ERTUĞRULOĞLU: "BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KIBRIS'TA YENİ BİR SAYFA AÇMALI"

"BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANAN VE ÇÖKEN 50 YILLIK ESKİ SÜRECİN YENİDEN CANLANDIRILMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

"KIBRIS'TA YENİ SÜREÇ EŞİTLİK TEMELİNDE VE DEVLETTEN DEVLETE ZEMİNİNDE BAŞLARSA BAŞARI ŞANSI OLABİLİR"

 Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Birleşmiş Milletlerin (BM) Kıbrıs'ta yeni bir sayfa açmak zorunda olduğuna işaret ederek, 50 yıl sürdürülen ve başarısızlıkla sonuçlanan bir süreci sürdürmekte ısrar etmenin doğru olmadığını belirtti.

Ertuğruloğlu, Crans Montana'da sadece konferansın değil, 50 yıllık müzakere sürecinin çöktüğünü, eski sürecin canlandırılmasının söz konusu olmadığını kaydetti.

Ertuğruloğlu, Kıbrıs'ta yeni bir süreç olacaksa bunun eşitlik temelinde ve devletten devlete zemininde olması gerektiğini belirterek, "Rumların devlet, Kıbrıs Türk halkının toplum olarak görüldüğü eski süreç yeniden canlandırılmayacaktır. Kıbrıs Türk halkının 50 yılı çalındı, bir 50 yılını daha çaldırmayacağız" dedi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, temaslarını sürdürdüğü New York'ta "Amerikan'ın Sesi"ne röportaj verdi.

Kıbrıs sorunu, sona eren müzakere süreci ve yeni süreç ile ilgili soruları yanıtlayan Ertuğruloğlu, Kıbrıs müzakerelerinin eski şartlar altında devam edemeyeceğini ifade etti.

Crans Montana'da çöken ve biten müzakerelerin, 50 yıl boyunca sözde toplumlararası ve eşitlik temelinde yapıldığını, fakat karşılıklı bir anlaşmayla sonuçlanmasının mümkün olmadığının başından itibaren belli olduğunu anlatan Ertuğruloğlu, "sözde toplumlararası" dediğini, çünkü masada iki eşit tarafın değil, devlet ve toplumun oturduğunu kaydetti.

Kıbrıs'ta eski iki eşit ortaktan Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek başına hakkı olmadığı halde kullandığını, uluslararası toplumun da buna göz yumduğunu, ancak hiçbir suçu olmayan Kıbrıs Türk halkını ambargolar altında tuttuğunu ve dünyadan dışladığını belirten Ertuğruloğlu, biten süreçle masadan karşılıklı kabullenilir bir anlaşmayla kalkmanın zor olduğunun görüldüğünü söyledi.

Kıbrıs'ta yeni bir süreç olacaksa bunun eşitlik temelinde olması gerektiğini ifade eden Ertuğruloğlu, şöyle devam etti:

"Kıbrıs Türk halkı Rumun azınlığı olmayı asla kabul etmez. Tamamen eşitliğe dayalı bir çözümden yanayız, bunda ısrarcı da olduk ancak süreç Crans Montana'da çöktü ve bitti. Federasyon formülü Crans Montana ile çöktü bitti. Aynı süreci sürdürmek mümkün değildir.

Rum tarafı sürece aynı şekilde kaldığı yerden devam etmek istiyor. Kıbrıs Türk halkının dışa açılmasını istemiyor, izolasyonlar altında kalmasını istiyor. 'Masaya dönmeye hazırız' diyorlar ama bu oyuna gelinmeyecektir. Anlaşmaya niyetleri olsaydı Crans Montana'da bu sağlanırdı, çünkü Türk tarafı elinden gelen açılımı yaptı. Ama ona rağmen başarı sağlanamadı.

Kıbrıs Türk halkı seçeneksiz değildir, önünde 4-5 seçenek bulunmaktadır. Kıbrıs'ta müzakereler olabilir ama devletle toplum arasında müzakere olamaz, eski süreç yeniden canlandırılmayacaktır. Kıbrıs Türk halkının 50 yılı çalındı, bir 50 yılını daha çaldırmayacağız. Yeni süreç devletten devlete zemininde olabilir.

Kıbrıs Türk tarafının yeni süreçle ilgili kararı Anavatan Türkiye ile yapılacak görüşmelerden sonra belli olacaktır, çünkü ancak Türkiye'nin destekleyeceği bir süreç başarılı olabilir.

Kıbrıs davası Türk ulusunun ortak çıkarları ve milli davasıdır, geleceğini ve güvenliğini ilgilendiren bir süreçtir, o yüzden bugüne kadar olduğu gibi her adımı Anavatan ile çalışıp birlikte atacağız."

“KIBRIS TÜRK HALKININ HAKLARI GÖRMEZDEN GELİNEMEZ”

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Akdeniz'deki doğalgaz konusuna da değinerek, bölgede Rum tarafının bulduğu kaynağın sürdürülür olmadığının görüldüğünü, Türkiye’nin bu sürecin dışında kalamayacağını belirterek, Rum tarafının bu konuda tek başına yürüyemeyeceğine işaret etti. Ertuğruloğlu, Kıbrıs'ta, Kıbrıs Türk halkının çıkar ve haklarının görmezden gelinemeyeceğine vurgu yaptı.

Ertuğruloğlu, Kıbrıs'ta esas sorunun, ortaklığı bozan Rum tarafının uluslararası camia tarafından kabul görmesi ve ödüllendirilmesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Biz asla azınlık olmayacağımızı bunu kabul etmeyeceğimizi gösterdik. Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti hırsızlığı bile bile kabul edildi ve uluslararası camia aynı yanlışı sürdürüyor.

Rumların 'sıfır asker sıfır garanti' ısrarı sürecin bitmesine sebep oldu. Bizim tek güvencemiz Türkiye ve TSK'dır. Rum adayı Helen adası yapmak için çalışıyor o yüzden askeri istemiyor. 50 yıllık süreç de bu yüzden çöktü. Bu tezle Kıbrıs'ta anlaşmaya varmak mümkün değildir, biz azınlık olmadık olmayacağız.

Kıbrıs'ta Rumların seçiminden sonra bu süreç devam edecek diye bir durum yoktur. Zaten Rum tarafı ulusal konsey kararlarıyla hareket eder o yüzden kim gelirse gelsin politika değişmez.

Eski süreç 50 yıl sürdü ancak değil 50 yıl aynı süreç 500 yıl daha sürse başarı olamaz, Rum'un istediği de bu. Bu tabloyu değiştirmemiz gerekiyor bu böyle gidemez.

Biz egemenlik ve garanti haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz, Rumlar da aynı tezleri sürdürüyor. Eşitliğin olmadığı bir süreç başarı getirmez, bu iyi görülmeli. Bu yüzden yeni süreç olacaksa eşitlik temelinde devletten devlete olmalı.

BM Kıbrıs'ta yeni bir sayfa açmak zorundadır, başarısız bir süreci sürdürmek doğru değildir."