“RUM TARAFI VE YUNANİSTAN’IN (KIBRIS’A HAKİM OLMA) ORTAK VİZYONU DEĞİŞMEDEN RUM TARAFI İLE ORTAKLIK VEYA ANLAMLI  İŞBİRLİĞİ GÖRÜŞMESİ YAPMAK ABESLE İŞTİGALDİR”

“FEDERAL ORTAKLIK  HEDEFİNİN  İMKANSIZLIĞININ ORTAYA ÇIKMASI DÜNYANIN SONU DEĞİLDİR…”

“Beşparmak Grubu”,  Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ın “Kıbrıs’a hakim olma” ortak tarihi vizyonu değişmeden ve bu açıkça uygulamada görülmeden, Rum tarafı ile ortaklık, yetki paylaşımı veya anlamlı bir işbirliği ilişkisi görüşmesi yapmanın abesle iştigal ve çok değerli zaman kaybı olduğunu kaydetti.

Beşparmak Grubu, gelinen  noktada "her şey kabul edilmeden hiçbir şey kabul edilmiş sayılmaz" prensibi çerçevesinde, taraflarca bugüne kadar ortaya konan tüm pozisyon, öneri, harita ve belgelerin  de ortadan kalktığını vurguladı.

Beşparmak Grubu, Crans Montana’da gerçekleştirilen Kıbrıs Konferansı’nı yazılı açıklama ile değerlendirdi.

Açıklamada,  “Herkes tarafından ifade edildiği gibi, öngörülen federal ortaklık hedefinin imkânsızlığının ortaya çıkması, dünyanın sonu değildir ve bu durum onurlu, çağdaş, laik bir halk olarak yaşamanın yollarını bulmamızı gerektirmektedir. Bunu anavatanımız Türkiye’nin de desteği ile kendi devletimizle yapacağımız tabiidir” denildi.

Değerlendirmede, yakın tarihte,  gerek 1960 yılı ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti öncesi gerekse günümüze değin 1960 yılı sonrasında yaşananların Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ın Kıbrıs’a hâkim olma vizyonunun bütün canlılığı ile devam ettiğini gösterdiği vurgulanarak şöyle denildi:

“Bu vizyon “yetki paylaşımı/ortaklık” anlayışı ile taban tabana zıttır ve canlı olduğu müddetçe Kıbrıs’ta siyasi eşitliğe dayalı bir ortaklık kurulması mümkün değildir. Bu nedenledir ki tüm telkinlere ve Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye’nin yeni bir ortaklık kurulmasını sağlamaya yönelik esnekliklerine rağmen, diğer çabalar yanında, 2004 Annan Planı müzakerelerinden ve son olarak Crans Montana konferansından sonuç almak mümkün olmamıştır. 

“POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMELERİ OLASI GÖRÜNMÜYOR”

Rum ve Yunan taraflarının vizyon değişikliğini kanıtlayabilmeleri için Kıbrıs Türk halkının ve siyasi kurumlarının eşit statü ve meşruiyetine saygı göstermeleri, Kuzey Kıbrıs’a uygulanan insanlık dışı ve hakimiyetçi sınırlamaları kaldırmaları ve sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Aralık 1963’ten sonra sadece Kıbrıs Rum halkını temsil ettiğini teslim etmeleri gerektiği ifade edilen Beşparmak Grubu değerlendirmesinde, ağır bir zaruret doğmadan Rum tarafı ve Yunanistan’ın bu yönde politika değişikliğine gitmelerinin olası görünmediği belirtildi.

Öngörülen ilkeler bağlamında Kıbrıs Türk halkının iyi niyetle yıllarca sonuç alınması mümkün olmayan müzakerelere bağımlı kalması, adeta mahkum edilmesinin Kıbrıs Türk halkını Rum tarafının  insafına terk ettiği kaydedilen açıklamada,  bu durumdan kurtulmak için Kıbrıs Türk halkının artık Rum tarafı endeksli düşünmek ve başkalarından medet ummak yerine geçmişteki yanlış siyasi, yönetsel ve ekonomik uygulamalarından çıkaracağı dersler ışığında kendi özgür iradesi ile gerekli reformları gerçekleştirerek Kıbrıs Türkü'nün hayat kalitesini iyileştirme sorumluluğu  bulunduğu ifade edildi.

Açıklamada,  Kıbrıs Türk halkının eşitliğinin, özgürlüğünün,  güvenliğinin ve refahının gözetilebilmesi için siyasi yetkililer ile anavatan Türkiye siyasi yetkililerinin yukarıdaki  nesnel gerçekler ışığında yeni politikalar ve hedefler üretme zorunluluğunun  ortaya çıktığı belirtildi. Beşparmak Grubu açıklaması şöyle devam etti:

“CİDDİ BİR DİĞER SORUN, KENDİSİ DE SORUN OLAN KURUMSAL YAPIMIZDIR”

“Teslim etmemiz gerekli bir başka gerçek Kıbrıs Türk halkı için temel sorunun sadece Kıbrıs sorunu ve hatta bu sorundan kaynaklanan sıkıntılar olmadığıdır. Ciddi bir diğer sorun, iyi yönetişim ilkelerini hayata geçiremeyen ve halkımızın çağdaş ihtiyaçlarına yanıt veremeyen; sorun çözme yeteneği olmadığı gibi sorunları derinleştiren ve kendisi de sorun olan kurumsal yapımızdır.

 Bunlar arasında siyaset kurumu, bürokrasi, sendikal yapılaşma, seçim ve eğitim sistemleri  başta gelmektedir. Bunları söylerken, vatandaşlar olarak hepimizin kişisel sorumluluk alma konusundaki duyarlılıklarımızı yükseltmemiz gerektiği gerçeğini de inkar veya göz ardı etmiyoruz.

Yoksa, hangi sistemi getirirsek getirelim, bunun gereklerini yerine getirmekte, yani uygulamada eksik kalırsak, getireceğimiz sistem bir  bütün olarak başarısız olacaktır. Bir başka değişle, değişmesi gereken zihniyettir ve bu da en başta bir eğitim ve kültür meselesidir.”

Ambargoların ve dışlamaların  önemi ve olumsuz etkileri çok olmakla birlikte bunların aşılamayacak engeller olmadığı ifade edilen açıklamada, söz konusu engellerin dolaylı yollardan aşıldığı, sorun  çözme yeteneği olan bir siyaset kurumunun bu engelleri daha süratli aşması ve hatta tamamen ortadan kaldırmasının mümkün olduğu belirtildi.

Diğer yandan tanınmamışlığın da  iç düzeni etkinleştirmeye ve atılacak  adımlarla uluslararası alanda statü ve konumu artırmaya engel olmadığı vurgulanan Beşparmak Grubu açıklamasında, “İçinde bulunduğumuz bu dönüm noktasında özellikle siyaset kurumumuzdaki eksiklerimizi ve hatalarımızı telafi edecek ortak akla, rasyonel düşünceye  ve güçlü siyasi önderliğe ihtiyaç olacaktır. Bu önderlik, bunun bilincinde olan, olabildiğince en geniş çerçevede uzlaşı sağlayabilecek, katılımcı ve iyi yönetişim ilkelerini benimseyip bunları hayata geçirmeyi hedefleyen bir liderlik olmalıdır” ifadeleri yer aldı.

“BAŞKANLIK SİSTEMİ”

Yapısal sorunların giderilmesinde bünyeyle  uyumlu ve demokratik bir başkanlık sisteminin, uygun bir araç/yöntem olabileceği, bunun  partizanlık, popülizm gibi yıllardır toplumu kemiren sorunlara hukukun üstünlüğü ve liyakat ilkelerine saygılı çözümler üretmekte, icraatçı yönetimlerin ortaya çıkmasında etken olabileceğine dikkat çekilen değerlendirmede, Kıbrıs’ta etkin bir yönetim ve güçlü bir ekonomi hedefi yanında yeni şartlara uygun olarak Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerin güçlendirilmesi, Kapalı Maraş konusunda yeni bir değerlendirme yapılması, mülkiyet sorunun hafifletilmesinde/çözümünde Taşınmaz Mal Komisyonuna ek mali kaynaklar sağlayacak ve etkinliğini artırıp işlemleri süratlendirecek düzenlemeler getirilmesi, eğitim sisteminin yeni koşullar ve ihtiyaçlara göre yeniden kurgulanması ve KKTC yetki alanlarında TPAO ile yüksek teknolojiye dayalı ve uluslararası uygulamalarla uyumlu gerçekçi  hidrokarbon aramalarına hız verilmesinin   öncelikli hedefler arasına alınması gerektiği ifade edildi.

Değişen paradigmaların, Cumhurbaşkanı Akıncı ve siyasi liderlere, sivil topluma ve herkese yeni bir yol haritası çerçevesinde reform ağırlıklı yeni görev ve sorumluluklar yüklemekte olduğu da kaydedildi.