“3 Yıldır Haksız Yere Cezaevi’nde!”

sanıklar Kaan Şatıroğlu, Münür Bolcanlı ve Mustafa Ercafer2014 Aralık öncesi ‘Sentetik Cannabinoid’ türü uyuşturucu maddelerden bazılarının Ceza Yasası’nda yasaklı olmadığı için suç olmadığı ve bunlardan birinin de AM-2201 değerleri içeren tür olduğu ileri sürüldü.


Bu madde nedeniyle tutuklanarak yargılanan ve mahkum edilen birçok sanığın serbest kalması gerektiğini belirten Avukat Emre Kadri, istinaf mahkemesinde yargılanan 3 kişinin bu haktan yararlanamayacağını, bu durumun adaletsizlik olduğunu öne sürdü.

Bahse konu durumdan mağdur olan Kaan Şatıroğlu, Münür Bolcanlı ve Mustafa Ercafer isimli sanıklar olduğunu, bu sanıklarla ilgili yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi.

Avukat Emre Kadri, 3 Aralık 2014 tarihinden önce ‘Sentetik Cannabinoid’ türü olarak tespit edilen ancak yasa kapsamında suç unsuru taşımamasına rağmen bazı sanıkların ‘haksız yere’ mahkum edildiğini savundu. Kadri, 2014 Aralık öncesi ‘Sentetik Cannabinoid’ türü uyuşturucu maddelerden bazılarının Ceza Yasası’nda yasaklı olmadığı için suç olmadığı, bunlardan birinin de AM-2201 olarak bilinen bir türün olduğunu dile getirdi. AM-2201 maddesinin, 30 Haziran 2014’de Bakanlar Kurulu’nca çıkartılan emirname kapsamında ‘yasaklı maddeler listesinde yer almadığını’ vurgulayan Kadri, bu tarihten önce tutuklanarak yargılanan ve mahkum olan sanıkların serbest kalması gerektiğini ifade etti. Bu tür nedeniyle hakkında dava açılan yirmiye yakın davada sanıklar aleyhine takipsizlik dosyalanırken, halihazırda aynı maddeden dolayı mahkum olan 2 kişinin de serbest kaldığını belirten Kadri, bu durumdan Yüksek Mahkeme’de istinaf davası görülüp ceza alan mahkumların yararlanamadığını vurguladı. Yüksek Mahkeme kararlarının bugünkü mevcut yasal düzenleme nedeni ile değiştirilemeyeceği ve bu açık adaletsizliğin değiştirilmesine yasal düzenlemenin cevap vermediğini söyleyen Kadri, Yüksek Mahkeme tarafından davaları istinafa bağlanan Kaan Şatıroğlu, Münür Bolcanlı ve Mustafa Ercafer isimli mahkumların bu haklarının elinden alındığını dile getirdi.
Bu meselede Ağır Ceza ve Yüksek Mahkeme’nin huzurunda yer alan İlaç ve Eczacılık Dairesinin raporunu doğru kabul ettiği için “hatalı karar verdiğini” savunan Kadri, Kıbrıs’taki yasal düzenlemeye göre Yüksek Mahkeme kararlarındaki hataların düzeltilmesi yolunun kapalı olduğunu söyledi. 3 Eylül 2015’den beri bu durumla ilgili dava dosyaladıklarını ancak davanın iki aydır sürekli ertelendiğini aktaran Kadri, Yüksek Mahkemenin bu durumla ilgili çare üretmesi gerektiğini, gerekirse Meclis’in ‘özel af’ çıkarılması gerektiğini ifade etti.

“Suç olmayan maddeden mahkum oldular”
Avukat Emre Kadri, 7 Mart 2013 tarihinde Kaan Ekrem Şatıroğlu, Münür Orçun Bolcanlı ve Mustafa Ercafer isimli sanıkların 2 kilo 287 gram 470 miligram Sentetik Cannabinoid türü uyuşturucu madde ‘tasarruf, alma, verme ve ithal’ suçlarından yargılandığını söyledi. Avukat Kadri, Ercafer’in 6 yıl, Münür ve Kaan’ın ise 7’şer yıl hapis cezasına çarptırıldığını belirterek, daha sonra Yüksek Mahkeme’de istinafa davasına başvurulması sonucu 20 Mayıs 2015’de her üçünün cezasının da 2’şer yıl artırıldığını açıkladı. Kadri, bu davanın ardından yaptığı incelemede, bu sanıkların mahkum olduğu maddenin AM-2201 olduğunu ve bu maddenin 30 Haziran 2014 tarihili Bakanlar Kurulu’nca çıkartılan emirname kapsamında ‘yasaklı maddeler listesinde yer almadığı’nı tespit ettiklerini söyledi. Emirnamenin 3 Aralık 2014 tarihinden itibaren geçerli olduğunu, bu sanıkların bu tarihten önce bu maddeyi tasarruf ettiklerini söyleyen Avukat, mahkemede İlaç ve Eczacılık Dairesi Daire’si Müdürü Mertdoğan Soyalan’ın sunduğu rapora göre bu uyuşturucu türünün emirnameye aykırı olmadığının açıkça görüldüğünü aktardı. Avukat Kadri, bunun üzerine ilgili kararın iptali için Yüksek Mahkeme’de dava dosyaladıklarını, bu maddelerin AM-2201 olup yasaklı olmadıklarını dolayısıyla bu sanıkların mahkum olmaması gerektiğini belirttiklerini dile getirdi.

“Yasal düzenlemeye hatalar düzeltilemiyor”
Kıbrıs’taki yasal düzenlemeye göre Yüksek Mahkeme kararlarındaki hataların düzeltilmesi yolunun kapalı olduğunu vurgulayan Avukat Emre Kadri, bu nedenle 3 Eylül 2015’de bu üç sanık için dosyaladığı davanın iki aydır sürekli ertelendiğini söyledi. Davada kendisine, ‘Türkiye’den gelecek yeni test raporu bekleniyor’ denildiğini savunan Kadri, Başsavcılık tarafınca tehir yoluna gidildiğini ileri sürdü. Kadri, test sonucunu emare olarak hem Ağır Ceza’da hem de istinaf mahkemesinde sunulduğunu bu nedenle neticesi ne olursa olsun yeni bir testin artık davanın konusu olamayacağını belirtti. Kadri, Ankara ya da İstanbul’dan başka bir laboratuardan çıkacak test sonucunun bir şey değişmeyeceğini ve bunun mantıklı olmadığını savunarak, “Bu test yapıldı bitti ve yeni bir test yapılarak bu maddeyi yasaklı maddeler sınıfına sokulması ciddi bir adaletsizlik olacaktır” dedi. Kadri, Yüksek Mahkeme’nin bu dava için 21 Eylül ve Ekim, 18 ile 19 Kasım ve 9 Aralık tarihleri için gün verildiğini ve gerekçesinin Türkiye’den gelecek raporun olduğunu savundu. Hali hazırda, AM-2201 denilen ve yasa kapsamına göre uyuşturucu olmayan türden dolayı tutuklanan başka sanıkların aleyhine dosyalanmış davalar olup, Başsavcılık tarafından takipsizlik dosyalanarak neticelendirildiğini aktaran Avukat Emre Kadri, bu davaların sayısının 20’den fazla olduğunu ifade etti.
Avukat Emre Kadri, davalar süresince bu maddenin uyuşturucu olarak değerlendirilmesi nedeniyle bu üç sanığın 3 yılı aşkın bir süredir cezaevinde olduklarını belirterek, Mahkemenin bu adaletsizliği önüne gelir gelmez müdahale etmesi ve gerekirse meclisin ‘özel af’ çıkarması gerektiğini söyledi. Kadri, gerekirse Meclis tarafından ‘özel af’ çıkarılabileceğini ya da Mahkemenin uygun göreceği başka bir çare üretilmesi gerektiğini vurguladı.

“Çare üretilmelidir”
Kadri, konuşmasına şöyle devam etti: “Mahkeme bu haksız tutukluluğu kaldırması için çare üretmelidir. Bu mahkemelerin, başsavcılığın ve cezaevinin de görevdir. Açık olarak yasaya aykırı olmayan bir madde yüzünden bu çocuklar cezaevindedir. Bunun neticesinde tazminat davası açmamız da gündeme gelecektir. Tabi bizim için önemli olan bir tazminat elde etmek değil, bu çocukların özgürlüğüne kavuşmasıdır. Bu durumdan dolayı 2 kişi serbest kalmıştır hatta savcılık Ankara’dan gelecek raporu beklemeden onların serbest kalmasına itiraz etmedi. Bu sebepten dolayı savcılık bazılarına takipsizlik dosyaladı, bazıları için de davaları geri çekti. Bizimkiler ise istinafa gittiği için kabul edilmedi ama bu çocuklar suçsuzdur. Bu ülkeden başka bir yerde adalet arama derdinde değiliz ancak bu çocukların haklarının verilmesini istiyoruz”
Kadri, müvekkillerinin ailelerinin Siyasilerden de bu konuda yardım istediklerini ancak yasal düzenleme olmamasından dolayı makamların üreteceği çarenin bu anlamda sınırlı olduğunun kendilerine iletildiğini söyledi. Bu yönde yasa yapılmasının Başsavcılığın gündeminde olduğunu, Yüksek Mahkeme kararlarından da bu tip hataların düzeltilmesi için yeni bir düzenleme yapılmasını n beklenildiğini aktaran Kadri, “bu düzenlemenin yapılmasını beklerken çocuklar ne yazık ki cezaevinde” dedi.

Yenidüzen – Didem MENTEŞ