"Cami ve kiliselerde din eğitimi verilmemeli"

Sosyal medya üzerinden Mağusa’da bulunan bir kiliseye ait internette yer alan sayfası tarafından paylaşılan ve ‘İncil’e davet’ adı altında ücretsiz İncil dağıtımına dair birtakım çağrılar dikkat çekiyor.

Bu durum geçtiğimiz yaz döneminde Kuran kursuna giden çocuklara ve ailelerine karşı gösterilen ters tavırları akıllara getirirken, bu paylaşımlara ise hiçbir merciden herhangi bir eleştiri yapılmıyor.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil ve Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, Haberal Kıbrıslı'dan Candan Mert'e açıklamalarda bulundu.

Her türlü eğitimin Eğitim Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde ve devlet eliyle verilmesi gerektiğini savunan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, Cami ve kiliselerde din eğitimi verilmesinin yanlış olduğunu belirtirken, bu gibi eğitimlerin izinler çerçevesinde yalnızca okullarda verilmesi gerektiğini savundu.

Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, insanların hangi dine mensup olursa olsun yasalar çerçevesinde kendi dinini ve inancını başkasına zarar verip zorlamadan sunma hakkına sahip olduğunu kaydetti.

Elcil: Laiklik, devlet dininin olmamasını gerektirir

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil, Haberal Kıbrıslı'ya yaptığı açıklamasında Kuran’ın da İncil’in de dağıtılabileceğini, ancak bunun devlet eli ile yapılması gerektiğini savundu. Devletin kaynaklarının kullanılarak din propagandası yapmanın yanlış olduğunu ifade eden Elcil, insanların dini duygularının sömürülerek bundan siyaset yapılmaya çalışılması gibi bir durumda devletin olaya el atması gerektiğini dile getirdi. İnsanın erişkin yaşa geldiği zaman kendi dinini seçebileceğini düşündüğünü belirten Şener Elcil, devletin dininin olmadığını ve ‘laiklik’ ilkesinin bunu gerektirdiğini kaydederken, devlet eliyle insanlara herhangi bir dinin empoze edilmeye çalışılmasının yanlış olduğunu aktardı.

“Cami ve kiliselerde din eğitimi verilmemeli”

Çocuklara din eğitimi verilmesi konusuna da değinen KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, çocuklara din eğitimi verilmesinin doğru olmadığını savunurken, anne-babanın herhangi bir dine mensup olabileceğini ancak bu kişinin üzerinde ısrarla o dinde olması gerekmediğini ifade etti.  Çocuk erişkin yaşa geldiği zaman istediği dini benimsemesi ve ailenin herhangi bir eğitim vereceği zaman buna müdahale edilemeyeceğini dile getiren Elcil, bilimsel olarak da yaklaşıldığında çocuğun soyut kavramları algılayabilme çağının 13-14 yaşları olduğunu kaydetti. Her türlü eğitimin Eğitim Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde ve devlet eliyle verilmesi gerektiğini savunan Şener Elcil, Cami ve kiliselerde din eğitimi verilmesinin yanlış olduğunu belirtirken, bu gibi eğitimlerin izinler çerçevesinde yalnızca okullarda verilmesi gerektiğini savundu.

Atalay: Herkes dini inancını zorlamadan sunabilir

Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, insanların hangi dine mensup olursa olsun yasalar çerçevesinde kendi dinini ve inancını başkasına zarar verip zorlamadan sunma hakkına sahip olduğunu kaydetti. 

Müslüman olarak dini eğitimin talep eden herkese özgür bir şekilde verilmesi taraftarı olduğunu ifade eden Atalay, çocuklara eğitim verilmesi konusunda da bu eğitimin velilerin isteği ve bilgisi dahilinde verildiğini aktardı. Anayasada da herkesin dini inancını özgür bir şekilde öğrenebileceği ve yaşayabileceği yönünde yasanın bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Talip Atalay, çocuklara, yetişkinlere verilen eğitim şartlarının nasıl olacağı konusunda konuşulduğunu ifade etti. Din İşleri Başkanlığı’nın bir görevinin ‘İslam dini konusunda Kıbrıs Türk halkını aydınlatmak’ olduğunu kaydeden Başkan Atalay, tarihsel olarak da imamın görevinin talep eden herkese Kur’an-ı Kerim’i öğretmek olduğunu ve diğer dinler için de aynı durumun bulunduğunu dile getirdi.

“Güven açısından açık olmak çok önemli”

Yasalar üzerinden konuştuğunun altını çizen Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, yasalar çerçevesinde herkesin kendi inancını öğretmekte zorlama olmadan özgür olduğunu belirtti. Yasada herhangi bir şekilde dilekçe alma zorunluluğu olmamasına rağmen başından beri dilekçe ile işlerini sürdürdüklerini ve gerekli birimlerle iletişim halinde açık bir şekilde eğitimlerini verdiklerini ifade eden Prof. Dr. Atalay, bu işleyişin planlı-programlı ve isteyen herkesin içeriğini öğrenebileceği biçimde şekillendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Gizli kapaklı yapılan işlerden korkulması ve müdahale edilmesi gerektiğini savunan Talip Atalay, güven açısından da işleyiş biçiminin açıkça olmasının önemli olduğunu dile getirdi. Çocuklara aile içerisinde din eğitimini vermekle yükümlü olduğumuz gibi başka inanç gruplarına da saygı duymakla yükümlü olduğumuzu kaydeden Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, herkesin dinini özgürce yaşaması gerektiğini ifade ederek, bu konuda her bireyin de aynı hoşgörüyü göstermesi gerektiğinin altını çizdi.