DENKTAŞ: “SİYASİ EŞİTLİĞİMİZDEN, EŞİT EGEMENLİĞİMİZDEN, TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜĞÜNDEN VAZGEÇEREK İLERLEME SAĞLANIYORSA, BUNUN ADI GERİLEME OLUR”

 Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP-UG) Genel Başkanı Serdar Denktaş, Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğinden, eşit egemenliğinden ve Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçmek suretiyle bir ilerleme sağlanıyorsa bunun adının ilerleme değil, gerileme olduğunu belirtti.

Denktaş, “Öyle anlaşılmaktadır ki, çözüm aramakla kendimizi çözüme mahkum kabul eden anlayışın bir sonucu olarak görüşmecilerimiz yıllar içinde biriktirilen ve savunulan haklarımızdan ödün vermek suretiyle ilerleme kaydettikleri düşüncesine hakimdirler” yorumunda bulundu.

Serdar Denktaş, bugün yayınladığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “47 yıllık müzakere sürerinin son 5 ayında, yıllardır sağlanamayan ilerleme sağlandı” yönündeki açıklamasını eleştirdi.

Açıklamanın, sürecin nasıl işlemekte olduğuna yönelik bir müddetten beri var olan soru işaretlerini daha da artırdığını iddia eden Denktaş, “Uzlaşmaya varabilmek için elbette masada bulunan her iki taraf  bir şeyler vererek bir şeyler de almak durumundadır. Burada ortaya çıkan soru, biz bir şeyler verirken ne alıyoruz sorusudur” ifadesini kullandı.

Denktaş, Kıbrıs Türk halkının, yeni bir gelecekte Kıbrıslı Rumlar ile kol kola yürüyebilecekse bunun yolunun görüşme safhalarından aşama aşama haberdar edilmesi ve elindekini verirken karşılığında ne aldığını şimdiden görebilmesi gerektiğini belirtti.

Bu olanağın her iki halka sağlanmaması halinde görüşmecilerin varacağı bir mutabakatı halk onayından geçirmenin mümkün olamayacağını kaydeden Denktaş, “İmza atmak kolaydır. Mesele o imzanın gereklerini her iki tarafta da yerine getirebilmektir” ifadesini kullandı.

Serdar Denktaş, şöyle devam etti:

“Bir çözüm sonrasında yeniden göç etme tehdidiyle karşı karşıya bulunan halkımıza biçilen gömleğin ne olduğunu halkımızın şimdiden bilmesi şart olmuştur. Kapalı kapılar ardında ve halkımızın bilgisinden uzak yürütülen görüşmelerde bugüne kadar gelinen aşama ile ilgili hem Kıbrıs Türk hem de Kıbrıs Rum halkı bilgilendirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, bir çözüm sonrasında bu çözüm içerisinde hayatlarını idame ettirecek olanlar sadece siyasiler değil iki halktır. Olaya dıştan müdahil olanlar bir çözüm sonrasında yine ortadan kaybolacaklar ancak "çözüm" denilen ortamda yaşamlarını sürdürecek olan Kıbrıslı Türk ve Rumlar adadaki Türk askerinin varlığı nedeniyle sürdürdükleri barışçıl yaşam ortamını idame ettirebilecekler mi? Hemen şimdi yanıtlanması gereken soru budur.”