Engelli Çocuklar Eğitim Yasası şart

•Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ülkü Pişkin Abidoğlu, son yıllarda sayıları hızla artan özel eğitime muhtaç çocuklar ve aileleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Özel eğitimin, normal eğitim ve öğretimden yararlanamayan, gelişim alanlarında başta zihinsel olmak üzere yetersizlikleri olan kişilere, uygun ortam ve eğitsel materyallerle oluşturulan özel programlarla verilen eğitim olduğuna işaret eden Ülkü Pişkin Abidoğlu, kimlerin özel eğitim alması gerektiğini anlatırken şunları söyledi:

“Özel eğitim gereksinim duyanlar; doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişim alanlarında yetersizlik, yavaşlama veya gerileme sonucunda yaşıtlarına göre farklılık gösteren, destek programlarla eğitimlerini devam ettirebilen bireylerdir. Özel eğitimin tarihsel gelişimine baktığımızda; Rönesans dönemindeki hümanistik yaklaşım ışığında özel gereksinimli bireyler için sağ duyu oluşmaya başlamış ancak 1950’li yıllardan itibaren özel gereksinimli çocukların ailelerini kurduğu gönüllü kuruluşlar oluşmaya ve konuyla ilgili meslek elemanları yetiştirilmek üzere üniversitelerde öğretmenlerin yetiştirilmesine yönelik çabalar başlamıştır.”

Engelli Çocuklar Eğitim Yasası

1970’li yılların özel gereksinimli bireylerin eğitiminde bir dönüm noktası olarak kabul edildiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Ülkü Pişkin Abidoğlu konuşmasında şunları kaydetti:

“ABD’de 1975’lerde çıkarılan “Engelli Çocuklar Eğitim Yasası” ile özel gereksinimli çocukların ücretsiz eğitimi, her çocuğa özel programlar hazırlanarak hizmet verilmesi, kaynaştırma programları ile ilgili yasal düzenlemeler oluşturulmuş ve erken eğitim

programlarının önemi vurgulanmıştır. İngiltere’de bu düzenlemeleri 1993’lerden itibaren oluşturmuştur. Türkiye’ye baktığımızda; özellikle kaynaştırmaya yönelik düzenlemelerin 1983’ ler den itibaren yürürlüğe giren 2916 Sayılı “Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu” ile uygulamasının yasal olarak benimsendiğini görmekteyiz”

74 öncesine var olan “Gerizekalılar Okulu”

Kıbrıs’ta 1974 öncesinde tüm özel gereksinimli bireylerin Rum ve Türk ayrımı yapılmaksızın ortak okullara gittiklerini vurgulayan Abitoğlu, bu okulların o dönemdeki isimlendirmeyle “sağırlar” ve “görmezler” okulları olmak üzere ikiye ayrıldığını, 1978’de Girne Hasta Çocuk Yurdu’na Bakanlık tarafından öğretmen ataması yapılarak yurdun isminin “Gerizekalılar Okulu” olarak isim değiştirdiğini anlattı.

Yrd. Doç. Dr. Ülkü Pişkin Abidoğlu açıklamalarına şöyle devam etti:

“Öğretmen ve ailelerin yoğun çabası ile 1990 yılında okul “Zihinsel Engelliler Okulu” adını almıştır. 1986’ da Spastikler Okulu, 2001 yılında okul öncesi çocuklar için açılan Hisarüstü Özel Eğitim Merkezi, 2006’da Gazimağusa Özel Eğitim Merkezi, yine 2006 yılında Raif Rauf Denktaş Görme Engelliler Merkezi hizmete girmiştir.”

KKTC’de özel eğitim çalışmaları

Tarihsel gelişim içinde KKTC’de özel eğitim ile ilgili çalışmaların çok yeni olduğunu vurgulayan Abidoğlu, yapılan çalışmaların boyutunun genişletilmesi hedefiyle öncelikle bir yasaya ihtiyaç olduğunu, çıkarılacak yasa ile çocukların eğitsel ve tıbbi tanılamalarından, alacakları eğitim programlarına, eğitsel tanılamada görev alacak personel ve personelin görev tanımına, alanda çalışacak personelin meslek görev tanımlarına kadar birçok alt yapı düzenlemesi yapılabileceğine işaret etti.

Bakanlığa çok iş düşecek

Yrd. Doç. Dr. Ülkü Pişkin Abidoğlu, ayrıca sahada çalışacak meslek elemanlarının görev tanılarını oluşturacak meslek çatı yasaları da mesleki çatışmalar ve farklı meslek gruplarının alandaki eleman yetersizlikleri nedeniyle birbirinin görev sınırları içinde yer alma durumunu engelleyeceğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Yasa oluşturulduktan sonra bakanlığın sorumluluğunda birçok düzenleme yapılması gerekecektir. Özellikle kaynaştırma programlarında yer alacak çocuklar ve bu çocuklara hizmet götürecek sınıf öğretmenlerinin özel gereksinimli çocuklar ve onlara verilecek hizmetler kapsamında hizmet içi programlardan geçirilerek katkılarının arttırılmasının sağlanması da çok önemlidir. Ülkemizde özel eğitimle ilgili düzenleme yapılması gereken diğer bir boyut ise tıbbi tanılamadır. Bu konuda da Sağlık Bakanlığına çok iş düşmektedir.”

KKTC’de durum

KKTC’de sayısal değer olarak kaç özel gereksinimli birey olduğu, bunların yaş grupları, tıbbi tanıları, tanılarının doğru olup olmadığı ile ilgili bir tarama yapılması gerektiğine de vurgu yapan Abidoğlu. çocukların tıbbi tanılamalarının doğruluğu eğitsel tanılama ve değerlendirme ve değerlendirme sonucunda uygun programa yerleştirme boyutunda önemli olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Sonuç olarak; ülkemizdeki özel eğitimle ilgili çalışmalar diğer ülkelere baktığımızda oldukça yenidir. Kat edilecek daha çok yolumuz olduğunun bilincinde olarak ilgili Bakanlıklar, Sivil Toplum Kuruluşları ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin işbirliği ile kısa sürede olumlu sonuca ulaşmak mümkündür.”