"Anavatan Gücümüzdür"

TC Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarının Türk tarafına güç verdiğini söyledi

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun ilk resmi ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirmesini değerlendiren Prof. Dr. Ata Atun, Davutoğlu’nun Kıbrıs meselesinde oldukça donanımlı bir politikacı olduğunu bu yüzden müzakereler süresince çok güçlü bir ele sahip olunacağını belirtti. Başbakan’ın Rum tarafına barış çağrısında bulunduğunu söyleyen Atun, bunu Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’a yönelik bakışını özetleyen mükemmel bir açıklama olarak değerlendirdi. Davutoğlu’nun ziyaret ve açıklamalarının yanı sıra Asrın Projesi olarak adlandırılan Türkiye’den gelecek su ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Atun, Türkiye’nin su altında imal ettiği borularla dünyaya örnek teşkil edecek bir teknoloji sunduğunun altını çizdi. Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerle ilgili de konuşan Prof. Dr. Atun, “Türkiye sınır kapılarını bu insanlara açmasaydı, daha büyük bir katliam çıkacaktı ve yüzlerce insan ölecekti” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’DEKİ MÜLTECİ HAKLARI
ADA TV’de Mert Özdeş’in sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Ata Atun’un sözlerinden öne çıkan çarpıcı detaylar şu şekilde; “Geçtiğimiz ay Ürdün’deki Suriyeli göçmenlerle ilgili bir yazı okudum hepsinin ortak isteği bizi Türkiye’ye gönderindi. Oradaki koşulların son derece kötü olduğundan, tuvaletin, suyun, elektriğin bulunmadığından, zeminin toprak olduğundan, çamurdan, yağmurdan, çocukların gidecek okullarının bulunmadığından şikayet ediyorlardı. Türkiye’dekiler cennette yaşıyor diyorlardı. Kentlerin modern olduğunu, herkesin bir evde kaldığını, bağımsız, tamamen bir aile içi özgürlüğü sağlayacak, suyun aktığı, elektriğin olduğu, telefonun olduğu bir yerde yaşadıklarından bahsediyordu. Bu gurur verici. O nedende Türkiye’deki Suriyeli göçmen sayısı 1.2 milyon. Bu koşulları Türkiye sağlıyor çünkü. “

“AVRUPA’DAN IŞİD’E KATILANLAR DAHA FAZLA”
Avrupalı ve Amerikalılar konuşuyorlar ancak elleri de ceplerine gitmiyor. İnsanlar ölüme, açlığa terkediliyor. Türkiye sınır kapılarını açmasa ölümler daha büyük sayıda olacaktı. Katliam artacaktı. Bu nedenle sınır kapıları açıldı. Polonyalı gazetecinin sorusu suçlayıcıydı. Hep Türkiye’dekiler Esad muhaliflerine ve IŞİD’e katılıyorlar dedi. Başbakan bu konuda, Avrupalı istihbarat teşkilatları, Türkiye’den bölgedeki gruplara katılanların sayısını çok daha iyi biliyor. Avrupa’dan gelip gerek Esad güçlerine gerekse de IŞİD’e katılanların Türkiye’den gidenlerden çok daha fazla.

“DAVUTOĞLU, KIBRIS MESELESİNDE OLDUKÇA DONANIMLI”
Davutoğlu, dedi ki ben Yunanistan’ı da davet ettim, Kıbrıs’ta buluşalım, taraflar da gelsin, Kasulidis, Anastasiadis, Nami ve Cumhurbaşkanımız gelsin. Adaya barış getirelim şeklinde çok yapıcı çağrıları var. Türkiye zaten güçlü bir ülke. Bölgede sözünün geçtiği bir ülke. Türkiye’nin bu konulardaki etkisinin artacağını. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı, Davutoğlu’nun da Başbakanlığı döneminde Türkiye’nin Kıbrıs politikası yönünde sorunu çözücü bir mecraya gideceğini düşünüyorum. Davutoğlu, üniversitede ders verirken Kıbrıs konusunda oldukça donanımlı bir kişiydi. Bu bizim için çok büyük bir kazanım. 1858’lere nasıl gelindi, 1960’ta nasıl Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildi, Türkiye’nin garantörlük hakları hangi boyuttadır, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki hakları hangi boyuttadır, 1974’te niçin Türkiye, adaya müdahale etmek zorunda kaldı, bütün bunları en ince ayrıntılarına kadar bilen, bizim için bulunmaz bir nimet olan Başbakan’dır Davutoğlu.

ASRIN PROJESİ
Gelecek olan ekip tamamen teknik bir ekip, uzmanlarla çalışacaklar su projesinde. Türkiye, teknolojik olarak dünyaya örnek oluyor bu konuda. Borular suyun içinde imal ediliyor. Başka bir ülkede ilan edilmiş değil. Bunun için özel fabrika kuruldu. Başbakan’ın orada vurguladığı su uzman kişilerle dağıtılacak. Benim dikkatimi çeken özellikle suyun kullanımının ardından ne olacağı. Yani kullanılmış suyun nasıl filtrelenip, geridönüşümü yapılacağı. Bu suların nasıl arıtılıp, nasıl tekrar kullanılacağı ile ilgili çalışma başlatılıyor. Suyun dönüştürülüp kullanılacağını söyledi. Kullanımdan öte dönüşüm için de aynı çalışmaları olduğunu söyledi. Beni etkileyen o bölüm oldu.

“DAVUTOĞLU’NUN BARIŞ ÇAĞRISI MÜKEMMEL BİR ÇAĞRI”
Davutoğlu Anastasiadis’e çağrı yaptı, bu yıl bir barış yapalım, eski sabit fikirlerinizden kurtulun. Ulusal Konsey de müdahale etmesin, bu yılı barış yılı yapalım dedi. Adada barış istediklerini belirtti. Bu çok önemliydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs’a yönelik bakışını özetleyen mükemmel bir açıklamaydı. Vatandaşlık konusunda söyledikleri de çok önemliydi. Adada nüfusun artması Kıbrıslı Türklerin savunmasını teşkil edecek dedi. Bizim içişleri Bakanlığımızın nüfus kayıt dairesinin hiç hoş olmayan bir uygulaması var. Burada doğanların doğum kağıdına ‘KKTCvatandaşı değildir’ diye bir de mühür vuruyor. Burada doğmuş 17-18 yıl yaşamış, bir de böyle mühür vuruluyor insanlara. O dönemde art niyetli kişilerin sağlıksız düşünen kafaların getirdiği bir uygulama bu. Nüfusun çoğalması, adada sağlam temellere dayalı, Kıbrıs müzakerelerinde güçlü bir ele sahip olmamızı sağlayacaktır.
“HÜKÜMET VATANDAŞLIK İŞİNİ YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRDI”
Şimdiki hükümet vatandaşlık işini bana göre eline yüzüne bulaştırdı. 5 yılın sonunda da beyaz kimlik garanti değil. 10 yıl sonra da vatandaşlık garanti değil. Bu sağlıksız kafaların kendi kendine uydurduğu, biz iktidarda kalalım benim taraftarım beni seçsin, gelenler de beyaz kimlikten yaşasın ama vatandaş olmasın mentalitesi taşıyor. ‘Başkalarının tek taraflı empozesini kabul etmemiz mümkün değil’ dedi Davutoğlu. Benim yaptığım her şeye zaten karşı çıkıyor Rum. Rum ne söylemiş, AB ne söylemiş, ne diyecekmiş bizi ilgilendirmez. Bizi kendi iç yapımız, kendi dinamikliğimiz her şeyden çok ilgilendirir.

“VATANDAŞLIKLARIN KISITLANMASINA KARŞIYIM”
Ve ben bu vatandaşlığın kısıtlanmasına tamamen karşıyım. Bu ülkenin kurallarına uyan, yatırımını yapanların vatandaş olması gerekiyor. Emekliliğini burada yaşamayı tercih etmiş kişiler var. Yurtdışında kazandığı parayı benim ülkemde harcıyor ve benim ekonomime katkıda bulunuyor bu insanlar. İngilizler yıllardır burada beyaz kimlik bile alamamışlar. Adamlar evini satıp gidiyor bizleri istemiyorlar diye. Bu kadar tutucu bir uygulamanın olmaması gerekiyor.”

Kaynak: Star Kıbrıs