın müdürlük görevi verildiği Yeniceköy Polis Okulu’na, terfi alarak müdür olarak atanır. Yeni görevine endişeli başlayan Şenay Hanım, kısa sürede bu telaşının yersiz olduğunu görür. Bir bayanı müdür olarak kısa sürede benimseyen personeli ile uyumlu bir çalışma yürüten Şenay Kebapçı, kadın olmanın dezavantaj yaratmadığına dikkat çekiyor.

1969 yılında Lefkoşa’da hizmete açılan Polis Okulu, 1976 yılında Yeniceköy’deki binasına taşındı. Polis ve itfaiye teşkilatında görev alacak adaylara 6 aylık eğitim veren Polis Okulu, eğitim faaliyetlerini 20 bin metre karelik bir alanda kurulu tesislerinde yürütüyor. Polislik ve itfaiye temel eğitim kurslarının verildiği Polis Okulu’nda, hizmetiçi eğitim kursları da düzenleniyor. Son dönemde alınan yeni polis adaylarının halen eğitim gördüğü Polis Okulu, çağdaş eğitim niteliklerine sahip

Disiplinin gözle görülür bir nitelik taşıdığı polis okulunda, emniyet teşkilatında görev alan her kademedeki personel, gerekli görüldüğü aşamalarda eğitilebiliyor. Geleceğin polislerini yetiştirmede önemli bir misyon üstlenen Polis Okulu, çıkarılan bütün yasaları inceleyerek, gerekirse bunları uyarlama görevini de yürütüyor.

Şenay Hanım, okulda verilen eğitimde disiplin ve sosyal eğitim dersleri ile sağlıklı yetişmeye çok önem verdiklerine dikkat çekerek, bu yılki yeni bir uygulamayla çevre bilincini geliştirmeye çalıştıklarını vurguladı. 2001 baharında başlatılan yeni bir uygulama ile okulun kütüphanesini ve imkanlarını bölgedeki halka ve okullara açan Şenay Kebapçı, bu çalışmanın büyük ilgi gördüğünü anlatıyor. Sürekli yenilik yaratma çabasında olan Şenay Hanım, geçtiğimiz yıl polisi halka tanıtmak ve polisin imajını pozitif olarak anlatmak için ‘’Bakış’’ isimli ücretsiz bir gazete çıkarılmasına öncülük eder.

Polis Okulunda eğitimin öncelikle polisin kendi elemanları tarafından, yetersiz kalındığı alanlarda da Eğitim Bakanlığı’ndan yardım alarak yürütüldüğünü ifade eden Şenay Kebapçı, eğitim kalitesinin yükseltilmesi için sürekli araştırmalar yaptıklarını ifade ediyor.

Polisliği bir bilim dalı olarak gören Şenay Kebapçı, kendini de sürekli olarak yenileme peşinde. Nisan 2002’de 10 ülkenin katıldığı Türki Cumhuriyetler Polis Akademileri Toplantısının ardından, 2003’te Antalya’da katıldığı 9. Uluslararası Polis Mensupları Eğitimi Sempozyumu’nda arkadaşları ile birlikte Kuzey Kıbrıs’ı temsil eder Şenay Hanım.

Polis adaylarının iyi seçilmesi gerektiğine dikkat çeken Şenay Kebapçı, iyi olmayan seçimlerin iyi kalıplara oturtulamayacağını söylüyor. Polis adaylarının karakteri ve niteliklerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Şenay Hanım, eğitimde esas olanın sistemin kişiyi eğitmesi olduğuna dikkat çekiyor.

Geleceğin geçmişle şekillenebileceğine inanan Şenay Hanım, araştırmacı kişiliğini Polis Okulu’nda da ortaya koyarak, geçmişten günümüze kadar tüm eğitim dönemlerini tespit ederek bir fotoğraf koleksiyonu oluşturmuş. Okulun duvarlarını süsleyen bu fotoğraflar yanında, yeni düzenlenen bilgisayar odası da yeni ile eskinin bütünlüğünü yansıtıyor.

Mesleğinin öncelikli olduğu bir portre çizen Şenay Hanım, önceleri ne anneydim ne de eş diyebiliyor. İyi bir anne ve eş olmayı zaman içinde öğrenen Şenay Kebapçı, eşine çok şey borçlu. Kızı Mısra’nın başarılı bir sporcu olduğunu oğlu Hüseyin’in de kendi gibi iyi bir şair olduğunu anlatan Şenay Hanım, en gururlu günlerinden birini 2000 yılında kızı Mısra’nın KKTC 2. güzeli seçilmesi ile yaşar. Şimdilerde, çocukları ile ilişkilerinde kaybettiği yılların acısını çıkaran Şenay Kebapçı, sıkıntılı anlarında ise şiirlere sığınıyor. Bugüne kadar 100’ün üzerinde şiire imza atan Şenay Hanım, Polis Okulu Marşı’nın da şairi aynı zamanda. Şiirin kendisi için bir yaşam biçimi olduğunu belirten Şenay Kebapçı, Güvenlik Kuvvetleri’nin düzenlediği yarışmalarda, Özgürlük ve Adalı isimli şiirleriyle ikincilik ödülü de kazanır. Çeşitli şiirleri besteciler tarafından bestelenen Şenay Kebapçı, şiir yazmaktan asla vazgeçemeyeceğini vurguluyor.

Erkek egemen bir meslekte, hep en iyi olmak için uğraş veren Şenay Kebapçı, bunu başarmış. Ancak daha pek çok hedefi olduğunu ifade eden Şenay Hanım, mesleğinin zirvesine tırmanmayı başarmış az sayıdaki kadınlarımızdan biri. Başarının sırrını azim ve çalışmak diye tanımlayan Şenay Kebapçı, emniyet teşkilatımızın parlayan yıldızlarından biri.

 

 

 

SAYIN PERVİN GÜRLER’İN BİOGRAFİ NOTLARI

SAYIN ŞENAY KEBAPÇI’NIN BİOGRAFİ NOTLARI

Pervin Çavuşoğlu, 15 Aralık 1955’de Baf’ın Fiti köyünde doğdu.

Şenay Kebapçı, 3 Mart 1955 yılında Gönendere’de dünyaya gelmiştir.

60’lı yılların Kıbrıs’a getirdiği huzursuzluğu herkes gibi Çavuşoğlu ailesi de yaşar. Bozulan düzenle birlikte, gelirleri de azalan aile, bu dönemden sonra bolluk içinde yaşamayı unutur. ‘’Yokluk çekmedik ama bolluk da görmedik’’ diyen Pervin Çavuşoğlu, Türk-Rum çatışmasının verdiği zararları acıyla anımsıyor. İlkokula Baf kazasının Yayla köyünde başlayan Pervin, 21 Aralık 1963’ü hafızasından hiç silememiş. Rum saldırılarından korunmak için saklandıkları sığınakta yaşadığı soğuk geceyi, ‘hayatımın en soğuk gecesiydi, çok üşümüştüm’ diye anlatıyor Pervin Hanım.

 

İlkokul 3’e devam ettiği 1963 yılı Şenay’ın karakterinin oluşmasında önemlidir. Olayların çıkışı ile Baf’ta öğretmen olan ablasını ziyarete giden annesinin Gönendere’ye dönememesi, Şenay’ı büyük bir sorumluluk ile karşı karşıya bırakır. Sürekli görevde olan baba Salih Bey’in de evde olmaması Şenay’ın küçük kızkardeşi Şenel’in sorumluluğunu almaya zorlar. Olayların devam ettiği ve yolların kapalı kaldığı 8 ay boyunca Şenay, Şenel ile evde yalnız kalır. Bu dönemde sorumluluk almayı ve cesur olmayı öğrenen Şenay, dayısının silah deposu haline getirdiği evlerini çekip çevirmeyi öğrenir. Aylar sonra evlerine dönebilen annesi, babası ve ablası karşılarında çok farklı bir Şenay bulurlar.

Takvimler 20 Temmuz 1974’ü gösterdiğinde, Kıbrıs için özgürlük savaşı başlar. Nişanlısı ile birlikte Baf’ta olan Pervin Hanım, Rumlar tarafından esir alınır. Gözleri önünde öldürülen eziyet edilen Türkleri görürler. Savaştan sağ olarak kurtulsalar da Baf alınmadığı için Güney’de kalan Pervin Hanım ve nişanlısı para karşılığı maceralı bir yolculukla bir Rum’un yardımıyla Kuzey’e geçerler..........

5 Aralık 1973’de ilk tayin yeri olarak Serdarlı’ya atanan Şenay, erkekler arasından sivrilmeye ve başarılı bir polis olmakta kararlıdır. Görev ayırımı yapmayan, verilen her işi yapan Şenay Salih, 15 Temmuz 1974 darbesi ile kendini savaş ortamında bulur. Erkek arkadaşlarından ayrılmayan, cephelerde onlarla birlikte görev yapan Şenay Salih, arkadaşları ve bölge halkı ile birlikte Rum saldırılarından korunmak için Gönendere’ye çekilirler. Polislikle birlikte mücahitlik de yapmaya başlayan Şenay Hanım, elinde silah savaşır. Savaşın korkunç yüzü ile 2. kez yüzyüze gelen Şenay Hanım, evsiz-barksız, yoksullukla karşı karşıya kalan insanlara yardım için gece-gündüz çalışır. Her evde nerdeyse 100 kişinin kaldığını, bu kötü günlerde, kimseleri üzmek istemeyen Şenay Salih, sivil halkın toparlanması ve koordinasyonu için sürekli çalışanlar arasındadır. Bu dönemde Türkiye’den gelen 3 gazetecinin röportaj yaptığı Şenay Salih, bayan mücahide olarak basında yer alır.

Özgürlükle birlikte, 12 Ekim 1975’de Pervin Hanım’la Recep Bey evlenerek yeni bir hayata adım atarlar. Yeni görev yeri olan Güzelyurt’ta tam 19 yıl görev yapar Pervin Gürler.

Mart 1976’da Polis Okulu’nun Yeniceköy’e taşınması ile Şenay Hanım’a yeni bir görev verilir. Şartlı olarak Yeniceköy’e atanan Şenay Salih, gerekli olduğu zamanlarda ifadelerin alınması için Serdarlı’da da görev yapar. Yeniceköy’e atanan Şenay Salih’in hayatında yeni bir sayfa açılır. O güne kadar özellikle aynı meslekten biri ile evlenmeyi düşünmeyen Şenay Hanım, Polis Okulu’nda görev yapan Yüksel Kebapçı’nın evlenme teklifini kabul eder.

19 yılın ardından Lefkoşa’ya tayin olur. Mesafeler Pervin Hanım için sorun değildir, çünkü baba zoru ile girdiği polislik artık onun için vazgeçilmezdir. Lefkoşa’daki ikinci yılında hayatının en zevkli görevlerinden biri olarak tanımladığı Polis Teşkilatının Basın Subaylığı’na getirilir hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk bayan polis subayı ünvanını kazanarak

3 Temmuz 1979’da kızı Mısra’yı dünyaya getiren Şenay Hanım, doğumun ardından Lefkoşa Polis Genel Müdürlüğü’nde görev yapmaya başlar. İlk gözağrısı kızını kayınvalidesine emanet eden Şenay Hanım için mesleği çok önemlidir. 1983 yılına kadar Trafik Müdürlüğü’nde, 1983-84 arasında da zor şartlarda Muhaceret Dairesi’nde görev yapan Şenay Kebapçı, 1984 yılında meslek yaşamında dönüm noktalarından biri olarak tanımlanabilecek Adli Şube’de görev yapmaya başlar. 12 yıllık meslek birikimini en yoğun şekilde kullanmaya başladığı bu dönemde 1985 yılında girdiği çavuşluk sınavı ile dikkat çeker Şenay Kebapçı. 108 kişinin katıldığı çavuşluk sınavını geçerek, çavuş olan bir tek Şenay Kebapçı’dır.

İngiltere’de katıldığı yöneticilik kursu devam ederken, Pervin Hanım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk bayan polis müdürü ve ilk bayan kaza polis müdürü olarak Girne Polis Müdürlüğü’ne atanır.

1996 yılı Şenay Hanım’ın yaşama bakışını değiştirir. Memurları ile arasındaki sosyal uyumsuzluğun farkına varan Şenay Kebapçı, pedagoji eğitimi almaya karar verir. Bir yıl boyunca aldığı pedagoji eğitimi Şenay Hanım’a insanlarla olan ilişkilerini daha sevecen ve daha hoşgörülü yürütmeyi öğretir. Bu sırada Polis Okulu Müdürlüğü Araştırma Amirliği’ne atanan Şenay Kebapçı, Polis Yasası’nın Değiştirilmesi için bir yıl boyunca çalışır. Hemen ardından Güvenlik Kuvvetleri İrtibat Subaylığı’na atanan Şenay Hanım, bu görevini 2 yıl boyunca yürütür. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı olarak görev aldığı bu dönemde başarılı çalışmalara imza atan Şenay Kebapçı, polis lojmanları, Polis Genel Müdürlüğü binasının yapımı ve birçok müdürlük binalarının eksikliklerinin giderilmesi konusunda kalıcı işler yapar.

Gürler ailesi, boş zamanlarının çoğunu birlikte mutfakta geçirir. Pervin Hanım, polisliğinin dışında mutfakta da oldukça yetenekli. Kıbrıs’ın en zor yemeklerinden olan herseyi bile başarıyla Recep Bey’in önüne koyabiliyor.

1998 yılında İdari ve Özlük İşleri Müdür Yardımcılığı’na atanan Şenay Kebapçı, bir çok işi birarada yürütürken bir yandan da çeşitli eğitim çalışmalarına katılır. 1999 Haziran’ında 3 aylık bir yöneticilik kursu için İngiltere’ye gönderilen Şenay Hanım, uygulamalı olarak gördükleri bu eğitimin kendileri için çok faydalı olduğunu anlatıyor. Kurs devam ederken annesinin ölüm haberini alan Şenay Hanım, Kıbrıs’a dönmek istediyse de görev amaçlı kursunu acı içinde tamamlamak zorunda kalır.

İstisnai olarak bulduğu boş zamanlarında eşi ile en büyük hobisi seyahat etmek. Dünyanın ve Türkiyenin çeşitli yerlerini gezen Gürler çifti, buldukları ilk fırsatta dünyayı geziyorlar.

Şenay Hanım, Lefkoşa Polis Müdürlüğü İdari ve Özlük İşleri Müdür Muavinliği görevini yürüttüğü 2000 yılında, Araştırmacı Yazar Altay Sayıl ile yürüttüğü bir çalışma sonucunda Polis Müzesi’nin açılışına imza atar. Yine Milli Eğitim Bakanlığı ve Ressam Aşık Mene ile yürütülen bir yarışma sonucunda Polis Genel Müdürlüğü’ne Kıbrıslı ressamların eserlerinden oluşan bir koleksiyon kazandıran Şenay Hanım, çalışmalarını gururla anlatıyor.

Üniversite hayalleri kurarken kendini polisliğin içinde bulan Pervin Hanım, yıllar sonra olsa da üniversiteye başlamış. O şimdi hep hayallerini kurduğu fakültelerden biri olan Hukuk Fakültesi’nde 2. sınıf öğrencisi. Hedefler doğrultusunda yaşanan hayatların hiç duraksamadığını, aksine gelişerek güzelleştiğinin ve yeni ufuklar açtığının en güzel kanıtı Pervin Gürler...

2000 Ağustosu’nda Gazimağusa Polis Müdürlüğü Yardımcılığı’na atanan Şenay Hanım, asli görevleri yanında yürüttüğü diğer çalışmalar ile Müdürlüğe bir kütüphane kazandırır. Mevcut spor tesisinin genişletilerek tamamlanmasını sağlayan Şenay Hanım, yaptığı işlerle takdir toplar.

 

 

2001 Ağustos’u Şenay Kebapçı için yeni bir atama dönemi olur. Tarihinde ilk kez bir bayanın müdürlük görevi verildiği Yeniceköy Polis Okulu’na, terfi alarak müdür olarak atanır.

 

Şenay Hanım, okulda verilen eğitimde disiplin ve sosyal eğitim dersleri ile sağlıklı yetişmeye çok önem verdiklerine dikkat çekerek, bu yılki yeni bir uygulamayla çevre bilincini geliştirmeye çalıştıklarını vurguladı. 2001 baharında başlatılan yeni bir uygulama ile okulun kütüphanesini ve imkanlarını bölgedeki halka ve okullara açan Şenay Kebapçı, bu çalışmanın büyük ilgi gördüğünü anlatıyor. Sürekli yenilik yaratma çabasında olan Şenay Hanım, geçtiğimiz yıl polisi halka tanıtmak ve polisin imajını pozitif olarak anlatmak için ‘’Bakış’’ isimli ücretsiz bir gazete çıkarılmasına öncülük eder.





POLİS GENEL MÜDÜRÜLÜĞÜ’NE ADAY OLAN PERVİN GÜRLER İLE ŞENAY KEBAPÇI’NIN BİOGRAFİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI 


KAYNAY;
.erguclu.eu