Bağımsızlık İttifakı, “Kıbrıs Türk kalkının kaderini tüm umutları ile 50 yıldır bağladığı barış ve antlaşma masasını terk eden Rumlara Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras’ın destek vermesini protesto ettiğini” bildirdi.

İttifak tarafından yapılan yazılı açıklamada, Kıbrıs Türk halkının daha fazla seçeneksiz bırakılmasına BM ve AB’nin uluslararası hukuk zemininde hakkı ve hukuku olmadığını kaydetti.

Yunanistan Başbakanı Samaras’ın, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e destek vermesini “Türk kışkırtmaları” gerekçesine bağlamasının açık bir softa şaşırtması olduğunu kaydeden ittifak, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Kendilerini 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sahibi ve hükümranı yerine koyan ve bu cumhuriyetin ortağı Kıbrıslı Türkleri ile garantör ülke Türkiye’nin onayını almadan komşu 3. ülkeler ile ittifaklar kurarak, Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgeler ilan etmek suretiyle hidrokarbon yataklarına tek başına sahip çıkma gayret ve gafletine düşen Rumlar ile sürdürülen görüşmeleri terk etmesi gereken esasen Kıbrıs Türk tarafıdır. İttifakımızın daha ilk günlerde bu amaçla yapılan çağrısı maalesef dikkate alınmamıştır.

Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras ile görüşmesinde ‘Askeri gücün dikte edeceği bir çözümün empoze edileceği bir diyaloga girmesi yönündeki hiçbir baskıyı kabul etmeyeceğini’ vurgulayan  Anastasiadis, 1963 yılından beri 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silahlı işgal altında bulunduran sanki Kıbrıs Rumları değilmiş gibi ortaklık cumhuriyetinin hükümranlığını tek başına sahiplenmek için ‘açıkgöz hırsız ev sahibini bastırır” misali oldu - bittiler ile yapmadıkları entrika, başvurmadık yöntem bırakmamaktadırlar.

Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarını ortak işletme ve paylaşma yerine Rumlar ve Yunanistan’ın Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’nin bu kaynaklar üzerindeki hak ve çıkarlarını gaspetmek ve dışlamak amacıyla Mısır işbirliğinde oluşturdukları ‘şeytan ittifakı’ ile husumetlerini uluslararası örgütleme boyutuna taşımaları, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’ni oluşturan 1959 Londra Zürih Anlaşmaları ile Uluslararası Garantörlük Antlaşmaları’na aykırıdır.

Geleneksel düşmanlıklarından vazgeçmemekte kararlı  olan  Rumlar ve Yunanistan’ın Kıbrıs sorununda bir anlaşma ve çözüm kabiliyetlerinin olmadığı kesinleşen bu tarihsel süreçte bizzat KKTC’nin tanınmasından başka seçenek yoktur.

Rumların tek başlarına Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarını sahiplenme girişimlerine ve Kıbrıs Türk halkının bu doğal kaynaklar üzerindeki haklarının gasp edilmesine veya herhangi bir çözüm sonrasına ertelenmesine uluslararası hukukun izin vermemesi gerektiğini ittifakımız önemle vurgulamaktadır.

Kıbrıs Türk halkının hidrokarbon yatakları üzerindeki haklarının gasp edilmesine izin verilmemesi amacıyla ittifakımız KKTC ve TC hükümetlerine uluslararası hukuka başvurmaları için çağrı yapmakta, aksi halde bunu bizzat ve Kıbrıs Türk yurttaşları olarak münferiden yapacağını önemle vurgulamaktadır.”